Bu Yılki Bayramımızın Adı
Allah’ım! Senden iyi bir geçim, uygun bir ölüm, kusur ve çirkinliklerin olmadığı bir sonuç istiyoruz. Allah’ım! Bizi aniden helak etme.
“Allah’ım! Senden iyi bir geçim, uygun bir ölüm, kusur ve çirkinliklerin olmadığı bir sonuç istiyoruz. Allah’ım! Bizi aniden helak etme. Ansızın bizi katına alma! Haktan ve tavsiyeden bizi geri bırakma! Allah’ım! Senden iffet, zenginlik, takva, hidayet, dünya ve ahirette güzel akıbet istiyoruz. Şüphe, ayrılık, riya ve dininde iki yüzlülük yapmaya çalışmaktan sana sığınırız. Ey kalpleri evirip çeviren! Hidayet ettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize rahmet bahşet. Muhakkak ki sen en çok bahşedensin.” (1) (Peygamber Külliyatı)
Bir dua, bir niyaz, bir yakarıştır bu. Bir istek, bir murad, bir taleptir bu. Bir sığınma, bir dayanma, bir ilticadır bu. Dua eden, Kâinatın Efendisi Muhammed Mustafa’dır. Talib, Allah’ın Emini Habibullah’dır. Sığınan, Mahlûkatın en efdalı aleyhisselatu vesselam’dır.
Bir mübarek bayram günü dökülüvermişti o mübarek dudaklardan. Bir kutlu bayram günü süzülüvermişti merhamet sahibinin yanık yüreğinden. Bir sevinme vaktinde yankılanmıştı şakird kulun şükreden dilinden.
Sağ kalacaklarımız için bir bayramı daha idrak etmenin arifesindeyiz bugün. Kimimiz kederli, kimimiz sevinçli. Bazılarımız dertli, bazılarımız mutlu. Bir kısmımız firak ateşinde, bir kısmımız vuslat ikliminde. Ama hepimiz bir bayramı daha idrak etmenin arifesindeyiz bugün.
Zaman, kardeşlik destanı yazmanın zamanıdır bugün. Vakit, sözün amele geçeceği vakittir bugün. An, birbirimizi sorup sahiplenmenin gerektiği andır bugün. Çünkü Resulullah aleyhisselatu vesselam’ın yaptığıdır bu.
İmam Rafiî şöyle der: “Anlatıldığına göre Resulullah aleyhisselatu vesselam (bayram namazına) giderken iki yoldan uzununu kullanır, dönerken de kısa olanından gelirdi. Böyle yapmasından maksat sokaklarda yaşayanların O’nun geçişinden bereket kazanmaları ve soracakları varsa sorabilecek fırsat yakalayabilmeleri yanında Onun bu sokak halkının fakirlerine yardımda bulunması ve muhtaç olanları ile ilgilenmesi içindi.” (A.g.e.)
Muhammedçe (sav) bayramı karşılamanın adıydı bu. Fakirlere yardımda bulunma, muhtaçlarla ilgilenmeydi bayram O’nun dünyasında. Bir nebze de olsa yaraları hafifletme, birazcık da olsa dertlere ortak olma, az da olsa bağrı yanık yüreklerin hıçkırıklarına katmaydı O’nun yanında.
Ve bu bir mirastır Muhammed aleyhisselatu vesselam’dan Muhammed ümmetine. Her birimizin yapması gerekenin öğretildiği bir mesajdır bu. Sorumluluğumuzun hatırlatıldığı, görevimizin anlatıldığı, sahip olmamız gereken anlayışın verildiği misyondur bu.
Bayram gelmiş benim neyime deyip düşmanlarımızı sevindirmeyelim. Aksine bayramı bayram edelim. Bayramı Resulullah aleyhisselatu vesselam’ın yaptığı şekliyle idrak edip düşmanlarımızı kahredelim. Bir kez daha sünnete göre amel ederek şeytan ve avanelerinin sevinçlerini kursaklarında bırakalım. Çünkü bu hak bizimdir. Kardeşçe, el ele, omuz omuza, yürek yüreğe yürümek vasfı bizimdir. Allah ve Resulünün öğretilerine uyduğumuz müddetçe, O’nun yolunda iman üzere gittiğimiz sürece her hal ve durumda bayramı kutlama, bayramı sevinçle karşılama hakkı bizimdir. Bayramda bayram etme hakkı elbet bizimdir. Yüreklerimiz buruk, gönüllerimiz yaralı olsa da bir yanımız yetim, bir yanımız zindan, bir yanımız muhacir, bir yanımız şehid olsa da… Bir parçamız yıkık, bir parçamız talan, bir parçamız viran olsa da… Bayramı bayram etme hakkı bizimdir. Bayramı tekbirlerle süsleme hakkı bizimdir.
Bir yetimin başını okşamak, bir annenin yürek gözyaşlarına mendil olmak, bir bacının yalnızlık deryasında yükselen hıçkırıklarına ortak olmak ve bir mazlumun mahrumiyet saçan gözlerine gülümsemek bu yılki bayramımızın adı olsun.
Resulullah aleyhisselatu vesselam gibi ziyaret için mezarlıklara gidip bir Fatiha, bir Yasin ve bir selam göndermek, hastaları ziyaret edip bir dua bırakmak, sayelerinde helak olmayıp yaşadığımız, beli bükük yaşlılara uğrayıp ellerini öpüp dualarını almak ve komşu–akrabalara uğrayıp bir selam ve belki de bir kelam etmek bu yılki bayramımızın şe’ni olsun.
Allah Resulü aleyhisselatu vesselam buyurdu: “Ramazan bayramı günü olduğu zaman, melekler yolların başlarını tutup şöyle seslenirler: Ey Müslümanlar topluluğu, haydi erkenden gidin, acele edin! Cömert olan Rabbinize koşun. O, hayır dağıtıyor, bolca sevaplar yağdırıyor. Gece namazla emrolundunuz, yerine getirdiniz, gündüz oruçla emrolundunuz oruç tuttunuz! Böylece Rabbinize itaat etmiş oldunuz, haydi şimdi ödüllerinizi alın. Namazı kılıp dışarıya çıktıklarında ise bir münadi şöyle nida eder: Biliniz ki, Rabbiniz sizleri bağışlamıştır. Haydi, doğru evlerinize (büyük sevinç ile) dönünüz! Bugün mükâfat günüdür. Bu güne semada da mükâfat günü derler.” (Cemu’l–fevaid)
Bu vesileyle herkesin bayramını tebrik eder, idrak edeceğimiz bu bayramın muradların yerine gelmesine, Ka’be’nin çatısından yükselen Bilalî ezanın bir kez daha yürek paslarımızı silmesine, yerin, göğün tekbirlerle inlemesine vesile olmasını dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.