Sezgin ÖZBAY
Büyük Muhasebe ve Af Günleri
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Allah nasip ederse Üç Aylar’ın en güzel, en tatlı, en maneviyatlı dönemine giriyoruz artık. Geceler başka anlamlı, gündüzler başka güzel olacak inşâallah. Hani insanlar işleri yolunda gitmediğinde ‘yuvarlanıp gidiyoruz’ derler ya, manevi manada yuvarlanıp gitme dönemi sona erdi. Ya da ermeli…
İşlerin yolunda gitmediği dönemlerde insan sağlıklı bir muhasebe yapamaz. Zira günü kurtarmak derdindedir. Ancak işler biraz düzelince başlanır muhasebe yapılmaya. Gelir-gider dengesi gözetilir, en kârlı ticaretler yapılmaya başlanır, insan kendini kontrol altına daha çok alır.
Üç Aylar ve özellikle de Şaban ayının yarısından sonraki dönem, muhasebe yapmamız için en uygun zaman dilimidir. Zaten insan, başını yastığa her koyduğunda günlük muhasebesini yapmalı ama daha büyük sevaplar kazanmak ve haramlardan daha iyi korunmak için daha büyük planlar yapılmalı.
"O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede ayrılır." Duhan Suresi, 2-4
Rivayet edilir ki Şaban ayının 15. gecesinde –ki biz ona Beraat gecesi diyoruz- o geceden gelecek yıla kadar meydana gelecek olaylar ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, hastalıklar, zenginlik, fakirlik, ölüm ve doğumlar hep bu süreçte kaydedilir. Bu kayıtlar, o işlerle görevli meleklere verilir ve onlar da yıl boyunca o kayıtlarla kendilerine verilen görevleri yerine getirirler. Ölümün, hastalığın, fakirlik ve zenginliğin kaydedildiği esnada insan duadan nasıl gafil olabilir? Peki, bu gecede neler yapılabilir? Efendimiz(asv) buyururlar ki:
"Şâban'ın 15. gecesi geldiğinde geceyi ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir: 'İstiğfar eden yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.' Tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.”
Bir Berat Gecesi'nde uyanıp Rasûlullah(asv)’ı yanında bulamayan Âişe annemiz(ra) Efendimiz(sav)’i aramaya başlar ve sonunda Cennetü'l-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış halde bulur. Efendimiz (asv) ona:
"Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban'ın on beşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder." buyurur. Rahmeti bütün günahkârlara fazlasıyla yetecek kadar merhametli olan Rabbimiz bir de Berat gecesinde bambaşka bir rahmetle karşılıyor bizi. Bundan daha büyük saadet olabilir mi? Son olarak Efendimiz(sav)’in Berat Gecesinde ettiği duaya katalım âminlerimizi…
"Allah'ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen kendini sena ettiğin gibi yücesin."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.