Çağımızın en büyük sorunlarından birisi mülteci ve göçtür
Bitlis’te düzenlenen “Ermeni Sorununun Mağdurları, Vilayat-ı Şarkiye Mültecileri” konulu konferansta, çağın en büyük sorunlarından birisinin de mülteci ve göç olduğuna dikkat çekildi.
Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Bitlis ve Yöresi Tarih ve Kültür Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİTAM) katkılarıyla, “Ermeni Sorununun Mağdurları, Vilayat-ı Şarkiye Mültecileri” temalı konferans düzenlendi. BEÜ Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansın açılış konuşmasını yapan Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, göç ve mültecilikten kaynaklanan doğal sorunlar, çağımızın en büyük sorunlarından bir tanesi olduğunu belirtti.
Bu coğrafyanın 19’uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren büyük kitlesel göç dalgalarına sahne olduğunu hatırlatan Demirtaş, “Göç ve mültecilikten kaynaklanan doğal sorunlar, çağımızın en büyük sorunlarından bir tanesi. Coğrafyamız 19'uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Kırım Savaşı’yla başlamak üzere çok büyük kitlesel göç olaylarına sahne olmuştur. Mültecilik o günden bu yana coğrafyayı olabildiğince etkilemekte ve derinden izler bırakmaktadır. Osmanlıdan bu yana bu coğrafya, mültecilerin adeta akınına uğradığı halde, hiçbir döneminde mülteciler büyük bir sorunla karşılaşmamıştır. Osmanlı döneminde olduğu gibi, bugün de devlet mültecilere kucak açmıştır. Bunu gururla söyleyebiliriz. Bu gün Türkiye’de 4 milyon civarında Suriye’den gelmiş mülteci bulunmaktadır. Bu mülteciler dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar, imkânlar ölçüsünde hayatlarından emin bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar.” dedi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Öğün ise birinci dünya harbinde Bitlislilerin cephedeki çocuklarına erzak taşımak için yaptığı fedakârlıklara değinerek, mültecilerin tarihi süreçlerini anlattı.
Ermenilerin zulmüne de değinen Öğün, şunları söyledi: “Ermenilerin birbirlerine yazdıkları mektuplarda da anlaşılacağı üzere bu bölgedeki Müslümanların öldürülüp kalanların da göçe zorlandığı görülüyor. Osmanlı arşivlerinde bu bölgenin çok az bir kısmının ermeni olduğu görülüyor ve bu yüzden bölgeyi Ermenileştirmek istediler.” dedi.
Bitlis’te 5 bin 500 sivili katleden General üniformalı “Katil Antranik” hakkında bilgi veren Öğün, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ocak 1916’da Rus ordusuyla birlikte Bitlis’e girdi. Kenti yaktı ve sivil halka yönelik korkunç bir katliama girişti. Katliamı onaylamayan Müslüman asıllı Rus General Abasiyev'i Rus makamlarına şikâyet etti. Bu rapor üzerine tutuklanıp Rus Divan-ı Harbin’de yargılandıysa da suçsuz bulunup serbest bırakıldı ve rütbesi de iade edildi.”
Sarıkamış bozgunundan sonra yürek yakan göç manzaralarının görülmeye başladığını anlatan Öğün, “Müslümanlar; köylerini, bütün mal varlıklarını geride bırakıp kaçmaya başladığını, geride kalan hayvanlar, yörenin Hristiyan köylüleri arasında paylaşıldığını ifade etti.
Son olarak valiliğin tespitlerine göre Bitlis mültecilerinin sayısının resmi kayıtların çok üzerinde olduğuna vurgu yapan Öğün, dört sancaktan oluşan Bitlis vilayetinin sadece Muş sancağından iltica edenlerin sayısının 150 bin kişi civarında olduğunu belirtti. Program, Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Demirtaş’ın, Prof. Dr. Tuncay Öğün’e plaket takdim etmesinin ardından soru cevap bölümüyle sona erdi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.