Çalışmanın Fazileti
Allah (c.c), güneşi, dünyayı, ayı, gezegenleri, doğayı hayvanları ve sayamayacağımız bir çok nimeti insanların faydalanması için yaratmıştır.
Hamd alemlerin rabbi Allah(c.c)'a selat ve selam O'nun Resul'u Hz.Muhammed (s.a.v)'in üzerine olsun.
Allah (c.c), güneşi, dünyayı, ayı, gezegenleri, doğayı hayvanları ve sayamayacağımız bir çok nimeti insanların faydalanması için yaratmıştır. Kur'an-ı Kerim’de Allah(c.c) şöyle buyurur: “O, yeryüzünü yaşanması kolay bir yer yapmıştır. Öyleyse onun her tarafını dolaşın ve Allah'ın verdiği rızıktan pay almaya çalışın. Ama (hiçbir an aklınızdan çıkarmayın ki) yine O'na döneceksiniz”[1] Allah-u Teâlânın bizler için yaratmış olduğu bu rızıkların bir sebeble bize ulaşması gerekir.
İnançlı bir insan hayatın son durağı olan ölüm anına kadar, Allah-u Teâlânın ona bağışladığı iman armağanını koruyarak devamlı gayret göstermelidir. Manevi yönden ruhunu beslemesi için ilim, zikir ve ibadetle, maddi yönden bedenini beslemek için dünya hayatının geçimini temin etmeye çalışmalıdır.
Kişi kendini çoluk çocuğunu kimseye muhtaç etmemek için yeterli miktarda helal mal kazanmak zorundadır.[2] Bir gün Peygamberimiz Ashab ile oturuyorlardı. Pazar ehlinden (esnaftan) bir baba yiğit sabah erkenden Peygamberin yanından geçerek dükkanına gitti. Ashab: 'Yazık bu genç keşke böyle sabahleyin Allah yolunda gitseydi, deyince, Peygamberimiz: “Böyle söylemeyiniz. Eğer kendini, anasını, babasını ve çoluk çocuğunu kimseye muhtaç etmemek için gidiyorsa Allah yolundadır. Eğer zenginlik kazanmak, şan, şöhrete kavuşmak için gidiyorsa, şeytan yolundadır....” diye buyurdular.
Hz.İsa (a.s) bir kimseyi ibadet ederken gördü: “Yemek ve ihtiyaçların nereden gelir? Dedi. O kimse: “Bir kardeşim var, yemeğimi o verir, dedi.
İsa (a.s): “Öyleyse, kardeşin senden daha çok ibadet ediyor,”[3] diye buyurdu.
Hz. Ömer: “Hiç biriniz, çalışmayı bırakıp 'Allah'ım rızkımı ver,' demesin. Zira bilirsiniz ki Allah gökten altın ve gümüş indirmez”[4] demiştir.
Lokman Hekim oğluna vasiyet edip buyurdu:
“Oğlum! İşten, çalışmaktan el çekme! Zira insanlara muhtaç olanın kalbi dar olur, zayıf olur ve mürüvvetsiz olur. İnsanlar ona hakaret gözü ile bakar.”[5]
Ahmet bin Hanbel'e: “Mescidin bir köşesinde durup ibâdet eden ve “Allah'ım ”Bana rızkımı ulaştır.” diyen hakkında ne dersin? dediler. Buyurdu ki:
“O kimse herhalde câhil olup, Allah'ın kanunlarını bilmiyor. Zira Peygamber buyurur ki, Allah benim rızkımı kılıcımın gölgesine vermiştir. Yani harb etmeye bağlamıştır.[6]
Bir zaman, dünyaca sahavetle (cömertlikle) meşhur Hatem-i Tâi, görkemli bir ziyafet verir. Misafirlerine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor. Bakar ki, ihtiyar fakir bir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenler beline yüklemiş, cesedine batıyor, kanatıyor. Hatem ona dedi ki: “Hatemi Tâi hediyelerle beraber görkemli bir ziyafet veriyor. Sende oraya git, beş kuruşluk çalı yüküne bedel beş yüz kuruş alırsın.” O muktesid (iktisad eden) ihtiyar demiş ki: “Ben bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım; Hatem-i Tâi'nin minnetini almam.” Sonra Hatem-i Tâi'den sormuşlar: “Sen kendinden daha civanmert, aziz kimi bulmuşsun?” Demiş ki: “İşte o sahrada rast geldiğim o muktesid ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmert gördüm.”[7]
Yukarıda verdiğimiz gerek ayet ve hadisler ve gerekse de bizim için örnek olan İslam alimlerinden getirdiğimiz örneklerle anlamış olduk ki, kişinin kendi geçimini yapmak üzere helal yerden rızık temin etmesi de ibadet olarak kabul edilmektedir. Ancak tabii ki hayatımızın her alanında olduğu gibi ticaretimizde de Allah'ın belirlemiş olduğu hududlar dahilinde hareket etmek zorundayız. Bununla beraber kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde kalarak ama ihtirasla olmamak kaydıyla ticaret yapmak tabii ki Rabbimizin hoşnut olduğu ve yapmamızı emir buyurduğu sünnetlerindendir.
Ticaretin sadece kazanca bakan bir boyut arzetmiyor. Şüphesiz ticaret unsurunun toplumun kültürel, siyasal yapısı üzerinde de çok etkin olduğunu görüyor ve kabul ediyoruz. O halde Allah için kazanılması ve O'nun için harcanması gereken ticaret kârımıza veya ilişkilerimize yeni bir boyut kazandırmalıyız. O boyutun temelinde de şüphesiz ki kişinin kendi kardeşiyle olan dürüst ticaretini geliştirme yollarına başvurmasıdır. Çünkü birbirinin tamamlayıcısı olan bir vücudun azaları gibiyiz. O halde birbirimizi desteklemeli ve tekmil etmeliyiz.
Diğer meselelerde olduğu gibi dünya hayatını idame etme noktasında aşırıya gitmemek gerekir. Çalışmalarımızda bir ölçü olmalıdır. Nitekim Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:
“Kendinize azık edinin, şüphesiz ki azığın en hayırlısı takvadır.” Allah-u Teâlâ dünya hayatında yolculuk için kullarına azık edinmelerini emredince, ahiret için de azık edinmelerinin yolunu göstermiştir. Ayet-i kerime'den anlaşıldığına göre; insan için iki yolculuk kararlaştırılmıştır. Birisi dünyada yolculuk, birisi de dünyadan yolculuktur. Dünyada yolculuk için yiyecek, içecek, binecek ve gerektiğinde harcayacak azık lazım olduğu gibi, dünyadan yolculuk için de azık lazımdır. Her iki yolculuk için de her iki yerde kalacağımız süreleri göz önünde bulundurarak çalışmamız gerekir. Bu takva azığı diğerinden daha hayırlıdır.
Resulullah (s.a.v.) buyururlar ki, “Dünyada kalacağın kadar dünya için çalış. Ahirette kalacağın kadar ahiret için çalış. Allah'a muhtaç olduğun kadar Allah için amel işle. Cehennem azabına tahammülün nispetinde de orası için çalış.” Dünya hayaldir, ne ki varsa serî'üz-zevaldir. Ahiret ebedidir. Şu halde ebedi hayatın sermayesi için çalış.
Dinimiz tembelliği, dilenciliği, başkasına yük olmayı… şiddetle yasaklamıştır. Başta peygamberler olmak üzere bütün büyükler çalışmayı ihmal etmemişlerdir. Adem (a.s) buğday eker, onu hasat eder harmanda döver, öğütür un ve ekmek yapardı. İdris (a.s) terzi, Nuh (a.s) ve Zekeriyya (a.s.) marangoz, Davud (a.s) demirci, Resulullah (sav) ise tüccar idiler. Ashab-ı Kiram Hazretlerinin her biri bir işle meşgul oldular. Çünkü kişinin yediğinin en temiz olanı kendi kazancından olanıdır.
Dualarınızı beklerim. Vesselam.
İnzar Dergisi
[1] Mülk-15
[2] Kimyâ-yı Saâdet 1.cilt
[3] Kimyâ-yı Saâdet 1.cilt
[4] Kimyâ-yı Saâdet 1.cilt
[5] Kimyâ-yı Saâdet 1.cilt
[6] Kimyâ-yı Saâdet 1.cilt
[7] Lem'alar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.