Cami ve mescitlerdeki tabure ve sandalyelere bu kez 'dur' denilebilecek mi
İlke Haber Ajansı'nın yaklaşık 10 yıldır gündeme getirdiği, cami ve mescitlerde, tabure ve sandalyelerde namaz kılınması uygulamasından bu kez tamamen vazgeçilip vazgeçilemeyeceği merak konusu oldu.
CHP'nin tek parti döneminde yapmak istediği uygulamalardan biri de camilere, kiliselerde olduğu gibi sırlar konulması ve bütün cemaatin bu sıralara oturarak namaz kılmalarıydı. İslam dışı bu saçma teklif o dönem uygulanmadı.
Son yıllarda ise cami ve mescitlere tabure ve sandalye konulması, namaz kılınması için sabit oturak ve özel mekân oluşturulmaya çalışılması ve camilerin kiliseye benzetilmesine yönelik kasıtlı bir projenin hayata geçirildiği belirtildi. CHP'nin tek parti iktidarı döneminde yapmayı başaramadığı "İslam'ı bozma" uygulaması, bu kez başkaları tarafından peyderpey hayata geçirilmeye çalışıldı.
Dini değiştirmek, dinde yenilik yapmak, İslam'ı Hristiyan ve Yahudilerin standartlarına ayarlamak isteyen birtakım gizli ve derin yapıların bu işte parmağı olduğu belirtildi. Aynı yapıların farklı dönemlerde, "Allah katında din İslam'dır" mealindeki ayetin cuma hutbelerinde okunmaması için baskı yaptığı da öne sürüldü.
İLKHA bu konunun üzerinde yaklaşık 10 yıldır titizlikle duruyor
İLKHA'nın yaklaşık 10 yıldır üzerinde titizlikle durduğu, her fırsatta gündeme getirdiği ve başta yetkililer olmak üzere, cami cemaatleri ile vatandaşlara mikrofon uzattığı bu konuda, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 2010 yılından bu yana birkaç kez genelge yayımladı.
Dönemin Adana İl Müftüsü Arif Gökçe, 2013 yılında konuyla ilgili bir kez daha yayımlanan genelgenin ardından İLKHA'ya verdiği röportajda, camilerde tabure ve sandalyelerde oturarak namaz kılınmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, düzenlemeyi cami görevlilerinin takip etmesi gerektiğini belirtmişti.
O dönem gelen şikayetler doğrultusunda, konu hakkında yeni çalışmaların olabileceğini söyleyen Gökçe, "İlçe müftülerimiz konu üzerinde hassasiyetle duracaklardır, biz de tekrardan bu konuyu değerlendireceğiz." açıklamasında bulunmuştu.
Yayımlanan genelgelerde, camide nasıl oturulması gerektiği anlatılırken, hasta vatandaşların namazlarını nasıl kılacağı da görsellerle sunulmuştu. Ayrıca istisnai durumlar dışında camilerden taburelerin kaldırılması istenmişti.
Bazı il ve ilçe müftülükleri ile imamlar görevlerini yerine getirmedi
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu her ne kadar genelge yayımlayıp talimatlar gönderse de uygulama yerinde takip edilmediği için, camilere sıra, tabure ve sandalye konulması uygulaması her geçen gün arttı.
Vatandaşlar, bazı il ve ilçe müftülükleri ile imamların görevlerini yerine getirmediğini, bu uygulamanın ortadan kalkması adına çaba göstermediklerini ifade ederek durumdan şikayetçi olduklarını belirttiler.
2016 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, camilere tabureyle gidenlerin sayısının artması üzerine cami cemaatlerini bu konuda bilinçlendirmek için bir kez daha tabure konusunda görsellerin de bulunduğu bir açıklama yayımladı. Bildiride, camide nasıl oturulması gerektiği anlatılırken, hasta vatandaşların namazlarını nasıl kılacağı da görsellerle sunuldu.
Müslümanlar namazın şeklini değiştirme riskiyle karşı karşıya
O dönem Diyarbakır İl Müftüsü olan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, İLKHA'ya verdiği röportajda, camileri, saygınlıklarını zedeleyebilecek görüntü kirliliğinden kurtarmak gerektiğini söylemişti. Cami cemaatlerinden tabure ile değil oturarak namaz kılmalarını istediklerini ifade eden İşliyen, ima ile namaz kılmanın zaruri durumlarda geçici tercih olması gerektiğine vurgu yapmıştı.
İşliyen, şunları ifade etmişti: "Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulumuz kendilerine intikal eden konularla alakalı sürekli açıklamalar yapmaktadır. Camilerde, taburelerde kılınan namaz ile ilgili olarak yapmış olduğu açıklama da doğrusu yeni bir açıklama değildir. Yenilenen açıklamalardan bir tanesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Kuruluna benzer sorular sorulması üzerine konu ile ilgili açıklamalar yapmışlardır. Camilerde son dönemde sandalyeler, tabureler çoğaldı. Hatta kimi camilerde taşınabilir değil sabit oturaklar kurulmaya başlandı. Bu cami adabı bakımından çok tehlikeli bir durumdur. Bunun gittikçe çoğalması, Müslümanları, namazın şeklini değiştirme riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Çok basit ve hafif sebeplerden dolayı yürüyebilen, koşabilen hatta sabah sporu yapabilen insanlarımız, camiye gelince ayaklarında ağrı var diye tabureye oturup secde ve rükûu yapmama yoluna gidebilmektedirler. Hayır, buna kesinlikle dur diyebilmek lazımdır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın yaptığı da budur."
https://ilkha.com/guncel/tabure-ile-degil-oturarak-namaz-kilinmasi-gerekiyor-42669
Cami içindeki sabit oturaklar cami dokusu ve kültürüyle bağdaşmıyor
Son olarak dün Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, il müftülüklerine gönderdiği talimatla cami ve mescitlerde tabure ve sandalyelerin, namaz kılınması için yapılan sabit oturakların ve oluşturulan özel mekanların kaldırılmasını istedi.
Cemaat ve saf düzeninin dışında ya da gerisinde belirli mekanların oluşturulmasının cami adabına ve cemaat ruhuna uygun olmadığı belirtilen talimatta, cami içindeki sabit oturakların cami dokusu ve kültürüyle bağdaşmadığı, bu durumun bir taraftan cami cemaati arasında birtakım huzursuzluklara ve tartışmalara sebep olduğu, diğer taraftan da cami içi estetiğe uygun olmayan görüntüler ortaya çıkardığı kaydedildi.
"Katlanabilir tabure kullanılabilecek"
Camilerde ihtiyaç olması halinde sadece katlanabilir taburenin kullanılabileceği belirtilen talimatta, hiçbir şekilde oturması mümkün olmayacak tarzda mazereti olan vatandaşların katlanabilir tabureyle safların arasına girerek namazlarını kılabilecekleri ifade edildi.
Din İşleri Yüksek Kurulu'nca tabure ve sandalye üzerinde ima ile namaz kılınması hususunun tekrar değerlendirilerek yeni bir karar da alındığına yer verilen talimatta, cami görevlilerinin engelli, yaşlı ve mazeret sahibi olan vatandaşların namazlarını oturarak veya tabure üzerinde nasıl kılacaklarının titizlikle anlatılması istendi.
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yeni görüşü
Genelgeye göre;
a) Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan namazı oturarak kılmaktır. Böyle kişilerin namazını kendi durumlarına göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılmaları,
b) Ayakta durabilen ve yere oturabildiği halde secde edemeyen kimselerin namaza ayakta başlamaları, rükûdan sonra yere oturarak secdeleri ima ile yapmaları,
c) Ayakta durabildiği halde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişilerin namaza ayakta başlamaları, secdeden sonra namazı oturarak tamamlamaları,
ç) Ayakta durmaya ve rükû yapmaya gücü yettiği halde yere oturamayan kimselerin namaza ayakta başlayıp rükûdan sonra secdeyi tabure ve benzeri bir şey üzerine oturarak ima ile eda etmeleri,
d) Ayakta durmaya gücü yetmeyen, yere de oturamayan kimselerin namazı tabure, sandalye ve benzeri bir şey üzerine oturarak rükû ve secdeleri ima ile yerine getirmeleri,
e) Namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretlerin kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olması gerektiği, namazı aslî şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak hafif bedeni rahatsızlıkların bu konuda meşru mazeret olarak görülmemesi,
f) Dinî açıdan zorunlu ve meşru bir sebep bulunmadıkça namaz kılmak amacı ile camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılmasının, cami doku ve kültürüyle bağdaşmadığı, bu sebeple hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmalarının uygun olduğu belirtildi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.