Sadullah AYDIN
Çığ gibi büyüyen İslami uyanış ve engelleme çabaları
İslam medeniyeti taraftarlarıyla Batı uygarlığı taraftarlarının son yıllarda dünyanın hemen her yerinde büyük bir kapışmaya, ciddi bir mücadeleye tutuştukları artık herkes tarafından dillendirilen bir hakikat. İslami uyanış Müslüman halklar arasında, özellikle arayış içindeki genç nesiller arasında hızla yayılıyor ve bu yayılma son zamanlarda Avrupa'ya, Batı ülkelerine, hatta Japonya ve Çin gibi uzak Asya'ya da sıçradı. Müslüman olmayan birçok ülkede İslam üçüncü, ikinci din olmaya başladı. Böyle devam ederse birinci din olacak. Bugün Müslüman halkların, dünya halklarının en çok ilgilendikleri olgu din, tabi ki İslam dini… Olumlu veya olumsuz ülkelerin ve halkların en sıcak gündemi kesinlikle İslam…
Batı uygarlığından, Batı uygarlığının getirdiği karmaşa, anlamsızlık ve boşluktan bıkan toplumlar büyük bir arayışın içinde. İslam dışındaki dinleri, ideolojileri, Hıristiyanlığı, Budizmi, Komünizmi ve daha nicelerini deneyen insanlar bunların hiç birinde aradıklarını bulamayınca İslam'a yöneliyorlar, İslam'da aradıklarını buluyorlar, İslam'ın biricik hak din olduğunu anlıyorlar.
İslam'a yöneliş, İslami uyanış hiç kuşkusuz Batı uygarlığı, Batılı değer ve öğretiler üzerinden dünyayı kontrol eden, dünyanın zenginliklerini talan eden, kendilerine imtiyazlı bir iktidar kurmuş olan emperyalist güçleri, sömürgeci devletleri, Amerika, Avrupa ve müttefiklerini rahatsız ediyor, onları panikletiyor, İslam'a ve Müslümanlara karşı saldırgan hale getiriyor.
Bu şer güçler ellerindeki büyük imkânları da kullanarak İslami uyanışı durdurmaya, saptırmaya, rayından çıkarmaya, sulandırmaya, tehlikesiz hale getirmeye çalışıyor; bu uğurda hiçbir ahlaki kural tanımıyor, ne kadar kirli yöntem varsa kullanmaktan çekinmiyorlar. Yalanla, iftirayla, hayali algıyla, hakkı batıl göstermeyle doğruları tersyüz edip katilleri kahraman ve kurtarıcı, özgürlük savaşçılarını, kahraman Müslüman mücahitleri katil ve terörist ilan edip halklara o şekilde sunuyorlar.
Bu şer güçlerin denetimindeki sinema şirketleri, aktör ve sanatçılar, medya patronları, televizyon kanalları, satılmış yazarlar, kiralık kalemler bizzat kendi yönlendirmeleri ve teşvikleriyle, istihbarat örgütlerinin çabalarıyla hayat bulmuş İslam etiketli örgütlerin cinayetlerini, aşırılıklarını, bağnazlıklarını dünyaya İslam'ın gerçek yüzü diye pazarlıyorlar. Cehalet, intikam duyguları, menfaat ve çeşitli sebeplerle bu örgütlere katılmış, kandırılmış Müslümanların sayısı az olmasına rağmen sanki bütün İslam dünyası böyleymiş gibi bir algı oluşturma çabası içine giriyorlar. Yeryüzünde yüzlerce, binlerce vasat, güzel hasletlerle bezenmiş, insani ve ahlaki değerlerin temsilcisi konumundaki İslami oluşum ve cemaatleri ise yok sayıyorlar, görmezden geliyorlar.
Evet, İslami uyanış derinden ve güçlenerek, büyük dalgalar halinde geliyor. Batı bunu görüyor. Sömürgeci, talancı düzenlerini darmadağın edecek fırtınanın yaklaştığını görüyor. Paniği, çırpınışı, azgınlığı, şimdiye kadar kutsadığı tüm değerleri tekmelemesi, Demokrasi ve insan hakları gibi putlaştırdığı ilahlarını kurban etmesi, helvadan putlar gibi yemesi, yüzündeki sahte maskeyi fırlatıp atması, faşizme yönelmesi ve öteki gördüğü herkese tahammülsüzlüğü bu yüzden…
İslami uyanışı, Müslüman halkların öze dönüşünü engellemek için hiçbir barbarlıktan çekinmeyen, İslam ülkelerini adeta birer kan gölü haline getiren, yakan, yıkan, öldüren, fitne ateşini tutuşturan, yasaklayan, ümmeti yoksulluk ve ekonomik boykotla terbiyeye kalkışan, basiretsiz ve dünyaperset liderlerin, yönetimlerin zaaflarından yararlanarak Müslümanları bölüp parçalama stratejilerine bel bağlayan Batı, Amerika ve diğerleri tüm çabalarına rağmen İslami uyanışı durduramadıklarını görüyor, kâbus ve karabasanlar içinde kahroluyorlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.