Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin Türkiye ziyareti protesto edildi
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin Türkiye ziyareti, Uluslararası Doğu Türkistan STK'ları Birliği öncülüğünde düzenlenen basın açıklamasıyla protesto edildi.
Uluslararası Doğu Türkistan STK'ları Birliği, Çin'in Doğu Türkistan halkına karşı uygulamakta olduğu soykırıma "Dur" demek ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin Türkiye ziyaretine ilişkin kaygılarını dile getirmek için basın açıklaması düzenledi.
Uluslararası Doğu Türkistan STK'ları Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan, Doğu Türkistanlı 26 STK'nın destek verdiği basın açıklamasındaki amaçlarının "adalet, özgürlük, temel insan hakları, demokrasi ve barış" gibi evrensel ortak değerlerin korunmasına ilişkin uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunmak olduğunu söyledi.
Oğuzhan, amaçlarının; Türkiye ve diğer ülkelere, uluslararası kuruluşlara askeri güç, ekonomik ve siyasi sistem açısından tehdit oluşturmaya başlayan "Çin rüyasının" ilk adımı olan soykırımı protesto etmek ve soykırımın durdurulmasına çağrı yapmak olduğunu söyledi.
"Doğu Türkistan Çin ideolojisi ve kültürüyle yozlaştırılıyor"
Oğuzhan, "1949'da başlayan 71 senelik Çin işgalinin son dönemlerinde, Doğu Türkistan'da soykırım kültürel, etnik ve başka tüm boyutlarında yaşanmaktadır. 2014 yılında Çin devlet başkanı Xi Jin Ping'in sözde 'teröre karşı halk mücadelesi' çağrısı ile başlayan 'kökünden kazıyıp yok etme' siyasetiyle Doğu Türkistan adeta askeri yönetim tarzındaki bir polis devleti haline getirilerek aile mahremiyetini çiğneyen sözde 'kardeş aile projesi' ile gözetleme, toplama kampları ile beyin yıkama, sistematik yok etme, Çin ideolojisi ve kültürüyle yozlaştırma gibi birtakım çalışmalara sahne oldu. Çin hükümeti Doğu Türkistan'da kendi yasası ve hukuk sistemine aykırı bir şekilde öldürme, yargısız infaz, müebbet hapis gibi yollarla geniş çapta katliam yürütmektedir." dedi.
"Çin yönetimi Doğu Türkistan'da yaşam şartlarını yok ediyor"
Çin yönetimi, 8 milyon insanı toplama kamplarına kapatarak çeşitli işkencelerden geçirdiğini dile getiren Oğuzhan, "Çin yönetimi toplama kamplarında; organlarını çalma, beyin yıkama, toplu ve sistematik tecavüz, aşağılama, tıbbi deneylere maruz bırakmaktadır ve genel olarak ırk ayrımcılığı, köle işçilik, hukuksuz tutuklama, dini ibadet, eğitim ve yaşamları yasaklama, kendi inanç ve düşünce özgürlüğünden mahrum bırakma, 30 bine aşkın camileri ve kutsal mekanları tahrip etme gibi yollarla Doğu Türkistan halkında ciddi zihinsel ve fiziksel zararlara neden olmuştur. Yaşlıların ve hasta bireylerin sağlık koşullarından yoksun bir şekilde toplama kampları ve hapishanelere kapatılması, iş adamları ve zengin insanların mal varlıklarına el konulması, kanaat önderleri ve aydınların öldürülmesi, genel kısırlaştırma, nükleer denemeler, yurt içi ve yurt dışı seyahat özgürlüğünün kısıtlanması gibi yollarla Çin yönetimi Doğu Türkistan'da yaşam şartlarını yok etmeye çalışmaktadır. Ayrıca Çin rejimi çeşitli bahanelerle Doğu Türkistanlıları Çin'in iç bölgelerine köle işçi olarak sürgün ederek ve Han Çinlilerini Doğu Türkistan'ın çeşitli bölgelerine yerleştirerek mevcut demografik yapıyı bozmaya çalışmaktadır." ifadelerini kullandı.
Uluslararası Doğu Türkistan STK'ları Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan
"Doğu Türkistan'da doğum oranı son 3 yıl içerisinde yüzde 80 oranında azaldı"
Çin'in, Doğu Türkistanlı kadınların doğumlarına dahi engel olduğunu aktaran Oğuzhan, "Çin'in 'Doğu Türkistanlı kadınları doğum makinesi olmaktan kurtarmak' adı altında yürüttüğü doğum kontrolü politikası, zorunlu kürtaj, aileleri parçalama, Doğu Türkistan'ın asil sahipleri olan halkın kızlarını göçmen Çinlilerle zorla evlendirme, toplu katliam gibi icraatları Doğu Türkistan'da nüfusun ciddi azalmasına neden olmuştur. Bağımsız kuruluşların raporlarına göre Doğu Türkistan'da doğum oranı son 3 yıl içerisinde yüzde 80 oranında azalmıştır. Gerçek sayının daha fazla olduğu kanaatindeyiz. Çocuk kampları, çocukların ebeveynlerinden zorla ayrılması, anne babaların kendi çocuklarını yetiştirme, etnik kimliği, dili ve kültürünü öğretme hakkının elinden alınması, ebeveynleri tutuklanmış ya da öldürülmüş çocukların Çinliler tarafından evlat edinilmesi gibi politikalar Doğu Türkistan halkını çocuklarından uzaklaştırmaktadır. Akrabalarından zorla ayrılan, kendi halkının soykırıma uğramasını seyretmeye mecbur kalan ve Çin tehdidinden hala kurtulamayan Doğu Türkistan diasporası da zihinsel olarak soykırımdan nasibini almaktadır." şeklinde konuştu.
"Çin'in uyguladığı hukuksuzlukların tümü uluslararası kuruluşlarca teyit edilmiş belgelere dayanıyor"
Oğuzhan, bahsedilen hukuksuzlukların tümünün uluslararası bağımsız kuruluşlar, Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Haber ajansları ve istihbarat kuruluşları tarafından teyit edilen belgeler, raporlar ve şahitlerin ifadeleri ile tüm çıplaklığıyla ortaya konulduğunu söyledi.
Oğuzhan sözlerine şöyle devam etti:
Çin devleti Doğu Türkistan'da işlediği toplu katliam, verdiği ciddi zihinsel ve fiziksel zararlar, yaşam koşullarını yok etme, nüfus çoğalmasını engelleme, evlatları kendi toplumundan uzaklaştırma gibi bu 5 çeşit soykırım suçu nedeniyle BM'nin 'Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmesi'ne göre cezalandırılmalıdır.
"TBMM 'Çin-Türkiye Arası Suçluların İadesi Anlaşması'nı iptal etmeli"
Açıklamasının devamında Oğuzhan, "Ancak her zaman Doğu Türkistan'da işlenen soykırım suçlarını tümüyle inkâr eden Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, dün itibariyle Türkiye ziyaretini başlatmıştır. Wang Yi yıllardır Doğu Türkistan'daki soykırım suçunu inkâr etmekte ve kamp şahitlerini alenen tehdit etmektedir. Ayrıca Türkiye dahil olmak üzere, Doğu Türkistan ile ilgili konuşan çok sayıda ülkeleri kaba bir şekilde Çin'in içişlerine müdahale etmekle ve yalancılıkla suçlamakta ve ticari ilişkileri öne sürerek tehditler savurmaktadır. Çin hükümeti, Türkiye'deki Doğu Türkistanlılara ajanlarıyla ya da aile üyelerini rehin alarak, tehdit ederek, düzmece delillerle Türk mahkemelerine şikâyet ederek, fiziksel ve psikolojik yönden zarar vermeye çalışmaktadır. Bunların yanı sıra bizleri tedirgin eden 'Çin-Türkiye Arası Suçluların İadesi Anlaşması' ise Çin medyalarınca belirtildiği gibi Çin'in Türkiye'de yaşayan Doğu Türkistanlılara karşı kurduğu hukuki bir tuzaktır. Doğu Türkistanlılar adına TBMM'nin söz konusu anlaşmayı reddetmesini her zaman ciddiyetle talep etmekteyiz." dedi.
"Türkiye'den Doğu Türkistan konusunda kararlı duruş sergilemesini istiyoruz"
Türkiye'deki yetkililere seslenen Oğuzhan, açıklamasının devamında şunları söyledi:
Doğu Türkistan Halkı adına biz STK'lar olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve diğer devlet makamlarının Çin heyeti ile ikili görüşmelerinde Doğu Türkistan konusunda kararlı duruş sergilemesini, bütün temaslarında Çin Hükümeti'nden toplama kamplarını kapatmasını, köle işçiliği, zorla evlendirme, sürgün ve Çinli göçünü sonlandırmasını, demografik yapıyı değiştirmekten vaz geçmesini, inanç ve düşünce hürriyetini serbest bırakmasını, insan hakları ihlalleri ve tüm soykırım uygulamalarını durdurmasını talep etmesini istiyoruz. Ayrıca son birkaç ayda devlet yetkilileri ile gerçekleştirdiğimiz görüşmelerimizde belirttiğimiz gibi, İstanbul-Urumçi ve İstanbul-Kaşgar uçuşlarının başlatılması, Doğu Türkistan'da Türkiye konsolosluğunun açılması, Doğu Türkistanlılara seyahat özgürlüğünün verilmesi, Türkiye'de yaşamakta olan 300 bine aşkın Doğu Türkistanlının akrabalarına kavuşabilmesi ve Doğu Türkistan'a bağımsız araştırma heyetinin gitmesine izin verilmesi de talep edilmelidir.
"Doğu Türkistan'daki soykırımı durdurmaya yönelik çalışmalar yapılmalı"
Oğuzhan, "Son bir ay içerisinde ABD, Kanada ve AB parlamentoları Çin'e karşı yaptırım kararı almıştır. Bunlar bize ümit ışığı yakan gelişmelerdir. Ancak Çin, soykırımı durdurana ve toplama kamplarını kapatana kadar, Çin'e karşı bu yaptırımların yanı sıra caydırıcı ambargo uygulanmalı, tüm devletler ikili ilişkilerinde soykırımı ilk gündemlerinde tutmalıdır. Çin'in soykırım suçuna doğrudan ya da dolaylı şekilde ekonomik kaynak sağlayan uluslararası şirketler de uluslararası hukuk gereği Çin ile olan ilişkilerini sonlandırmalı, Doğu Türkistan'daki üretim tesislerini kapatmalı, köle işçilerin özgürlüğü için çalışmalıdır. Çin'in inkâr etmesi üzerine, Doğu Türkistan'da yaşananları tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmak için, BM, AB ve diğer ülkelerin istediği gibi uluslararası bağımsız gözlemci heyet Doğu Türkistan'a gönderilmelidir. Ayrıca Türkiye'nin de Türk-İslam Dünyası, Türk Konseyi ve İslam İş Birliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşların Doğu Türkistan'daki soykırımı durdurmaya yönelik çalışmalarına önderlik edebileceğine inanıyoruz." dedi.
"Doğu Türkistan'daki soykırımı durdurmak için her türlü meşru mücadelemizi devam ettireceğiz"
Son olarak açıklamasında Oğuzhan, "Son olarak Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'ye şunu hatırlatmak istiyoruz. Çin borç tuzağı, ticaret diplomasisi, şantaj uygulamaları ile Doğu Türkistan halkının bekasını tehlikeye atan, aynı zamanda evrensel hukuk ve prensiplere dayanan uluslararası sisteme tehdit oluşturan soykırım suçunu artık gizleyemez. Biz, Doğu Türkistan STK'ları olarak uluslararası hukuk, uluslararası kuruluşlar ve insanlık değerleri çerçevesinde Doğu Türkistan'daki soykırımı durdurmak için her türlü meşru mücadelemizi devam ettireceğiz ve uluslararası toplumu acil harekete çağırıyoruz. Doğu Türkistanlıların sesine ses vermek için bu basın açıklamasına iştirak eden tüm sivil toplum kuruluşları temsilcilerine, basın mensuplarına ve değerli misafirlerimize içten minnettarlığımızı ve teşekkürümüzü ifade etmek istiyorum." diyerek açıklamasını sonlandırdı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.