Ayşe YILDIZ
Cinnetten cennete
İnsanlar seçtikleri rolü oynamak zorunda. İster deli isterse veli olsun bu rol, kural değişmez. Gerçi ikisinin arasında çok ince bir çizgi olmakla beraber; deli cinnetlik, veli ise cennetlik bir hal için seyrüsefer eyler.
Her ikisinin de ruhu üryandır. Önce aynaya bakıp sonra başkalarına görünmek dilerler. Bir nevi gurur ve iffet libası giyinirler. Ön görüleri cemiyetten daha tutarlı, eylemleri daha kararlıdır. İnsan denen meçhulün her ikisi de aşinası müteal olanın kadirşinasıdır.
Felsefe insanı; düşünen, konuşan, gülen, akıllı ve benzeri birçok tanımla ifadeye çalışıyor iken, irfan mektebi cemiyetin meçhulü olan yaratılmışların en şereflisi olan insanı ortalama bir tanım ile değil, daha çok uç noktalara tekabül ederek bu iki kavram ile ifade eder.
Arasında kalan merhaleler, kalınması gerekenden ziyade kendisinden kurtulması gereken tanım olarak görülür. Kalan ziyandadır iki günü müsavi olanın tefessüh erbabı olduğunu bilerek. Malum olan suyun kiri dinamizmi ile izale olur. Tüm kokuşmuşluk durgunluğun sünnetin fıkhı ile ilgilidir. Kalbim temiz tabiri hiç inanılası değil iken esasında söz sahibi doğruyu söyler. Öyle var sayalım kelam uzamasın. En berrak ve saf olan madde su iken su dahi hareketsiz ve durgun kaldığında zamanla kokar, rengi değişir. Gören hiç kimse temiz oluşuna kanaat etmez. Temiz olan hareket etmeli ve irfan ise mevzuya bakma cihetimiz, hareket ibadet eylemidir. Temiz kalp ilk anda temiz ise daimi hareketlilik ve eylem gerektirir.
İnsan her an verebildiği kararlarla insan oluşunu ve insan kalınışını üstlenir. Değişim insanın içindedir. Ve bu değişimin hal kanununu üstlenebiliyor ise veli, aşkınlığı taşkınlık ise deli unvanını alır.
Bir gün hastaneyi idare eden zat bakmış ki deliler yatıp kalkıyor, değişik sözler sarf ediyor. Yanlarına varmış ve sual etmiş; “Ne yapıyorsunuz burada?” diye. Hep bir ağızdan dediler; “namaz kılıyoruz”. Akıllı müdür gülmüş hallerine. “Peki, kılın kılın namazınızı, namazdan sonra ben de sizi hacca götüreyim” demiş. Namaz bittikten sonra toplamış hepsini hastane bahçesinde hâ bire binanın etrafında döndürüp durmuş. Birkaç turdan sonra “siz devam edin” diyerek gönül rahatlığı ile odasına çekilmiş. Aradan bir süre geçince odasının camından taşlar içeriye doluşmuş. Korka korka çıkmış pencereye delilere sormuş; “ne yapıyorsunuz niye bu öfke?” Delilerin sözcüsünden gelen yanıt; “yeteri kadar tavaf yaptık, şimdi şeytan taşlıyoruz” olmuş.
Hâsılı kimin akıllı kimin deli olduğu toplumun kuralları ile bilinmez vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.