Suat KOŞMAN
Çocuğunuz çok mu hırslı?
Ebeveynlerin sıkıntı çektikleri konuların başında çocukların aşırı hırslı olmaları gelmektedir. Ebeveynlerden sık sık ve genel olarak şu sözleri duyarız: “Çocuğum sürekli yarışmalı oyunlar oynamak istiyor, oyunları kaybettiğinde ise krize giriyor, en küçük bir hatayı bile kabul etmiyor, arkadaşları arasında hep birinci olmak istiyor, sınavlarda hep arkadaşlarını geçmek istiyor ve geçemeyince de ağlama krizine giriyor vb.”
Sıralanan davranışların temeline inildiğinde yanlış ebeveyn tutumuyla karşılaşmaktayız. Yani; hiçbir çocuk hırslı olarak dünyaya gelmez. Ebeveynlerin yanlış tutumları çocukların hırslanmasına neden olur. Ebeveynler, özellikle çocuklarını motive ederken ve bence çoğu zaman bilmeden yanlış bir metot kullanırlar. Çocuğun bulunduğu konumundan rahatsızlık duyarak; “senin birinci olman gerekir, sen yaparsın, sen zekisin” gibi sözlerle farkına varmadan çocuğun, İslam Medeniyetinin temel ahlakî esaslarından uzaklaştırırlar. Nasıl mı? İslam Medeniyetinin kurucu mimarı ve bizim rehberimiz Hz. Muhammed(asv)'in hayatı zaferlerle doludur, ancak bu zaferlerin arkasında HIRS yoktur. Bu zaferlerin arka planına bakıldığında genel olarak şu kavramlar görülmektedir. Tevhid inancı, nübüvvet sorumluluğu, azim, sebat, kanaat, şevk, sabır, şükür, sadakat, hürmet ve muhabbet gibi kavramlar kaliteli İslamî şahısların ve dolayısıyla İslam Medeniyetinin kurulmasına vesile olmuştur. Başarının ölçüsü, Batı Medeniyetinin bize dayattığı; daha fazla, en iyisi ve rekabet kavramları üzerinden ölçülmemeli. Her şeyden önce başarının ölçüsü adil bir insan olmaktır. Adil insan, vicdanlı olur. Vicdanlı insan da sorumluluklarına dikkat eder ve en nihayetinde başarılı bir insan olur. Çocuklarımızı başkalarıyla kıyaslayıp, buna göre onlara bir başarı etiketi yapıştırmak yanlış bir davranıştır. Bu tutum, çocukların kendilerini hızlı bir yarış içinde bulmalarına ve değerli olmalarının yolunun bu yarışı kazanmak inancına götürmesine neden olur. Çocuklarımız, buluğ çağına kadar Yüce Yaratıcının yanında masum olarak kabul edilmişlerdir. Onların değeri bu iken, ebeveynlerin ne haddine ki çocuklarının değerini maddi başarılara göre belirliyorlar.
Hırs negatif bir güç kaynağıdır ve o anda işe yaradığı görülse de uzun vadede bize zararla döndüğüne çoğu kez şahitlik etmişizdir. Bunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki; negatif kelimeler ile pozitif terbiye olmaz. Örnek olarak; çocuğu biri ile kıyaslıyoruz ve bir süre sonra çocuğun kıyaslandığı çocuktan nefret ettiğini, kıyaslandığı kişinin başarısız olması için içinden böyle isteklerde bulunduğunu, çocuğun davranışlarından gözlemleyebiliyoruz. Daha vahim bir örnek verecek olursak; sınavdan 100 alan bir öğrenci eve ağlayarak gidiyor. Anne çocuğuna “neden ağlıyorsun” diye sorunca, çocuğunun sınıfta kendisinden başka bir arkadaşının 100 almasından dolayı ağladığını öğreniyor. Düşünebiliyor musunuz? Hırsın vahim neticesinin sadece birkaç örneği. Hırs başarıyı getirse bile, huzuru kesinlikle getirmeyecektir. Son örnek de bunu kanıtlamaktadır.
Peki, Ne yapılmalı?
* Hırs yerine yukarıda da belirtildiği gibi azim ve kararlılık duygusu benimsetilmeli. Toplumda genelde birbirinin yerine kullanılan hırs ve azim kavramları farklı anlamlar içerir. Hırs yıkıcıdır azim yapıcıdır. Hırslı davranışlarda esas olan rakibini geçmek iken, azimde ise üzerine aldığı görevi tamamlamak esastır. Dolayısıyla azimli çocuklar görevlerini tamamladıklarında, hırslı çocuklar ise çevresindeki insanları geçtiklerine inandıklarında tatmin olurlar. Hırs yıkıcı bir duygudur ve daima kaybetmeye sebep olur.
* Çocuğun başarısını takdir etmek için abartılı tebrikler, aferinler, yaşasınlar gibi mübalağalı sözlerden uzak durmak gerekir, çocuğun başarısını tebrik edip, tanıklık etmek yeterlidir.
*Hırs ve rekabet duygusuna sınırlı zamanlarda izin verilse de bu duygunun çok beslenmemesi gerekir. Dolayısıyla, çocuk, sürekli yarışmalı ve rekabetçi oyunlara yönlendirilmemeli.
*Çocuğun başarısı hiçbir zaman kişiliğiyle özdeşleştirilmemeli, başarıyı her zaman çabaya bağlamak gerekir.
*Hırslı çocuklarda başarı değil, çaba övülmeli.
Sonuç olarak; Üstat Bediüzzaman'ın dediği gibi “Hırs, sebeb-i haybettir ve illet ve zillettir; ve mahrumiyet ve sefaleti getirir” Hırsın bu zararlarından dolayı uzak durmak hepimiz için iyi olsa gerek. (Vesselam…)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.