Özkan YAMAN
Çocuksuzluğa Sabır Yüce Bir Makamdır
Çocukları olmadığı için eşinin ailesinin kendisini suçladığını dile getiren hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“Sekiz yıldır evliyiz. Kocamın dört kız kardeşi var, kendisi evin tek oğlu. Kayınbabam da çok sert mizaçlı biri. Çocuğumuz olmadı. Birçok doktora gittik. Sorunun eşimden kaynaklı olduğunu söylediler. Bunu kendisi kabulleniyor ama anne babası, ablaları beni sorunlu görüyorlar. Yanımda imalı imalı bana hakaret ediyorlar. Kocamın ikinci evlilik yapmasının hakkı olduğunu filan söylüyorlar. Eşim de ailesinden uzak duramıyor. Onlara gittiğimiz zaman ya da onlar bize geldiklerinde resmen azap çekiyorum. Onlara karşı içimde en ufak bir yakınlık hissetmiyorum. Bu yüzden kocamla da tartışıyoruz. Ne yapacağımı bilmiyorum..”
Çocuk konusuna da vahyin penceresinden bakma mecburiyetimiz var.
Birincisi bu husus, Rabbimizin tasarrufundadır. “Göklerin ve yerin hâkimiyeti Allah'ındır. O dilediğini yaratır. Dilediğine kız evlat, dilediğine erkek evlat verir. Veya erkekler ve dişiler olarak çift (ikiz) verir. Dilediğini kısır bırakır. Gerçekten O, bilendir, güç yetirendir.” (Şura 49-50)
Bunu bilmek O'na bu konuda da sürekli yalvarmayı gerektirir:
“Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et.” (Saffat 100)
“Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım. Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın)dır. Artık bana Kendi Katından bir yardımcı armağan et. Bana mirasçı olsun. Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu razı olunan kıl.” (Meryem 3-6)
“Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin.”(Al-i İmran 38)
“Eğer bize bir salih (evlât) verirsen mutlaka şükredenlerden oluruz.” (A'raf 189)
Bu konuda sürekli ümitli olmak gerektiğini de, yaşlılığında kendisini bir çocukla müjdeleyen meleklerle Hz. İbrahim(as)'ın şu diyaloğundan okuyalım:
“İbrâhim, "Üzerime yaşlılık çökmüş olmasına rağmen bana böyle bir müjde getiriyorsunuz öyle mi? Peki bana neyi müjdelemiş oluyorsunuz?" dedi. "Sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!" dediler. "Haktan sapmış olanlardan başka kim rabbimin rahmetinden ümit keser!" dedi.”(Hicr 54-56)
İstiğfar ve dua derken tedavi çabasının da fiili dua olduğunu bilmeli.
Bununla beraber çocuğun, hesabı zor bir emanet yani bir imtihan olduğunu da unutmamalı. “Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer fitnedir. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.” (Enfal 28)
Nice anne baba vardır ki, çocukları yüzünden dünya onlara dar gelmiş, çekmedikleri sıkıntı kalmamıştır. Çocuğun olmayışı hoşa giden bir durum değildir, yalnız; “hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlı olur da, sevdiğiniz, arzuladığınız bir şey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (Bakara 216)
Resulullah(sav)'in, Hz. Hatice ve Mariye dışında ezvac-ı tahirat olan annelerimizin hiçbirinden çocuğunun olmadığını da şöyle kenara not edelim.
Açık bir sınavdan geçerken, Allah-ü Teala'nın size ihsan ettiği sabırla başkasının erişemediği yüce bir makamda bulunduğunuz için, sizden, eşinizin ailesine yönelen hislerinizde tutarlı olmanız, onların yaptığı gibi aşırılığa ve yanlışlığa düşmemeniz beklenir.
Çocuğunuzun olmayışını, çevrenize ve insanlığa faydalı hizmetler için bir fırsat olarak görmeniz size çok şey katacaktır. Öğrenip öğreterek ders vermeniz, hayır işlerine koşmanız, iş ve eser üretmeniz en iyisidir.
Dua bekleriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.