Çoklu organ yetmezliğin de erken tanı çok önem taşıyor
Erken tanı, diğer hastalıklar gibi organ yetmezliğinde de önemli olduğunu belirten uzmanlar, yoğun bakım ünitelerinde hayatını kaybeden insanların yüzde 10’undan fazlasının çoklu organ yetmezliğinden kaynaklandığını belirtiyor.
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Muharrem Arslandağ konu hakkında şu bilgileri verdi:
"Çoklu organ yetmezliği (ÇOY) oldukça ciddi bir klinik sendromdur, kan dolaşımına mikrop girmesi ile başlayan ve sonunda hayati organların iflası ile sonuçlanabilen ölümcül bir tablonun tanımıdır. Özellikle yoğun bakım ünitelerinde hayatını kaybeden insanların yüzde 10’undan fazlasında ölüm sebebi ÇOY’dir.
ÇOY tablosu genellikle ciddi ve yaygın enfeksiyon tablosu, yoğun kan dolaşımı yetersizliği, ciddi pankreas iltihabı, büyük kanama ve organ nakilleri komplikasyonu olarak kendini gösterir. Ağır ve yaygın travmalardan sonra da ortaya çıkabilmektedir. Tablo kendini şoka gidiş ve muhtemelen canlandırma yapılmış ağır bir hastalık evresi ile başlatır. Daha sonra metabolizmanın çok hızlandığı ve akciğer yetmezliğinin başlayacağı evreye girilir. Eğer hasta bu evreler geçene kadar tedavi edilemezse birkaç hafta içinde tablo ÇOY haline dönüşür ve maalesef hasta kaybedilir. Tablo sadece hastalığın başladığı organı değil, çok uzakta olan alakasız bir organı bile etkileyebilir ve bu organın çalışmasını bozabilir.
Hastalık sıklıkla enfeksiyon odağı sebebi ile ateşlenir. Bazı araştırmalar barsak içinde bulunan, aslında normalde zararsız olan mikroorganizmaların bu tabloya yola açabildiğini göstermiştir. Ancak bazen mikrobik odak olmadan sadece vücudun bağışıklık sisteminin aşırı ve afallamış cevabı sonucunda da hastalık alevlenmektedir. Hastalığın gelişmesi aşamasında kan dolaşımına ve dokulara yayılan ve immünomodülan denilen, vücudumuzun bağışıklık sisteminde görev alan bazı maddeler; özellikle TNF, doku ve damar düzeyinde ciddi hasarların gelişmesine neden olmaktadır.
ÇOY tanısı klinik bulgular ile konulmaktadır, kan basıncının yükselmemesi veya düşmesi, kalp hızının artması, sıklıkla ateş, idrar miktarının azalması, beyine giden kanın azalması ile bilinç bulanıklığı ve koma hali, akciğer kanlanmasının bozulması ve solunum yetmezliği sonucunda kan oksijeninin azalması gibi belirti ve bulgular ile tanı sabitlenmektedir.
İleri yaşlı, beslenme bozukluğu olan düşkün kişiler, çok sayıda kronik hastalığı olanlar, yoğun travma geçirenler, derin ve yaygın enfeksiyonu olanlar ve yüksek riskli cerrahi geçiren kişiler risk altındadır. Özellikle bağışıklık sistemi afallamış ve zatürre gibi hayati bir enfeksiyonu geçiren kişilerde en korkunç komplikasyon olarak karşımıza çıkabilir. Olayın erken fark edilmesi tedavinin mihenk basamağıdır. Aksi takdirde sadece enfeksiyonun olduğu organ değil kalp, böbrek, solunum sistemi organları ve nihayetinde beyin fonksiyonları azalacaktır. Hastalığın tedavisiz kalacağı doğal seyrinde gelişen ciddi solunum yetmezliği kişiyi solunum makinesine mahkûm edebilir, hakeza böbrek fonksiyonlarının azalması acil diyaliz ihtiyacı doğurabilir. Kana yayılan immünomodülan maddeler kalp kasına zarar vererek kalbin yetersiz çalışmasına neden olur, bu da kan dolaşımını azaltır ve zaten dengesi bozulmuş olan hayati organlar bir de kansız kalmaya başlar.
Anlaşıldığı üzere tanısı kolay konulamayan ancak hızlı tanı konulmadığında ölümcül seyreden bir tablodur. Erken tanı, diğer hastalıklar gibi hayat kurtarıcı olacaktır."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.