Cumhurbaşkanı Erdoğan toplu açılış törenine katıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Orhangazi Parkı'ndaki toplu açılış töreninde Bursa Büyükşehir Belediyesinin yatırımlarını hizmete açtı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan tesislerin de aralarında bulunduğu toplam 368 milyon TL’lik yatırımı hizmete açan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yeni Türkiye’nin kilidini Bursa açıyor” dedi.
Erdoğan Cuma namazı için Ulu Cami'ye saat 12.35'te geldi. Saat 12.25'te okunması gereken ezan Erdoğan'ın gelişi nedeniyle 10 dakikalık gecikmeyle saat 12.35'te okundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan cuma namazı sonrasında camide vatandaşlarla görüştü ve kendisine hediye edilen Kur'an-ı Kerim'i aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Orhangazi Parkı'ndaki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, geçen haftaki lodos felaketinde yaşamını yitiren 3 kişiye Allah'tan rahmet, yaralanan ve karbonmonoksit zehirlenmesi dolayısıyla hastaneye kaldırılanlara geçmiş olsun dileklerinde bulunarak başladı. Erdoğan, hasar tespit çalışmaları sonrası Başbakanlık ve AFAD tarafından vatandaşlara gerekli desteğin sağlanacağını söyledi.
İstiklal savaşı döneminde Bursa işgal edildiğinde Ankara'da Büyük Millet Meclisi kürsüsüne kara örtü serildiğini söyleyen Erdoğan, "Bursa'nın yaşadığı sıkıntı tüm ülkeyi, tüm milleti böylesine üzüntüye boğmuş, derinden etkilemişti. Ne zaman ki, Bursa düşman işgalinden kurtuldu, işte o gün meclis kürsüsündeki kara örtü de kaldırıldı. Biz milletimiz ve ülkemiz bir daha o kara günleri yaşamasın diye mücadele ediyoruz. Meclis kürsüsüne de milletin gönüllere de bir daha kara örtmek zorunda kalmayalım diye yeni Türkiye diyoruz. Bursa şahidimiz olsun ki bizim millete hizmetten başka gayemiz, hak davasından gayri davamız yoktur." dedi.
“Başkanlık sistemi istiyorsak 400 milletvekili vermemiz gerekir”
Bursa'nın Cumhurbaşkanı seçildikten sonra teşekkür ziyareti yaptığı 7'nci şehir olduğunu dile getiren Erdoğan, "Fakat çok enteresandır. Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanının bu ziyaretlerinden rahatsız olanlar da var. Bir milletvekili görevlendirmişler o da YSK'ya müracaat etmiş. ' Cumhurbaşkanı seçimlere kadar meydanlara çıkmasın. YSK da tabi böyle bir müracaatı reddetmiş. Kardeşlerim bunların durumu bu. Diyor ki, Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor. Hayır, ben cumhurbaşkanı olarak istikbale yönelik kanaatlerimi söylüyorum. Ne diyorum 7 Haziran'da bu ülkede seçim var. 7 Haziran seçimlerinde biz yeni Türkiye'yi istiyorsak 400 milletvekilini vereceğiz. Diyoruz ki, yeni anayasa istiyorsak 400 milletvekilini vermek lazım. Bunlarla böyle uğraşmaya gerek yok ve bir başkanlık sistemi istiyorsak 400 milletvekilini vermek lazım. Ki bu gerçekleşsin. Çözüm süreci istiyorsak 400 milletvekilini vermemiz lazım ki gümbür gümbür iktidarda olan bir parti bunu gerçekleştirsin. Ve Türkiye artık çok daha güçlü bir şekilde geleceğe yürümelidir." şeklinde konuştu.
G-20 toplantısının ağırlıkta olan ülkelerinin hepsinin başkanlık sistemi ile yönetildiğini söyleyen Erdoğan, “Bunlar 18 ülke. 10 tanesi başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Amerika bunlardan bir tanesi. Arjantin, Rusya, Brezilya bunların hepsi başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Eğer en ileri demokrasi diyorsanız Amerika. Kendileri söylüyor. En ileri ekonomi Amerika. Başkanlık sistemiyle buraya ulaşmış. Öyleyse biz az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeleri mi kendimize örnek alacağız, yoksa en ileri olan ülkelerimi alacağız. Bütün bunları birlikte gelenek ve göreneklerimizle beraber güçlendirdiğimiz zaman farklı bir Türkiye ortaya çıkacak." diye konuştu.
"Ülkesine ve milletine ihanet içinde olan bir çete ile kolkola yürümek sizi iktidara götürmez" diyen Erdoğan, “Ancak felakete sürükler. Pensilvanya ile işbirliği tutan, kirli ilişkilere giren ve bu kirli ilişkileri şu anda parlamentonun içinde de devam ettiren bu yanlış yapılanma, onları er geç bir yere taşıyacak. Yahu siz dünyanın her yerinde tüm imkanlarını tüm gücünü Türkiye'ye zarar vermek Türkiye'yi sıkıntıya sokmak, Türkiye'yi şikayet için kullanan bir yapıyla nasıl yoldaşlık edersiniz. Yoldaşlık edecekseniz işte Bursa burada Bursalılarla yoldaşlık edin. Milletimizle yoldaşlık edin bu mesele parti meselesi değil, bu mesele benim şahsi meselem hiç değil. Bu mesele düşmanımın düşmanı mantığıyla hareket edilebilecek bir mesele de değil. Bu mesele milletin bekası, ülkenin geleceği meselesidir. Çete kurup seçilmiş hükümete, başbakana siyasete milli iradeye karşı darbe yapma teşebbüsünde bulunanlara payandalık edenleri milletimiz affetmez. Milletin değil, çetelerin darbecilerin yanında saf tutanlar bu tercihlerinin hesabını millete verdiler. Bundan sonra da verecekler. Benim bunları ifade etmemden rahatsız olanlar. Bunun için cumhurbaşkanlığını sorgulayanlar dönüp kendilerine baksınlar." şeklinde konuştu.
“Elinde molotof varsa teröristtir”
Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Erdoğan, “Çıkıyor bir tane siyasi genel müdür diyor ki, ben o teröristlerin önünde yürürüm. Yani eli molotoflu elinde her türlü taş sapan var. Neymiş genç. Onların önünde yürürüm diyor. Bir defa elinde molotof varsa, sapan, misket varsa bütün bunlarla beraber halkın her türlü dükkanına, arabasına, aracına her şeyine saldırıyorsa bunlar teröristtir. Bunun başka izahı yoktur. Onun önünde yürüyeceğini söyleyen kişi de ondan nasibini almıştır. Bu ülkenin huzura ihtiyacı var. Bu ülkenin refaha ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı olarak şu anda bizler iç güvenlik yasasıyla alakalı bir an önce atılması gereken adımların ülkemizin aydınlık yarınları için önemli olduğuna inanıyoruz. Çünkü elinde molotofla ülkenin her yerinde terör estiren insanlara sahip çıkamayız. Bunun bedelini ağır ödedik. Bunun bedelini ağır ödeyen bir başbakan olarak cumhurbaşkanlığı makamında da buna seyirci kalamayız. Yeter ki bir an önce meclis genel kurulundan geçsin. Bizlere de gelsin.”ifadelerini kullandı.
“Başkanlık sistemini hep savundum”
Bu konuların tartışılması ve süratle hayata geçirilmesi gerektiğini de kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye çok başlılığın bedelini defalarca ödedi. Geçmişte yaşadığımız krizlerde mevcut sistemin zaaflarının çok önemi vardır. Biz diyoruz ki, madem bu gömlek bu bedene dar geliyor. Gelin daha iyisini daha güzelini daha gaydalısını getirelim. Diyorlar ki başkanlık sisteminde denetim mekanizması yok. Bunlar gerçekten dört dörtlük cahil. Şu anda Amerika'daki sistemde denetim yok mu? Bir sağlık reformunu Sayın Obama yapamadı niye? Meclis senato yol vermiyor. Biz sağlık reformunu ta ne zaman yaptık. Bizim derdimiz başka. Ha biz bunların da önünü açacak bazı adımlarla mesela biz çift kamaralı bir parlamento olsun istemiyoruz. Tek kameralı olsun. Niye? Daha seri olması lazım, engellenmesin. Önünün açık olması lazım ve parlamento her zaman o denetim görevini yine yerine getirecektir. Ben ta belediye başkanlığım döneminden bu yana ne zaman sorulduysa başkanlık sistemini hep savundum geldim. Diyorum ki, Türkiye başkanlık sistemiyle yönetiliyor olsaydı bugün bulunduğumuz yerin çok daha ilerisinde olurduk. Çünkü mevcut sistem hükümetlere çok ciddi patinaj yaptırıyor. Hele bir de cumhurbaşkanı ile hükümet arasında ciddi görüş ayrılıkları varsa, bu patinaj çok daha ciddi oluyor. Hatta geriye gidişe neden oluyor. Türkiye bunların hepsini yaşadı gördü. Bu 1960 ve 1980 darbecileri tarafından bilinçli olarak kurulmuş anayasaya derc edilmiş bir sistem. Bir yanda ülkede işlerin çok daha hızlı etkili yürümesini sağlayacak bir sistem var. Öbür yandan ülkeye sürekli patinaj yaptıran fatura ödeten bir sistem var. Gelin aklın yolunu mantığın yolunu günümüz dünyasında daha çabuk ve gerçekten kabul gören yolu seçelim diyoruz. Neymiş efendim başkanlık sistemi padişahlık getirirmiş. Bugün dünyada başkanlık sisteminin uygulandığı pek çok ülke var. Hangisi padişahlığa krallığa imparatorluğa dönüşmüş de Türkiye bu tarafa gitsin. Davulun seçilmişlerin boynunda tokmağın başkalarının elinde olduğu sürekli vesayet odaklarına kapı açan bu sistemde ısrar etmenin direnmenin ülkeye de millete de bir faydası yoktur." dedi.
Başkanlık sistemini keyif için kendisine paye çıkarmak için gündeme getirmediğini ifade eden Erdoğan şöyle devam etti: "Milletimiz bizlere her türlü payeyi zaten layık görmüş. İstanbul gibi bir kentin belediye başkanlığını vermiş, başbakanlık vermiş. Cumhurbaşkanlığı vermiş elhamdülillah daha ne olsun. Türkiye için milletimiz için geleceğimiz için başkanlık sistemi diyorum. Başkanlık sistemine geçildiğinde bu yetkileri cebimize alıp her halde öbür tarafa götüreceğimiz yok. Kefenin de cebi yok. Yaşarken bu dünyaya sığmayanlara ölünce iki metreküplük yer dahi büyük geliyor. Bu meseleyi şahsıma indirgeyenler sadece benim üzerimden tartışanlar kusura bakmasınlar, dünyaya at gözlüğüyle bakıyorlar demektir. Aslında bunlar milletten, milli iradeden korkuyor. Kendilerine güvenmiyorlar, inanmıyorlar mevcut sistemde iyi kötü bir konum elde etmişler istiyorlar ki, böyle sürüp gitsin. İyi de bu gidiş milletin faydasına değil, memleketin yararına değil. Bir kez daha söylüyorum. Ben milletime bedel ödetecek onun aleyhine olacak bir işin içinde bugüne kadar olmadım. Bizim geçmişimiz geleceğimizin teminatıdır. Önümüzdeki seçimlerin bu konuda ülkemiz için bir dönüm noktası teşkil edeceğini düşünüyorum. Seçimlerin yeni anayasanın yeni yönetim sisteminin önünü açacak şekilde sonuçlanmasını özellikle temenni ediyorum."
"Hoca mısın yoksa banka patronu musun"?
"Çözüm sürecinin kararlılıkla sürdürüp bu meseleyi ilelebet geride bırakmak mecburiyetindeyiz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Ben bunun için ailece açık söylüyorum, hayatımızı ortaya koyduk bunun zorlu bir yol olduğunu, sabır isteyen, inanç isteyen, dirayet isteyen bir yol olduğunu biliyorum. İçeride ve dışarıda Çözüm Sürecini engellemek tersine çevirmek Türkiye'yi yeniden geçmişin o karanlık acı günlerine döndürmek isteyenler elbette boş durmuyor. Tüm provokasyonlara rağmen hamdolsun bu güne kadar getirdik. Bakıyorsunuz Amerika'nın bir gazetesinde Pensilvanya'daki zat makale yazıyor. Niçin yazıyor Türkiye'deki bir katılım bankasıyla alakalı. Yahu sen hoca mısın yoksa banka patronu musun nesin. Hale bak. Sırtını nereye dayıyor. İşte o malum New York Times gazetesine peki bunun patronajı nerede onu da siz araştıracaksınız. (Gruptan Yahudi sesleri yükseldi) Acaba nasıl burada yazdırıyorlar. Kardeşlerim hesap başka bilesiniz ki içerden ve dışarıdan güçlü Türkiye istenmiyor. Ve bunun için her taraf ayağa kalkmış durumda bir yandan çözüm sürecini devam ettirirken diğer yandan kamu düzenini toplum huzuru, halkın devlete olan güvenini korumak zorundayız. Güvenlik özgürlük dengesinden taviz vermeden bu meseleyi sonuca kavuşturmak durumundayız." dedi.
Konuşma sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisinden spor salonu isteyen Hatice Kübra Göderi'yi yanına çağırdı. Çiçek verdi, elini öptü. Erdoğan, "İmam Hatipli bir Cumhurbaşkanı olarak İmam Hatip'te okuyan kızımıza başarılar diliyorum" dedi.
Program sırasında birçok kişi fenalık geçirdi. Programın sonunda 370 milyon liralık yatırım açıldı. Kurdele kesim törenine Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım da katıldı.
Kurdele kesim törenine Emine Erdoğan'ın yanında küçük bir kız da geldi. Birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına gittiler. Açılış için kendisine de makas verilen küçük kız, kurdeleyi erken kesti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan gülerek, "Neden acele ettin?" diye sordu. Daha sonra kurdele tekrar bir araya getirilip açılış yapıldı. (Zeki Aras - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.