Cumhuriyet zulmünün şahidi bir mescid gün yüzüne çıktı
Mardin'in Artuklu ilçesinde, istinat duvarının çökmesi sonucu ortaya çıkan tarihi mescid, Cumhuriyet dönemindeki CHP zihniyetinin cami ve İslam düşmanlığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Cumhuriyet döneminde CHP zihniyeti tarafından birçok cami ya kapatıldı ya yıkıldı ya da ahıra çevrildi. O camilerden bazıları günümüze kadar ulaşmış ve CHP zulmünün şahitliğini tarihi bir vesika olarak kayda almıştı.
Mardin'in Artuklu ilçesinde, istinat duvarının çökmesi sonucu ortaya çıkan tarihi Muhammed El Gazi Mescidi de CHP zulmünü bir kez daha gözler önüne serdi.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'ne alınan Mardin merkez Artuklu ilçesinde aşırı yağışlar sonrası Hükümet Meydanı’nda istinat duvarı çöktü. Duvarın çökmesiyle Osmanlı döneminde 1850 yılında inşa edildiği tahmin edilen Muhammed El Gazi Mescidi'ne ait olduğu belirtilen kalıntılar ortaya çıktı.
Ortaya çıkan görüntüler ilk başta, tarihi mescidin üzerine bilinçli bir şekilde istinat duvarının örüldüğü izlenimini verse de Mardin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri, tarihi mescidin önünün çok daha önceden duvar örme suretiyle kapatıldığını aktardı.
Yetkililer, önü duvarla kapatılan tarihi mescidin, görünürde olmadığı için söz konusu yerde böyle bir tarihi mirasın olduğunun tahmin edilemediğini ve bu nedenle 2010-2011 yılları arasında "Sokak Sağlıklaştırılması" projesi kapsamında istinat duvarının örüldüğünü kaydetti.
1900’lü yıllarda çekilen fotoğraflarda kubbesi görünen Muhammed El Gazi Mescidi'ne ait olduğu belirtilen tarihi kalıntılar ile ilgili İLKHA’ya konuşan uzmanlar, tarihe ışık tutacak kalıntıların korunması için yetkililerin harekete geçmesi gerektiğini ifade ediyor.
"Beden duvarının korunması için harekete geçilmesi gerekir"
Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Mimarlık Fakültesi Araştırma Görevlisi Emin Selçuk Taşar, 2010 yılında eski Hükümet Konağı’nın Mimarlık Fakültesine dönüşmesi sürecinde, alanda araştırma yaptıklarını söyledi.
Mimarlık Fakültesinin restorasyonunu yaptıkları esnada burada bir kubbeli yapının olduğunu fotoğraflarda gördüklerini söyleyen Taşar, "Ama yaptığımız araştırmada herhangi biz bulamadık. Fakat şunun da farkındayız. Hükümet Meydanı’nı oluşturan elemanlar bir kışla binası, bir hükümet konağı, belediye binası gibi elemanların yanında muhakkak bir caminin ya da bir mescidin olduğu düşüncesiydi. Çünkü Osmanlı döneminde askerler kışladan çıkacaklar ve namaz kılacaklar. Dolayısıyla böyle bir mescidin asli bir unsur olduğunu düşünüyoruz. Fotoğraflardan izini gördüğümüz mescidin de 22 Şubat’ta yağmurun yağmasıyla birlikte istinat duvarı çöktü ve camiye ait olduğunu düşündüğümüz, su sistemine ait olduğunu düşündüğümüz beden duvarı ortaya çıktı. Beden duvarının ortaya çıkmasıyla birlikte caminin izlerini aramak istedik. Fakat şu an en önemlisi, bu beden duvarının korunması, onun için bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor." diye konuştu.
"Muhammed El Gazi’nin de naaşının burada olduğu ifade ediliyor"
Görünen yerin kuzeyde olduğu için mihrap olmadığını, su sisteminin olduğunu aktaran Taşar, "Hali hazırda suyun da aktığı bir yerdir. Buranın su sistemi bir eyvan gibi olduğunu düşünüyoruz. Hemen doğu cephesi sağ tarafa doğru da mescidin bulunduğunu düşünüyoruz. Abdülgani Efendi de benzer bir ifadeyi söylüyor. Kendi Mardin tarihi kitabında Muhammed El Gazi mescidinin hatta içinde bizatihi Muhammed El Gazi’nin de naaşının olduğunu ifade ediyor." dedi.
"Mardin'in taşı toprağı tarihtir"
Duvarın yıkıldığı yerde incelemelerde bulunan Mardin Turizm ve Otelciler Derneği Başkanı Azad Güngör ise yıkılan istinat duvarı ile ortaya çıkan tarihi mekânın adeta Mardin’in taşı ve toprağından tarih fışkırdığının göstergesi olduğunu söyledi.
Güngör, "Mardin zaten açık hava müzesi görünümünde… İstanbul için söylenen taşı toprağı altın söylemini artık Mardin için de taşı toprağı tarih söylemini doğrulatıyor. Tarihi kentin her caddesinde, her mahallesinde, her sokağında ayrı tarih yatıyor." dedi.
"Bunun gibi gizli yüzlerce tarihi yapılar var"
Hem yaşlıların anlattığı hem de fotoğraflardan görüldüğü gibi buranın eskiden cami olduğunu belirten Güngör, "Mardin denilince tarihin başkenti olarak algılanılıyor. Bu eser de bunlardan bir tanesidir. İnşallah burada iyi bir çalışma yapılırsa daha altından neler çıkacağını bilmiyoruz. Mardin denilince akla tarih geliyor buda en büyük örneklerinden bir tanesi." diye konuştu.
"Tarihimizin bu kadar önemsiz olması gerçekten üzücüdür"
Yıkılan duvarın önünde arkadaşlarını durumu anlatan vatandaşlardan Mehmet Ali Türk de buradan geçerken çöken istinat duvarının altıdan çıkan tarihi eseri gördüğünü ve çok üzüldüğünü dile getirdi.
Türk, "Dini değerimiz ve Mardin’e has olan böyle bir yapının bu şekilde üzerine duvarın örülmesi ve yapının bu şekilde ortaya çıkması zoruma gidiyor ve beni üzüyor. Tarihimizin bu kadar önemsiz olması gerçekten üzücüdür. Buranın onarılması ve gerçek yapı neyse ortaya çıkmasını istiyoruz." dedi.
Mahalle sakinlerin yıkılan duvarın devamındaki duvarda da çatlakların oluştuğunu ve yetkililerden bir önlem alınmasını istedi.
CHP'nin cami düşmanlığı
15 Kasım 1935’te TBMM’nin çıkardığı 2845 numaralı kanunda ödenek dışında tutulan cami ve mescitlerin kapatılacağı veya başka bir şekilde istifade edileceği belirtilir.
Söz konusu bu kanundan hemen sonra yüzlerce camii ya kapatıldı ya da başka bir amaçla kullandı. Tokat’taki Kâbe Mescidi uzun bir süre tuz deposu, Diyarbakır Ulu Camii depo, Nebi Camii ise askerler için ambar olarak kullanıldı. Birçok camii ise satıldı.
İsmet İnönü döneminde başka amaçlarla kullanılan ve yıkılan camii sayısı 900’ü buluyor. Bu camilerin önemli bir kısmı depo, samanlık, ahır, CHP ocağı olarak kullanıldı. Bazı camiler de işyeri ve hana dönüştürüldü.
Mardin'in Kızıltepe ilçesinde bulunan 800 yıllık Koçhisar, Dunaysır ve Camîya Xerabe olarak adlandırılan Ulu Camii ise ahır olarak kullanıldı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.