Cumhuriyet'in vahşet politikası: DERSİM

Cumhuriyet'in vahşet politikası: DERSİM

Kemalist cumhuriyet rejimi, Tunceli'de 1937 yılında asimilasyonu kabul etmeyen halka, kimyasal silahlarla saldırdı. Tam bir vahşete dönüşen saldırılarda 14 ile 40 bin arasında Dersimli katledildi

Doğruhaber

Tunceli'de 1937 yılında Seyit Rıza önderliğindeki ayaklanmayı bastırmak için rejim tarafından düzenlenen ve 14 binden fazla insanın katledilmesiyle sonuçlanan katliamın adıdır. 25 Aralık 1935 tarihinde çıkarılan ve Dersim'e askeri vali atanmasını öngören 2884 sayılı Tunceli Vilayeti'nin İdaresi Hakkında Kanun ve 4 Ocak 1936 tarihinde Dersim'in adının Tunceli olarak değiştirilmesi ardından askeri valinin uygulamaları ayaklanmayı tetikledi. Mustafa Kemal de 1936'da, meclis açılış konuşmasında; “Dâhili işlerimizden en mühim bir safha varsa, o da Dersim merhalesidir” diyerek emrini verir.

1937 başlarında başlayan olayların ardından merkezi hükümet otoritesini kaybetmeye başladı. Yaşanan baskı dil ve kültür asimilasyonunu kabul etmeyen Dersimliler bir kez daha ayaklandı. Şeyh Hasan aşiretine mensup olan Abasan Aşireti reisi Seyit Rıza önderliğindeki ayaklanmaya diğer aşiretler de destek verdi.

Mustafa Kemal'in yukarıdaki sözleriyle işaret ettiği Dersim'e, büyük bir askeri baskın ve imha başlatılır. Dersim'in imhası için bütün imkânlarını seferber eden rejim, ayrıca kandırma, hile ve algı operasyonlarını devreye sokmuştu.

Seyyid Rıza hileyle yakalanır.

SEYYİD RIZA 11 ARKADAŞIYLA İDAM EDİLİR

General Abdullah Alpdoğan'ın düzenlediği ilk harekâtın başarısızlıkla sonuçlanması sonucu bölgeye sevk edilen 50 bin asker de dağları aşarak Dersim'e giremedi. Havadan yapılan bombardımanın ardından da 3. Kolordudan oluşan birlikler yine Dersim'e giremedi. Bunun üzerine Seyit Rıza'yla irtibata geçen yetkililer, Seyyid Rıza'yla görüşme yapmak ve anlaşmak için Erzincan'a çağrılır ve burada tuzağa düşürülerek yakalanır.

13 Eylül 1937'de anlaşmak için görüşmeye gelen Seyit Rıza tutuklanır ve harekâttan sonra yapılan yargılama sonucu 11 arkadaşıyla beraber 15 Kasım 1937'de idama mâhkum edildi. Bunlardan dördünün cezaları yaşları büyük olduğu için 30 sene ağır hapse çevrildi.

Seyyid Rıza'nın yaşı yasalara göre idam edilmesine engel olmasına rağmen, çeşitli desise ve hilelerle yaşı küçültülerek infaz gerçekleştirilir.

Seyyid Rıza, oğlu Hüseyin ve diğerleri sabaha doğru idam edilirler. Seyyid Rıza, duruşmalar sürecinde de infazın yapıldığı anda da en küçük bir yılgınlık ve pişmanlık göstermemişti. Onun bu tutumu rejim yanlılarını bile hayretler içerisinde bırakır.

SİZİN ÖNÜNÜZDE DİZ ÇÖKMEDİM, BU DA SİZE DERT OLSUN

İdamdan sonra cenazeleri darağaçlarından indirilerek Harput sokaklarında teşhir edildikten sonra yakılır. Cesedin Müslüman Kürt halkı tarafından türbe edilmesini önlemek amacıyla, cesedin küllerini bilinmeyen bir yere gömerler. Hayatıyla, kişiliğiyle ve ölümüyle kendi halkına büyük bir miras bırakan Seyyid Rıza'yı en çok üzen şey, rejimin algı operasyonları olmuştur. Kendisini üzen bu durum karşısında: “Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun.” Tarihi sözü söyleyerek rejimin asılsız propagandasına ışık tutmuştur.

Geçtiğimiz yıllarda Dersim Katliam'ından dolayı özür dileyen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi belgelere dayanarak, “havadan, karadan, toplarla, hatta gaz bombalarıyla” kadınlar ve çocuklar dâhil 14 binden fazla kişinin öldürüldüğünü, 12 bin dolayında kişinin yurtlarından sürüldüğünü, 2 bin kişinin daha sürülmesi kararı alındığını açıklamıştı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.