Abdullah KAVAN
Darbe ve medya
Türkiye’de yeniden darbe söylemleri gündemdedir. Bunun temel taşlarını döşeme gayreti içerisinde olanlar medya üzerinden bunu servis etmekteler. Halkın tedirgin olması ve istikrarın sarsılmasına yol açan bu tür söylemler birilerinin hayal dünyasını süslüyor. Ancak Türkiye olarak darbe yıkımlarını biliyor ve halk olarak bunun şuurunda olduğumuzu düşünüyorum. Bunun en somut örneği, 15 Temmuz darbe girişimine karşı yapılan reaksiyondu. Yakın tarihimize baktığımızda gaflet ve ihanet içerisinde darbenin yanında olanların bile, sonradan bunun zararlarını iliklerine kadar yaşadıklarını görüyoruz.
1960 ve 1971 darbesini bizler görmedik. Dedelerimiz veya babalarımız bunun ne denli bir sonuç doğurduğunu iyi biliyorlar. Türkiye’nin yaşadıklarının yanında içine sürüklendiği bataklık yalnızca merkezde yaşayanlar değil, ücra köşelardekiler bile bunu hissedebiliyordu… Bugünlerde darbe söylemi tekrar servis ediliyor. Bu gündemle kim nereye mesaj vermek istiyor? Ya da birilerini hizaya mı getirmeye çalışıyorlar?
15 Temmuz’un somut faili ve darbe girişiminde perde arkasından göz ardı edilemeyecek roller oynayan ABD’deki sözde “düşünce” kuruluşu Rand Şirketi Türkiye hakkında bir rapor yayınladı. Rand Şirketi’nin Türkiye Raporu’nda açık açık darbe çığırtkanlığı yapılıyor. Raporda, Türkiye’nin parlamenter rejimi terk dip kısmen de olsa başkanlık sistemine geçmesiyle birlikte yaşanan yapısal değişikliklerin yol açtığı sonuçlar eleştiriliyor ve “demokratik! muhalefet” çağrıları dikkat çekiyor.
Türkiye’de ne olup bittiği, nelerin nasıl gittiği, sicili bozuk, operasyonların hazırlandığı, servis edildiği bir şirketin sipariş üzere bu haberleri yaptığı kesin. Bu tür şirketler; dünyayı babalarının çiftliği gibi yöneten, cehenneme çeviren Yahudi gücünün şımarık çocuklarıdır. Bu kuruluşlara ve yayınladıkları raporlara itibar edenler, ses çıkarmayanlar, bunların dünya ölçeğinde rol üstlendikleri fitneye çanak tutmaktalar.
Bu tür kuruluşlar, sözde “demokratik muhalefet”in gücüne dikkat çekerek ülkenin güvenliğini, sosyal barışı tehdit eden darbe çığırtkanlığı yapanlara çanak tutanlar var. Bunların gerçek yüzünü sunmak ve onları mahkûm etmek yerine onların sözcüsü ve gözcüsü gibi hareket edenler var. Dikkat edildiyse diğer darbelerde de ülkede darbe yapılmasına yol açan kişilerin ve bir ayağını oluşturan içerdeki sözde aydın kişilerin destekleri dikkat çekiyor. Satılık kalemleri kullanarak bu darbelerin arkasında oldukları hep görülmüştür. Türkiye’deki tüm darbelerin pazarlamacılığını medya yaptı. Gazeteler çarşaf çarşaf sahte, yalan, “irtica geliyor” haberleri ürettiler. Darbeleri hazırlayan, provokasyon yapan gazetelerin manşetleri arşivdeki yerlerinde duruyor.
Sonuç olarak; bugünde bu darbe hayranları aynı yöntemle medyanın gücünü kullanarak adım atıyor. Türkiye’de laik-dindar gerilimi oluşturarak darbelere zemin hazırlayacak türden algı oluşturma peşindeler. Sosyal barışı tehdit edecek, dinamitleyecek girişimler mevcut. Sosyal medyada üretilen yalan haberlerle ülkeyi istikrar ve kaosa sürükleme hedefindeler. Sosyal medyanın gücünü arkasına alarak, şayet böyle bir girişim olursa, bu sefer 15 Temmuz’un sonuçlarını hesaplayarak bir kalkışmada bulunacaklar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.