“Darbeler halkın dini değerlerle bağlarını koparmıştır”
Siverek Fırat-Der Başkanı Mahmut Hanpolat 12 Eylül darbesinin yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada darbelerin Müslümanlar açısından dini değerlere olan etkilerine dikkat çekti.
12 Eylül 1980 darbesinin 35. yıldönümü nedeniyle İlke Haber Ajansına değerlendirmelerde bulunan Siverek Fırat-Der Başkanı Eğitimci Mahmut Hanpolat, darbelerin Müslüman halkların tarihi kökleriyle, dini değerleriyle bağı kopardığına dikkat çekti.
12 Eylül darbecilerini ve Türkiye tarihine damga vuran modern, postmodern darbecileri lanetle andıklarını belirten Hanpolat, “Evet, bu ülkede çok darbe yapıldı. Çünkü kurucu irade ve güç halka rağmen, halka karşı bir sistem oluşturdu. Halka rağmen kurulan sistemler, halka karşı sürekli tetiktedirler. Bu tarz yönetimlerde geniş halk kitleleri her zaman devlet-i aliye karşısında tehdittir. Bu yüzden devlet mekanizması, anayasa, yasalar ve temel devlet kurumları halka karşı devleti koruma refleksiyle hareket ederler. Kurucular toplumsal mühendislik çalışmaları içine girerler. Çünkü halkı kendi istedikleri yaşam değerlerine alıştırma çabası içindedirler. Okullardaki tüm müfredat bu kaygıyla hazırlanır.” dedi.
Sisteme karşı halkın her ayaklanması şiddetle bastırıldı
Türkiye Cumhuriyetin iki temel üzerine kurulduğuna vurgu yapan Hanpolat, “Kurucu irade, devlet mekanizmasını 200 yıllık batılılaşma serüveninin bir sonucu olarak iki temel ilke üzerine oturttur. Ulus devlet ve laik devlet. Bu iki temel ilkeden dolayı devlet hilafete bağlı Türk halkına sırtını döner. Kürtler ise hem Müslümanlıklarından hem de Kürt olmalarından dolayı kimlikleri ve dilleri inkâr edilmek suretiyle iki kere zulme maruz kalır. Devletin yeni sistemi hem Kürtlerde hem de Türklerde büyük infial yaratır ve her iki halk onlarca kez ayaklanır. Her ayaklanma şiddetli bir şekilde bastırılır.”
Her on yılda bir darbe olmuştur
Halkın düzenlenen seçimlerde darbecilere mesaj verdiğinin altını çizen Hanpolat, “Yer yüzünün en gelişkin demokrasisi olarak (!?) “açık oy, gizli tasnif”lerle kurucu iradenin taşıyıcısı CHP tekrar iktidar olur 21 Temmuz 1946’da yapılan ilk çok partili seçimde. 14 Mayıs 1950’de “gizli oy, açık tasnif” yöntemiyle yapılan seçimlerde DP yüzde 52,7 oy alarak iktidar olur. Bu sonuçlar halkın kurucu iradeye olan tepkisidir. Ama başbakan Adnan Menderes “zinde güçler”,”rejim bekçileri” tarafından 10 yıllık iktidardan sonra 27 Mayıs darbesiyle iktidardan düşürülür, tutuklanır, yargılanır ve idam edilir. Bu ilk darbedir ve devlet, demokrasi denen tiyatroyu ancak belli şartlarda kabul edeceğini, bunun dışına çıkıldığında gerekli müdahaleyi yapacağını açıkça belli eder. Bundan sonra ortalama 10 yıla bir darbe düşer cumhuriyet tarihinde. Bazen de muhtıralarla hükümetler devrilir. 28 Şubat 1997’de postmodern darbe tekniğine geçilir ama yapılan yine darbedir.” ifadelerini kullandı.
Darbelerle toplumsal mühendislik projeleri başarıya ulaştı
Hanpolat sözlerini şöyle sürdürdü: “28 Şubat postmodern darbesinden 10 yıl sonra 27 Nisan 2007 tarihinde yine bir muhtırayla karşı karşıya kalır hükümet ve dik bir duruş sergiler. Sonrası zaten çok yakın tarihimiz ve malumdur. Şunu kabul etmek gerekir. Bundan 90 yıl önce kurucu iradenin dayattığı yönetim biçimi ve bu yönetim biçiminin ön gördüğü toplumsal mühendislik projeleri belli başlı başarılar yakalamıştır. Müslüman halkların tarihi kökleriyle, dini değerleriyle bağı koparılmıştır. Bugün Türkiye artık batılı seküler yaşam tarzının her biçimini Türk dizileri ve türlü TV programları, yabancı çizgi filmler vs. aracılığıyla dayatarak önce kendi halkını sonra Ortadoğu halklarını zehirlemektedir. Bu topyekûn kültürel, sosyal saldırı karşısında Türkler İslam’ın inşa edici iklimine dönmek suretiyle; Kürtler ise hem İslam’ın inşa edici iklimine dönerek hem de bu iklimin bir gereği olarak dillerini ve kimliklerini talep etmek suretiyle 90 yıldır yapılan Batı menşeli saldırıya karşı koyabilirler. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.