'Dayatmacı Tevhid-i Tedrisat Kanunu kaldırılsın'

'Dayatmacı Tevhid-i Tedrisat Kanunu kaldırılsın'

Mazlum-Der Gaziantep Şubesi, diğer illerle eşzamanlı olarak düzenlediği basın açıklamasında tektipçi ve merkeziyetçi bir sistem olduğunu belirttiği Tevhid-i Tedrisat Kanunun kaldırılmasını istedi.

GAZİANTEP-Mazlum-Der Gaziantep Şubesi, Kalem-Der ve Özgür Eğitim-Sen'in desteğiyle düzenlediği basın açıklamasında, farklı kimliklerin, inançların, kültürlerin ve değer sistemlerinin var olduğu bu coğrafyada tektipçi ve merkeziyetçi bir sistem olan Tevhid-i Tedrisat Kanunun kaldırılması gerektiğini dile getirdi.

Mazlum-Der Genel Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahim Çelik Şube Başkanı Sabri Sayan, Özgür Eğitim Sen Şube Başkanı Cesur Yılmaz ve destek veren diğer STK temsilcilerinin katıldığı açıklamayı Mazlum-der Şube Başkanı Av. Sabri Sayan okudu.

Eğitim sisteminin sorunları yıllardır tartışıla geldiğini belirten Sayan, "Fakat bu tartışmalar sistemin ürettiği sorunlara odaklanmaktadır. Eğitim sisteminin bizatihi kendisinin yapısı ve resmi ideolojisiyle sorun olduğu gerçeği ise genellikle göz ardı edilmektedir." İfadelerine yer vererek en büyük sorunun Tevhid-i Tedrisat kanunu olduğunu vurguladı.
Sayan, 91 yıl önce Tevhid-i Tedrisat Kanunun; Halifeliğin kaldırılması, Osmanlı Hanedanı'nın yurtdışına çıkartılması ve Şer'iye ve Evkaf Vekâletinin kaldırılması gibi siyasal amaçları açısından birbiriyle irtibatlı kanunlarla birlikte çıkarıldığını hatırlatarak, "Haliyle kanunun asıl amacı, yeni bir egemenliğin ve toplumsallığın inşasında, tüm okulların devletin siyasal amaçlarına hizmet edecek şekilde tek merkezden kontrolüne yasal dayanak hazırlamaktır." İfadelerini kullandı.

Sayan, "Kanunun en önemli sonucu; yüzyıllar boyu din eğitimi veren medreselerin kapatılması olmuştur. Medreseler, topluma seküler bir kimliğin dayatılabilmesi ve dini, sosyal ve kültürel dokunun çözülerek yeni bir ulus kimliğin kazandırılabilmesi için engel görülmüştür. Dinin ve dini eğitimin devlet tekeline alındığı bu dönemde, azınlık okulları da ciddi baskılara maruz kalmıştır."dedi.

Eğitim kurumlarının tamamen devletin kontrolüne girmesinden sonra, okulların devletin ideolojik aygıtlarına dönüştüğünü ifade eden Sayan; "Maalesef tüm eğitim sistemi tek tipçi, ırkçı, militarist ve dayatmacı bir karaktere bürünmüştür. Aradan geçen onlarca yılda, eğitimde birçok şey değişmiş fakat eğitim sisteminin bu özü her defasında muhafaza edilmiştir. Böyle bir eğitim anlayışı, farklı kimliklerin, inançların, kültürlerin ve değer sistemlerinin var olduğu coğrafyamızın toplumsal gerçekliğiyle kesinlikle örtüşmemektedir. Toplumdaki farklılıklara rağmen eğitimde hâlâ tek tipçi ve merkeziyetçi bir sistemin hüküm sürmesinin en önemli nedeni ise Tevhid-i Tedrisat Kanunu'dur."ifadelerine yer verdi.

Sayan, "Eğitimin zorunlu tutulması da, zorunlu eğitimin ailelerin talep ve tercihlerine rağmen yapılması da temel hak ihlalleridir. Halen yürürlükte olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ise bu ihlalleri adeta yasal bir dayatmaya dönüştürmektedir. Oysaki gündem konusu dahi olması istenmeyen bu kanun, devletin ve yöneticilerin, topluma dilediği gibi gömlek biçme niyetlerini gerçekleştirmelerini kolaylaştırmaktadır." dedi.
Eğitimin düşünsel altyapısından, felsefesine, ideolojisine, öğretim programlarından yöntem ve tekniklerine, fiziki mekân tasarımına kadar her ayrıntıda, yalnızca ve yalnızca devleti tartışmasız söz sahibi yapan Tevhid-i Tedrisat Kanunun, eğitim sisteminde toplumsal taleplerin karşılık bulmasını engellediğini belirten Sayan, "Böylece toplum, vergileriyle işleyen bu eğitim-öğretim sürecine hiçbir şekilde müdâhil olamamaktadır. Bir yandan eğitim zorunlu tutulurken, diğer yandan küçük yaşlardan itibaren yasal dayatmalarla çocuklarına el koyulan velilere, ne söz ne de tercih hakkı tanınmaktadır."ifadelerini kullandı.

Zorunlu eğitimin süresi, okula başlangıç yaşı, ilkokul tercihi, ders seçimi, haftalık ders saati, öğretim programları, ders kitapları, sosyal ve kültürel etkinlikler, resmi törenler ve ritüeller gibi çocukların gelişim aşamasında kimliğine, düşüncesine, inancına ve ahlakına doğrudan etkisi bulunan konularda, öğrencilere ve velilere herhangi bir tercih hakkı sunulmamasını doğru olmadığını belirten Sayan, "Şurası iyi anlaşılmalıdır ki, çocuklar devletin değildir! Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevleri; kendi siyasal hedefleri, ideolojik amaçları doğrultusunda değil, çocukların velayet hakkını taşıyan ana ve babanın kendi dini ve felsefi inançlarına, diline ve kültürüne göre yerine getirmek zorundadır. Üstelik bu uluslararası anlaşmalarla tanınmış bir haktır." dedi.

Bugün başlatılan kampanyayla Tevhid-i Tedrisat Kanunun kaldırılması için mücadele edeceklerini belirten Sayan, "Talebimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 3 Mart 1924 tarih ve 430 Kanun Numarası ile kabul edilmiş olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kaldırılmasıdır." dedi. (Şefik Mert-İLKHA)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.