Dengbej kültürünü kasetlerde yaşatıyor
Muş'ta, 1975 yılından beri Kürt kültürünün önemli sembollerinden biri olan dengbejliği kendi çabalarıyla biriktirdiği kasetlerde yaşatmaya çalışan Metin Demir, teknolojiye yenik düşen kasetlerin artık nostalji olduğunu söyledi.
Muş’ta, 1975 yılında açtığı küçük dükkânında kendi çabalarıyla biriktirdiği kasetlerle, Kürt kültürünün önemli sembollerinden biri olan dengbejlik geleneğini yaşatmaya çalışan Metin Demir (58), teknolojiye yenik düşen kasetlerin artık nostalji olduğunu söyledi.
16 yaşındayken Dengbejlerle dolaşıp kasetçilik yapmaya başladığını belirten Demir, babasının kendisine aldığı teyp ile bu işe merak saldığını söyledi.
Demir, "Babam bana bir teyp almıştı. Dengbej Hüseyno ve Xalê Hasan vardı. Onların eserlerini 4-5 sene zevk için dinledim ondan sonra bu işe merak sardım. Sonra bu işe başlayıp 1975 yılında Muş’ta dükkân açtım. Şu anda o kasetler nostalji olarak benim raflarımda duruyor. Şuan 2-3 bin kaset var elimde. Hepsini de para verip almışım ama şu anda nostalji olarak duruyor. Bu iş benim için bir hobi olmuş. Kasetçilik bitmiş, satamıyoruz. Yaptığımız kasetleri bilgisayara aktardık onlar da böylece elimizden alındı. Yaptığım kasetler İstanbul, İzmir, Kuzey Irak ve İran gibi yerlere kadar gitti. Her kaseti adamın flaşına atıyorum 2-3 parçayı götürüp bilgisayarına indiriyor." dedi.
"Kürtler arasında televizyon, radyo kültürü olmadığı için Dengbejliğin Kürtler arasında büyük bir yeri vardır"
Televizyon izleme kültürünün Kürt toplumunda pek yer edinmemesinden dolayı Dengbejliğin, doğu illerinde rağbet gördüğüne işaret eden Demir, Dengbejler eskiden köy köy gezerlerdi. Dewreşler olurdu eskiden, köylerde def çalar beyit söylerlerdi. Köy köy gezerlerdi ve o köyün ağasının evinde, şeyhin evinde yâda köyün ileri gelenin evinde oturur eğer teyp varsa köy cemaatinin hepsi o konakta toplanır yer-içer ve dengbeji dinlerlerdi. İnsanlar büyük bir zevkle dinlerlerdi ve kimseden ses çıkmazdı. Kürtler arasında televizyon, radyo kültürü olmadığı için dengbejliğin Kürtler arasında büyük bir yeri vardır. Ağaların, beylerin, şeyhlerin dengbejleri vardı. Geceleyin konaklarda şu anki televizyonların yerini tutan programları vardı. İnsanlar konakta toplanır ve dengbejler onlara parçalar söylerdi, geceler böyle geçerdi. Tabi o zaman basın yayın olmadığı için sadece cemaatlerde söylenen ağıtlardı. Dengbejlik sanatında kahramanlara yakılan ağıtlar var, aşk türküleri var, tarihi anlatan türküler var." ifadelerini kullandı.
1975 yılında 16 yaşındayken Muş merkezde sadece dengbejlik üzerine bir iş yeri açtığını ifade eden Demir, o zamanlarda kasetlerin yeni yeni piyasaya girdiğini ve Doğu ve Güneydoğu da ilk Dengbejlik kasetlerini kendisinin yaptığını söyledi.
Dengbejlerin tarihte yaşanmış olayları da günümüze taşıdığını hatırlatan Demir, "Mem-u Zin mesela. Şeyh Ahmedê Xanê yazmış. Ahmedê Xanê bin 500’lü yıllarda yaşamış. Peki, bunlar bize nasıl ulaşmış, ağıtlarla ulaşmıştır. Böyle destansı çok ağıt var. Ker-u Kuluk, kahraman 2 kardeşin destanıdır. Rivayetlere göre bin yıl önce yaşamış 2 kahramanın destanını bize ulaştırmıştır." dedi.
"Bölgenin küçük-büyük her dengbejin kasetini yaptım"
Gelişen teknolojinin kasetçiliği bitirdiğini belirten Demir, "Teknoloji bizi bitirdi. Bende 450 tane dengbejin kaseti var. Bizim bölgenin küçük-büyük her dengbejin kasetini yaptım. Benim şahsıma ait 450 tane yapıtım var. O zaman stüdyo ortamları yoktu. Küçük teyplerle cemaatlerde oturur onlar söylerdi biz de eğlenirdik hem de seslerini kaydederdik. Benim için çok kıymetliydi." şeklinde konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.