M. Medet SOLMAZ
Depremle Öne Çıkanlar
Bismihi Teâlâ
Enlemesine boylamasına deprem kuşağında olduğumuz malum. Fay hatlarının kuzey, doğu, batı yönünde sarmaladığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Yani jeolojik açıdan deprem kuşağında yaşıyoruz. Bu sefer Yukarı Fırat Bölümünün iki nadide şehri Elaziz ve Malatya çevresi büyük sarsılışla salandı ve büyük sarsıntının etkisiyle artçılar halen sürüyor.
Hakikaten son deprem, ölçeği bakımından çok şiddetli fakat sonuçları düşünüldüğünde atlatılmış büyük bir felaketin eşiğinden dönüldüğünü söylemek abartı olmasa gerek. Memleketin nerdeyse yarısından fazlası hissetti. Ta Ürdün’den hissedilmesi başlı başına ciddiyetini gösterir. İnancım şu ki; sonucuna şükredilmesi gereken bir hadise şeklinde tefekkür edilmelidir... Ebetteki felaketlerin asıl mesajı uyarıdır, her yönden manevi olsun maddi olsun!..
Sahabeler sorar kutlu elçiye, “Kader yazılıp, mürekkep kurudu mu?” diye. Allah resulü, “Amelinize göre…” diye cevaplar. Demek ki tedbir almadan tevekkül etmeden kuru körüne kadercilik anlayışına sığınmak doğru değildir. Bugün sağlığı ciddi anlamda tehdit farklı versiyonlardaki virüsler gün geçtikçe farklı adlarla insanları hayattan koparmaya yetiyor. Zira kimi sınırlar aşılmaya zorlandı mı “corona” da çıkar “H1N1(domuz gribi)”, “H5N1” virüsleri de…
Elazığ depreminde Türkiye halklarının dayanışma, insanlık namına büyük numunelerine bir kez daha şahit olundu. Kürd-Arap-Türk kardeşliği bir kez daha medarı iftiharımız oldu. Sahabeyi kiramı hatırlatan, örtüsünü her şeyden evla gören Hatun Teyze’nin şahsında umutlarımıza umut oldu. Meşhurdur, Asrı Saadette savaş sonrasında kadın sahabe peçesiyle oğlunu tanımakta zorlayınca çevresindekiler: ‘’peçeni çıkartırsan daha iyi görürsün’’ demesine karşın mübarek kadın, “Ben oğlumu kaybettim, iffetimi değil” der. Enkaz altında çıkartıldığında yeleğiyle başına örten Elazığlı teyzemizin yukarıdaki örnekle arasında sizce fark var mı?..
Arama Kurtarma Ekibi personeli Emine Kuştepe’nin, enkaz altında Azize hanımı yönlendirmesi takdire şayan bir performans olarak kayıtlara geçecektir. Dil bilmenin ne kadar hayati bir şey olduğunu göstermesi açısından dikkat çekici bir nüans…
Elazığ depreminin ardından şükür ki, ne kadar edilse az, sarsıntı sırasında sadece üç dört binanın yıkılması bana göre ilahi bir yardım! Fakat 80 civarında ivedilikle yıkma kararı alınan apartman var. Bir iki tanesini yakından görme imkanım oldu, inanın bir damar üzerinde kalmış, maazallah ufaktan ana sarsıntı devam etseydi belki yüzlercesi yıkılırdı..!
2012 yılında 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun ile “Kentsel Dönüşüm” gündeme geldi bir iki sevindirici uygulama olsa da siyasi rantların, siyasi krizlerin kurbanı oldu. Bu afet bir kez daha gösterdi ki eski yapılar ciddi anlamda tehlike oluşturuyor. Sadece musibet anlarında mı söz konusu olacak?!
“Gerçek şu ki Allah insanlara zerrece kötülük etmez, fakat insanlar kendilerine kötülük ediyorlar.” (Yunus suresi,44.ayet)
Birlik beraberlik olmazsa olmazlarımızsa Ergani Belediyesinin göndermiş olduğu yardım konvoyu neden geri gönderilsin? İktidar çevresi yapınca siyasi değil de başkası yapınca siyasi olarak görmek ne kadar tatmin edici?
…
Netice olarak;
BİR: Afet ve musibetlerde gösterilen iyilik, infak ve yardımseverlik gibi değerler hayatın her anında gösterilmelidir.
İKİ: Yapılan iyilikler riya, gösteriş gibi gereksiz şeylerle boşa çıkartılmamalıdır.
Deprem de vefat edenlere Allah’tan Rahmet, yaralılara şifalar, depremde zarar görenlere kolaylıklar diliyorum. Rabbim bizleri görünen görünmeyen her türlü afetten selamete çıkarsın.
Kalın sağlıcakla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.