Devlet, Dindar Kürtlerin Kanını PKK'ya Helal (mi) Kıldı?

Devlet, Dindar Kürtlerin Kanını PKK'ya Helal (mi) Kıldı?

Gelişmelere bakacak olursak başlıkta, parantez içerisindeki soru ekinin gereksiz olduğu ortaya çıkıyor. Ya da cevabı tek kelimeyle, Evet, olacak türden bir soru olarak da algılamak mümkün.

Gelişmelere bakacak olursak başlıkta, parantez içerisindeki soru ekinin gereksiz olduğu ortaya çıkıyor. Ya da cevabı tek kelimeyle, Evet, olacak türden bir soru olarak da algılamak mümkün.

PKK Bingöl'de polis vurunca ya da Yüksekova'da askere sıkınca hemen harekete geçen Devlet, kısa bir süre sonra, ya faillerin yakalandığını açıklıyor ya da etkisiz hale getirildiklerini.

Bitlis'te katledilen kişi de korucu olduğundan onun katilleri de birkaç gün gecikmeli de olsa yakalanacaktır.

Ama söz konusu sivil vatandaşlar, dindar insanlar olunca Devlet adeta 'Dut yemiş bülbüle' dönüyor.

Normalinde vatandaş için var olması gereken Devlet, adeta sırf kendisi için yaşayan bencil bir mikroorganizmaya dönüşmüş durumda.

Bu durum, kesinlikle normal değildir. Ya Devlet'in asker- polis katili diye yakaladıkları alakasız insanlardır. Devlet günü kurtarmak için o insanları yakalamış veya öldürmüştür ya da dindar insanların katilleri, devlet tarafından korunuyordur. Bunun başka bir açıklaması ya da inandırıcı bir gerekçesi asla olamaz.

Bingöl'deki saldırganları, hemen bulup infaz eden polisler, Diyarbakır'da görev yapıp da Yasin Börü ve arkadaşlarını vahşice katledenleri yakalamayan polislerden daha mı maharetli?

PKK'nın en güçlü olduğu yerlerden biri olan Yüksekova'daki saldırganları hemen tespit edip birini yakalayan diğer ikisinin ise peşinde olan maharetli(!) polislerden, Karlıova'da yok mu? Neden hala şahitler olmasına ve yapanların Karlıovalı PKK'lılar olduğu ifade edilmesine rağmen Fethi Yalçın ve Cengiz Tiryaki'nin katilleri yakalanmadı?

Yakalanmadılar çünkü, Devlet Babaları onları yakalamak istemedi. Bu bir tür fetva olsa gerek. Yani, PKK'ya deniliyor ki; Bak arkadaş biz senin ruhunda katletme, vahşice, haince öldürme ahlakının olduğunun farkındayız. Bu vahşi duygularını tatmin etmek istiyorsan işte, dindar Kürtler, Mustazaflar, Hüda Parlılar orda. Git onları katlet. Al sana fetva, Dindar Kürtlerin kanı PKK'ya helaldir.  Polis var, Asker var diye de sakın endişelenme biz onlara Çözüm Süreci ölüm sürecine, dindar nesle karşı soykırıma dönüşse bile sakın ha PKK'lılara ilişmeyin, diye emir vermişiz. Buyurun size kolay gelsin.

PKK'ya bu fetvayı veren Devlet aklı, kerataların kulaklarını çekmeyi de ihmal etmiyor, sakın ha, asker ve polis amcalarınıza karışmayın, o zaman külahları değişiriz, diyerek mazlum halkı vahşilerin önüne atıyor. 

Bu iddialar belki bazıları tarafından iktidardaki, dindarlara yapılmış haksızlık olarak değerlendirilecektir. Ama her şey apaçık ortada.  Heykele, Bayrağa,  Askere, Polise yani Devlet'e ve Devlet'in kurumlarına saldıranlar hakkında anında işlem yapılırken aynı grubun sivil halka, inançlı insanlara yaptığı saldırılar yanlarına kâr kalıyor.

Vahşice işlenen 6-7 Ekim Katliamı'nın üzerinden üç hafta geçti;

Yasin Börü

Turan Yavaş

Cumali Güneş

Hasan Gökgöz

Hüseyin Dakak

Riyad Güneş

Ve başta Kızıltepe'de katledilen iki Misafir olmak üzere anılan insanların katilleri yakalandı mı? Katliam emri veren siyasiler hakkında her hangi bir işlem yapıldı mı?

Evet, tekrar soruyorum Asker ve Polis katillerini yakalayan Devlet, Kur'an talebelerini vahşice katledenleri neden acaba YA-KA-LA-MA-DI?

Sayın Cumhurbaşkanı, meydanlara çıkıp 'Dindar Nesil Yetiştireceğiz' demişti. Neden acaba? PKK'nın vahşi duygularını tatmin etmek için onların önüne atmak için mi lazım dindar nesil?

Siz daha yetiştireceğiz derken, analar yetiştirmiş ve insanlığın hizmetine çoktan sunmuştu dindar gençleri. Ama gelin görün ki; asker ve polisi korumak adına sabah akşam aynı masayı paylaştığınız meslektaşlarınızın emriyle, bu dindar nesil soykırıma maruz bırakıldı ve siz, sizi temsil edenler aracılığıyla olayları sadece seyrettiniz.

Amed harap olduktan sonra da adeta, adet yerini bulsun, dercesine iki kelamla Yasin Börü, dediniz. Bitti. Devlet'in dindar nesle duyduğu ilgi bu kadarmış.

Ah be Yasinim, ne vardı Kurban eti poşetiyle dolaşacak. Alsaydın ya gülüm sen de eline içi benzin dolu bir şişe. Atsaydın ya gariban bir esnafın dükkânına. O zaman adın fırtına gençlik olurdu. Sevgili Devlet büyüklerinde, gençtir yapar, der ve geçiştirirlerdi. Biliyon mu Yasinim, Aman sesini çıkarma çünkü Çözüm Süreci(!) var. Bak sen ölünce hem Kobani özgürleşti, hem de sana saldıranlar vahşi duygularını polise yöneltmedikleri için Çözüm Süreci kurtuldu. Ah be Yasinim Ah be Yasinim, ne vardı dindar olacak(!)

Doğrusu, Yasin ve arkadaşlarını katledenler, halen ellerini kollarını sallayarak Çözüm süreci(!)'nin nimetlerinden istifade ediyorlar.

Gelelim Karlıova'ya. Bingöl Karlıova. Önce Cengiz Tiryaki ardından da Fethi Yalçın katledildi. İkisinin de ortak noktası,dindar ve Hüda Par seçmeni olmaları.

Cengiz Tiryaki, 30 Mart seçiminden sonra defalarca tehdit ediliyor. Devlet bunu biliyor mu? Evet biliyor. Kimlerin tehdit ettiği belli mi? Evet belli. Cengiz Tiryaki Katledildi mi? Evet katledildi. Peki, bu güne kadar herhangi bir soruşturma açıldı mı? Hayır açılmadı. O zaman, Devlet Cengiz Tiryaki'nin katillerini koruyor mu? Evet koruyor… Başka sorum yok Sayın Başbakan.

Fethi Yalçın! 4 Çocuk babası, işinde gücünde, dindar ve gariban bir insan. Tam da Devlet'in, vahşi duygularını tatmin için PKK'nın önüne atacağı türden kendi halinde bir insan.

Devlet, Karlıova'da PKK'nın,  HDP'ye oy vermeyenlere 3'er bin lira haraç yazdığını biliyor mu? Evet biliyor. Bu işleri kimin yaptığını biliyor mu? Hiç bilmez olur mu? Devlet'in bildiği bu çeteler, sırf HDP'ye oy vermedi diye Fethi Yalçın'ı tehdit etti mi? Evet etti. Peki, Fethi Yalçın katledildi mi? Evet, hem de kızının da belirttiği gibi kahpece katledildi. Tüm bu bilinenlere ve katiller halk tarafından tanınmasına rağmen Fethi Yalçın'ın katilleri yakalandı mı? Tabi ki de kocaman bir Hayır.

O zaman, şehitlerin yetimlerinin elleri Devlet büyüklerinin yakasına elbette yapışacaktır. Bu yetimler, babamın katilleri nerede, onları neden yakalamadınız, diye sorunca, Ankara'nın yüreği sızlayacak mı acaba?

Bu yetimler babalarının mezarları başında ağlarken, başta Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı olmak üzere Devlet Erkânı, kendi torunlarının ve çocuklarının başlarını gönül ve vicdan rahatlığıyla okşayabilecekler mi?

Katiller sokaklarda

Katiller aramıza

Ve Katiller müzakere masasında.

Devlet mi? Devleti mi sordunuz. Devlet'in önemli bir işi var. Devlet, Katilleri meşrulaştırmak,  kutsamak ve saklamakla meşgul.

Ey Dindarlar! Siz de sessiz olun ve birer birer ölün.  Aman ha mızmızlanıp da çözüm sürecini bozmayın…

Siz ölün ki, devlet yaşasın.

Aslında yanlış söyledim galiba. Hani Dindar(!) Devlet büyüklerimizin de sık sık atıfta bulundukları Şeyh Edebali var ya; o demiş ki,

"Ey Oğul! Her işin gereğini vaktinde yap. İnsanları yaşat ki, Devlet yaşasın"

Bu zatlar Şeyh Edebali'nin sözünü sürekli tekrarlayıp duruyorlar ama gereğini yapmıyorlar. Acaba yanlış mı anladılar?

Yoksa dindar Kürtleri, yaşatılması gereken insanlar kategorisinde görmüyorlar mı?  Yoksa bu özdeyiş yüksek makamlarca;

İnsanları yaşat ki, Devlet yaşasın diye yazılırken, Dindar Kürtler ölsün ve Devlet Yaşasın diye mi okunuyor.

Ben yanlış anlamadıklarını, yazıldığı gibi, söylendiği gibi anladıklarını düşünüyorum. Ama o zaman da daha büyük bir tehlike ortaya çıkıyor. Düz mantık devreye giriyor.

İnsan yaşayınca Devlet yaşadığına göre İnsanlar öldürülünce de Devlet ölür.

Vatandaşın düz mantığı böyle. Ben sıradan insanların düz mantığının yanıldığını asla görmedim. Neticeyi kelam;

PKK vuruyor, Devlet Alkışlıyor. Bu şekilde hem Kobani hem de Adı batasıca süreç kemale eriyor.

Ah be Yasinim! Ah be Yiğidim! Alsaydın ya kardeşim sen de eline iki molotof iki de ses bombası…

Ya da Hasanım olsaydın ya sen de Polis(!) Belki o zaman anında yakalanırdı sana ve arkadaşlarına kıyan eli kanlı katiller.

Biraz Arabesk olacak ama varsın olsun.

Batsın bu dünya…

Selam ve Dua ile…

(Metin Gökmen - Hürseda Haber)

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.