M. Zülküf YEL
Devrimci halk savaşı rezaleti
Savaşın ve çatışmaların yükünü omuzlayamayan kan ve savaş baronları, bu savaşa omuz vermesi için Kürt halkına çağrıda bulundu. Halkın bu hezeyan stratejisine destek vermemesi üzerine, bu savaşın ateşi, halkın evlerinin içine sıçratıldı. Caddeler, sokaklar, hatta halkın evlerinin içi savaş ve çatışma alanına dönüştürüldü. Bazı yerlerde halk, kalkan yapıldı ve göç etmeleri engellendi. Bazı yerlerde ise, halk zorla göç ettirildi ve evleri savaş mevziisi haline getirildi. Halkın arabaları barikatta kullanılarak hurda haline getirildi, malları talan edildi. Bütün bunlar ve daha fazlası, Kürdistan'a özgürlük vaat eden Kürdistan'ın Pol Potları tarafından yapıldı. Kürtler, mallarından ve canlarından edilerek, kendileri adına halk savaşı yürütüldüğü iddia edildi.
Ahmakça bir zihniyetle, cadde ve sokaklara kazılan hendeklerle, şehirlerimiz yaşanmaz hale getirildi. Meskûn mahallere taşınan çatışmalar, halkın temel hak ve özgürlüklerini esir almış bulunmaktadır.
Azgın tekke sendromuna yakalanmış ve torunları yaşındaki kızları istismar etmekten zihinleri “duran” ve halkı kendilerine “kalkan” yapan kan ve savaş baronları, izledikleri ahmakça ve zalimce siyasetle Kürtleri ateşin ortasına atmaktadır. Dört parça Kürdistan'da zalim ve despotların safında yer almayı ve emperyalistlerin gönüllü av köpekliğini yapmayı temel bir stratejiye dönüştürmüşlerdir. Bütün stratejilerini, emperyalistlerin Ortadoğu stratejilerinin bir piyonu olmak üzerine kurmuş olan bu zihniyet, Kürt evlatlarını Amerika ve Rusya'nın gönüllü piyadeleri olarak savaştırıyor. Bu ihanet savaşına ortak olmayan herkesi de ihanetle suçlamaktadırlar.
Emperyalist mekanizmada bir çark olmaya çalışan bu zihniyetin yapmış olduğu yanlışlıklarının bedelini Kürtler ödüyor. Neye hizmet ettiği belli olmayan politikalar, Kürdistan'da hayatı yaşanmaz hale getirmiştir. Okul, hastane gibi insani hizmet odaklı kurumlar, bazı yerlerde neredeyse işlevsiz hale gelmiş. Ticaret durma noktasındadır. Esnaf birer birer iflas ediyor. İnsanlarımız evlerin barklarını bırakıp yollara düşüyor. Temel hak ve özgürlükler kullanılamıyor. Her şeyden önemlisi, insanların can güvenliği yok. PKK'nin serseri çeteleri, sosyal medyaya zaman zaman düşen görüntülerde de görüldüğü gibi, sağa sola pervasızca ateş edip vatandaşın can ve mal güvenliğini hiçe saymaktadır.
Her gün bu milletin bir evladı, serseri bir bomba veya kurşun ile can vermektedir. Mayın ve bombalarla parçalanan çocuklar, serseri kurşunlarla can veren kadınlar... Yitirilen her canın sorumluluğu, savaşı meskûn mahallere taşıyan savaş ve kan baronlarına aittir. Serseri bir kurşunun, bombanın, mayının veya roketin kimi bulacağı belli değildir.
Tahir Elçi hendek siyasetini eleştirip, PKK'nin şehirlerden çekilmesi çağrısını yaparken, nerden geldiği belli olmayan bir kurşun ile can verdi. İnsanlar, evlerinde ve sokaklarda can korkusuyla yaşıyorlar.
Artık bu rezilce ve ahmakça siyaset öyle bir boyuta vardı ki, bu zihniyet sahipleri arasında bile bu siyaset artık yoğun bir şekilde ve yüksek perdeden tartışılmaktadır. Hendek siyaseti veya hendek rezaleti, artık bu halkın değer ve kazanımlarını yok eden bir kara deliğe dönüşmüştür.
Artık hangi görüşten olursa olsun, tüm aklı başında olan özgür insanların Kürtlere hizmet etmeyen bu politikalara karşı seslerini yükselmesi lazımdır. Bize ve evlatlarımıza hizmet etmeyen bu savaşın, şehirlerimizin dışına çıkarılması için ayağa kalkmalıyız. Bu millet, hangi görüş ve düşünceye mensup olursa olsun, bu anlamsız ve Kürtlere kazanım sağlamayan savaşta evlatlarını yitirmektedir. Eylemleri ile hayatı bizlere zehir ettikleri yetmiyormuş gibi eleştirilere bile tahammül edemeyen ve farklı fikirlere hayat hakkı tanımayan zorba zihniyete karşı ayağa kalkalım. Farklılıkların normal kabul edildiği ve tahammül kültürünün içselleştirildiği, farklı düşüncelerle bir arada yaşama iradesinin gelişip güçlendiği bir toplumsal yapı inşa edelim. Kimsenin tehdit unsuru olarak algılanmadığı, ötekileştirilmediği ve herkese hayat ve ifade hakkının tanındığı bir sosyal ve siyasal dokunun inşa edildiği bir yapı tesis edilmelidir. Fikirlere kurşun sıkılmadığı bir dünya inşa edelim. Bence, mazlum Kürt halkı bunu fazlasıyla hak etmiştir. Bu mazlum ve çilekeş halka daha fazla kıymayalım. Bir avuç ümidi ve bir tebessümü, karanlık hendeklerde boğmayalım. Hendek toteminin büyüsüne kapılıp daha fazla Elifleri, Fıratları ve diğer canlarımızı kurban etmeyelim. Başta çocuklarımız olmak üzere, halkımızın istikbalini hendeklere gömmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.