Abdulhalim SEÇKİN
Dindardır Esnafımız
Yöreye göre değişiklik arz etmekle beraber, çoğu yörede esnafımız dindardır.
Kimisinin ezan okunur okunmaz camiye koştuğunu, camiye yetişemeyenin bir kenara serdiği seccadesinde namaz kıldığını, kimisini de boş bulduğu vakitte Kur’an okuduğunu görürsünüz.
Yoksul ve fakire en fazla yardım edenler de onlardır aslında. Yapılan araştırmalarda bunu doğruluyor.
Kapılarından hiç yoksul ve fakir eksik olmaz. Az veya çok hepsine bir miktar yardımda bulunurlar. Para isteyen şahıs, Kur’an kursunun yapımı veya ihtiyaçları ya da cami inşaatının yapımı için gelmişse o zaman verilen miktarlar imkân dâhilinde yükselir.
Camiye ait bir malzemeyi onarmak için götürüyorsunuz. Özenle tamir edildikten sonra “ücret” diyorsunuz. “Hocam, cami için olduğundan ücret talep etmez” cevabını alıyorsunuz. Malzeme aldığınız diğer esnaflar da bundan farklı değil. Kimisi ya hiç ücret almaz, kimisi de alışının altında bir ücret alır.
Yedi sekiz milyara ancak yaptırabileceğiniz cami halısını hayırsever insanların araya girmesiyle, sadece bir esnaftan ve bedava karşılıyorsunuz.
Cama takacağınız on üç adet sineklik için fiyat araştırması yaptığınızda adedinin yirmi beş liradan üç yüz yirmi beş liraya mal olduğunu görüyorsunuz. Karşınızdaki pimapenciye “cami içindir” dediğinizde hiç tereddütsüz “adedi on beş liraya olur” cevabını veriyor. Sonra kısa bir düşünme ve hesaptan sonra “o beş TL de benden olsun. Adedini on TL’ye yaparım” diyor. Yani üç yüz yirmi beş TL’lik malzeme yüz otuz TL’ye mal oluveriyor.
Dedim ya esnafımız dindardır.
Caminin tüm elektrik tesisatını iki elektrikçi, malzemesi ile beraber hepsini yapıyor ve tek kuruş bile almıyor.
Bir fedakârlık örneğini daha kalan boya parası borcunda yaşıyorsunuz. Esnafın birine caminin biraz borcu var diye çıtlatıyorsunuz. Esnaf tereddütsüz “ben karşılarım ama kimin bu borcu ödediğini söylememeniz şartı ile” diye belirtiyor ve sekiz yüz liranın tamamını ödüyor.
Örnekler bitmez. Bundan daha çok fedakârlıklar da yapar esnafımız.
Cami yapıldığında, Kur’an Kursu yapıldığında, bir afet için para lazım olduğunda, bir fakir evlendirildiğinde ilk kapısı çalınandır esnafımız.
Kimisi bir öğrenciye burs verir. Kimisi elli TL’den hazırlanan bir, iki, üç, dört, beş ve hatta daha fazla kumanyayı her ay üşenmeden ve tereddüt etmeden fakir aileler yararına verir.
Kimisi bir Kur’an kursunun tüm ekmeğini, kimisi tüm gıdasını, kimisi faturalarını, kimisi yol masraflarını üstlenir.
Dindardır esnafımız
Masasından İslami gazete ve dergisini eksik etmez. Satışı haram olan malları satmaz. “Onlar verdikleri sözleri yerine getirirler, fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar. Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler. "Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz çok asık suratların bulunacağı bir günde Rabbimizden korkarız" derler. Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir” (İnsan süresi 7-11) bilinci ile hareket ederler ve senelik zekatlarını her Ramazan ayında kuruş kuruş hesaplayarak verirler.
Dindardır esnafımız
Esnaflıkları gereği, birçok imkâna sahip olurlar. Onlar da bu imkânlarını tereddütsüz İslami hizmete amade ederler.
Aslında onlar birer esnaf olan ve İslam’ın omuzlarında yükseldiği Hz. Ebubekir’i, Hz. Osman’ı, Hz. Ömer’i, Hz. Erkam’ı, Hz. Talha’yı, Hz. Abdurrahman Bin Avf’ı…. (Allah hepsinden razı olsun) kendilerine önder tayin etmişler ve onların yollarında yürüyorlar. Yaptıkları fedakârlıklarda onlara yetişemezlerse de onların izinde yürümenin haz ve lezzetini yaşıyorlar.
Dindar esnafımızın fedakârlıklarının artması, kazançlarının bereketlenmesi, dindar olmayan esnafın da İslami bir bilinç ve şuura kavuşması temennisi ile Allah’a emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.