Mehmet GÜLSEVER
Dindarın Oyunu Alma Oyunu
On yıllarca seçimler laik-anti laik çatışması üzerine yürütüldü.
Seçimler yaklaştı mı “Bremen Mızıkacıları” başlardı operasyona. Bulup buluştururlardı birkaç meczup. Ya da buldururlardı birkaç kaçık. Çekerlerdi birkaç kare dizayn edilmiş fotoğraflarını. Söyletirlerdi din adına birkaç akla ziyan cümle. Attırırlardı oruç tutturmadıkları birine bir tokat. Kestirirlerdi bir ayyaşın yolunu tekbir getirtilen başka bir ayyaşa. Ve koparırlardı oluşturdukları bir avuç kirli suda fırtına. Vururlardı dindara ve dine; şiarlarımıza ve şeraite. Tek kale maçta kendi kaleleri yoktu. Dindarlar asla gol atamazdı. Zira kalesi yoktu rakibin. Sadece savunma yaparlardı. Hakemin düdüğünün nasıl işlediğini de anlatmaya gerek yok sanırım.
Sonra? Sonrası malum. Seçim kazanırlardı. Ama o günler değişti. Müslüman halkımızın bilinç düzeyi arttı. Sahtekarları tanımaya başladı. İnancıyla çatışan partilere iktidar yolunu kapattı. Ancak on altı yıldır iktidar, söylem düzeyinde zirve yaparken söylem-eylem tenakuzu kabak tadı vermeye başladı. israil ve Arap diktatörlere en ağır hakaretler yapılıyorken siyasi ve ticari ilişkilerin tersine zirve yapması; bunca vaade rağmen içerde dindarların haklarının herhangi bir yasal/anayasal güvenceye alınmamış olması; Kürd meselesinde yasal bir zeminin hazırlanmamış olup meselenin gündemden düşürülmesi, bu seçimde iktidarın işini zorlaştırmıştır.
“Dindar Nesil “ projesinin on binlerce genci FETÖ deryasında boğduruldu. Buna rağmen halkımızın reyini almanın yolu inançlarını önemsemekten ve korumaktan geçer. Eylemde olmasa bile duyguda dindardır milletimiz.
İşte bu nedenle bu seçimde herkes dindarın oyuna oynuyor. Muharrem İnce, inceden inceye çocukluğuna inip, bilinçaltındaki “Müslümanlığı” dışa vurmanın coşkusunu yaşıyor. Meğer kendini frenlemezse tam bir Anadolu dindarı olacakmış. Tabi asla bu tutumu küçümsememeli. Bilakis çok önemli. Biz samimiyetini test etmeyiz. Meral Akşener başını örterek meydanlara çıkıyor. Türbelere gidiyor. MHP ötedendir milliyetçiliği İslam sosuyla soslayıp sentezlediği bilinen bir gerçek. Saadet'in tarihsel bir dindar misyonu var zaten. HÜDA PAR “referansım İslam” diyen ve tüzüğüne işleyen tek parti. HDP ise dindarları kandırma işini birkaç ambalajlık fır fır dönen figür(an) ile yapıyor. HDP'nin sol, seküler marksist ideolojisinin ambalajı olmayı iyi becerdi İslamcı birkaç figür(an).
Demek ki Müslüman halkımızın inancını merkezine oturtmadan seçim kazanılmaz. Bu çok önemli. İslam'la çatışarak seçim kazanmaktan, Müslümana yağdanarak seçim kazanma günlerine geldik.
Diyebilirsiniz ki; “bunların çoğu halkı aldatıyor. Öyleymiş gibi görünüyorlar. Seçim sonrası eski tas eski hamam…”
Evet bizi aldatan bizden değildir. Ama her seferinde aldanıp oy verene ne demeli. Onlarda kabahat yok mu? Yani bize… Demek ki bizim söylemde de duygu ve eylemde de dindar bir topluma ihtiyacımız var ki; sadece söylemi ile dindar görünene oy verme aldatmacasına kapılmasın. Nasıl isek öyle idare ediliriz. Halkımız düşüncede İslami hassasiyetini kaybetmemiştir. Ancak bu hal baki olamaz. Ya düşünce eyleme dönüşmeli, ya da oyumuzu almak için oyun oynayanlara kanmak mukadder olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.