M. Emin ÖZMEN
Dine karşı din Bize karşı yine biz
Tarihin bize öğrettiği en acıklı durumlardan biri, İslam Dinine karşı yine İslam Dininin kullanılması ve tüm egemen, egemen olmaya aday veya aday adayları tarafından bu yöntemin kullanılmasıdır. Aziz İslam Dininin tüm güzelliği ile ortaya çıkmasını engelleme görevi, yine İslam Dinine hizmet gayeli olması gereken, din kisveli şahsiyetlere veriliyor. Kabullenmek çok güç de olsa maalesef durum bundan ibarettir.
Yeryüzünün egemen, egemen olmaya aday veya aday adayı olan tüm güçlerin mollaları/hocaları yanlarında bulundurma ihtiyacını anlamaya çalışsak bile, mollaların/hocaların tüm ilmi birikimlerine rağmen, bu güçlerin yanında olmaları, zıvanadan çıkmak için yeterli bir sebeptir aslında.
Saddam bir zalimdi. Ama yanında mollalar, âlim kisveli adamlar vardı. Kaddafi hakeza. Şu an Beşşar Esed halkına zulmediyor. Binlercesini öldürüyor. Ama onun da yanında mollalar/âlimler var. Mısır’da İslami camia kıyımdan geçiriyorlar ama Sisi’nin yanında Ezher Şeyhi bulunuyor. 80-90 yıldır Türkiye Batı Laisizmi ile yönetiliyor. Uzun süre yönetimde Arapçadan nefret eden bir elit bulundu.
PKK/BDP de egemen olmaya aday adayı olmuş durumda. Marksit/Leninist bir kökenden gelmelerine rağmen, Batı tarzı ulusalcı bir ideolojik yapıya bürünmüş durumdadırlar. Eski ideologları “Dinin Afyon” olduğundan dem vururken, şimdilerde dört elle İslam motifli materyallere sahip çıkıyorlar. Tabi gayri İslami yaşam ve ideolojilerine rağmen bu desteği esirgemeyen din kisveli şahsiyetler de, cübbe ve sarıklarıyla bu Marksist/Leninist, Batı yanlısı laik kişilerin yanlarına oturuyorlar.
Geçmişlerinde, İslam’ı cemaatler bazında yaşamamış, bazı şahsiyetlerin bu desteği vermelerini de kanıksayabiliriz. Ya Allah’ın Kılıcı lakabıyla ünlenip, muhterem kişilerin yanında bulunmalarına rağmen, dilim söylemeye varmıyor ama Altın’dan topları toplayabilmek için mi yoksa Allah’ın kılıcının ötesinde başka bir kılıç olmak için mi bilmem ama hünerlerini ortaya koyanlara ne demeli? Biliyorum, Allah ıslah etsin demeli. Çünkü Müslümanlar ıslah için vardırlar ve önlerine çil çil Altıntoplar serilse, yine insanları gerçekten Allah’ın kılıcı kılmak için var olduklarını biliyorum.
Efendim ben İdilliyim. Faka Sabri ve Hayriye isimli iki masumun PKK kurşunlarıyla nasıl şehid edildiklerini, Süleyman isimli bir Arap kardeşin kaçırılmasını müteakip, türlü işkencelerden sonra cesedinin bir süre sokaklarda teşhir edildiğini, ambargo altında inleyen çocuklara erzak yetiştirelim derken, Seyyid Hüseyin ve Hasan’ın işkencelerle ötelere gönderildiklerini bilirim. İnsanların içinde bu azizlerin arkalarından gözyaşı dökmenin yasak olduğunu bildiğimden, kafamı secdeye gömüp, seccademi gözyaşları ile ıslattığımı da bilirim.
Ümitsizliğe kapılıp, Allah korusun İslam’ın sesinin Bölgede kısıldığı düşüncesine varacağımda, Allah’ın kılıcı ismi ile billur bir ses uyandırdı bizleri. Duygularımızı yasaklı mekân ve yasaklı zamanlarda dinlenen üç beş ilahi ile boşluğa haykırmamıza vesile oldu. Kutlu davanın kutlu sesi olmaya aday bir kılıçtı aslında şakıyan. Ama bizler nereden bilelim kılıçların iki yanının keskin olduğunu. Keskin taraflarından biri ile Allah’ın has kılıcı olunabiliyorken, diğer tarafı ile her türlü küfri sisteme okunan birkaç ilahi ile alet olunabiliyormuş. Muhammed Mustafa’nın ismi hatırına ve bu ismin gereğini yerine getirmeye çalışan, bu uğurda öncülerine öncülük etmeye çalışanlardan hayâ ederek, kaleme aldığım bu üç beş kelam, tamamen maslahata yönelik ve Allah’ın kılıçlarını tekrar Allah’ın kılıcı olmaya çağırmaktır esasta gayem. Gönüllerimizdeki efsane yerine davet etmeye matuf olduğunu bilmenin veya hiç olmazsa hatıraların hatırını korumaya davetin gerekliliğidir meramım.
Görüldüğü üzere kuruluş felsefesi Marksizm olan ve günümüzde ulusal, laik bir harekete dönüşen PKK/BDP de, Aziz İslam’a ihtiyaç duyuyor. Yoksa “Din Sorununa Devrimci Bir Yaklaşım” adı altında bizzat Abdullah Öcalan’ın kaleme aldığı kitap, MELSA yayınları arasında niye çıksın?
Bütün dünya zalimlerinin daha önce geçtiği evreden BDP daha yeni geçiyor. Müslüman, Dindar, Şafii, Nakşi olan bir halka yabancı bir ideolojiyi empoze etmek ve onları ulusalcı (Netewi) bir çizgiye çekmek için, yine bu dinin temsilcilerine, hünermendlerine ihtiyaç duyuyor. Nihai hedef ulusal, batıcı bir yaşam tarzı olduğu halde, sivil cumalara da ihtiyaç duymuşlardı.
Görüldüğü gibi bütün dünya zalimleri, kendi dünyevi programları için, bir şekilde dine ihtiyaç duyuyor. Ne garip değil mi? İslam’ı engellemek için yine İslam kullanılıyor.
Beri tarafta Allah’ın ipine sımsıkı sarılı olup, başlarındaki sarıkla, başlarını İslam’a kurban eden din âlimlerinin de varlığı bir vakıa. Onlar İslam’ı hiçbir menfaatin, ideolojinin hizmetine koymadan, dini sadece Allah’a hasreden Şeyh Said’ler, Bediüzzaman’lar, İskipli Atıf Hoca’lar, Seyyid Kutup’lar vb.leridirler.
Din iki tarafı keskin bir kılıçtır. Keskin taraflardan biri adalet için kullanılıyorken, diğeri zulme alet edilebiliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.