"Dinlerinden uzaklaşanlar ailelerinden uzaklaşmaya mahkûmdur"
Şanlıurfa'da GEDAK'ın düzenlendiği konferansta konuşan Yazar Abdulkadir Turan, İslam karşıtlarının aile yapısını hedef aldıklarına dikkat çekerek, "Ailenin güvencesi dindir. Dinlerinden uzaklaşanlar, ailelerinden uzaklaşmaya mahkûmdur." dedi.
Peygamber Sevdalıları Platformuna üye Genç Düşünce Akademisi (GEDAK) tarafından ‘Doğru eğitim, doğru aile, doğru toplum" temalı bir konferans düzenlendi.
Şair Nabi Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programa, Doğruhaber Gazetesi Yazarı Abdulkadir Turan konuşmacı olarak katıldı.
Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda bir konuşma yapan Yazar Abdulkadir Turan, ailenin İslam’daki öneminden ve modernizm karşısında nasıl bir aile olunması gerektiği üzerinde durdu.
Lokman suresinde aile ile ilgili inen ayetlerin modern çağa hitap etiğini belirten Turan, “İnsan Allah’a şirk koşmaz da Allah’a varırsa, aile içinde vahdete varıyor. Ama insan Allah muhafaza şirk koşar da Allah’a imandan uzaklaşırsa ailesi de parçalanıyor. Biz bunu her gün gözlerimizle görüyoruz. Bu toplumu huzura erdireceğiz, diyen öncelikle neyi parçaladılar? Öncelikle aileyi parçaladılar. Ailenin temeline dinamit koydular. Bu çağda ailenin güvencesi dindir. İyi bir aile olmak demek dindar bir aile olmak demektir. İstinaslar asla kaideyi bozmaz. Dinlerinden uzaklaşanlar ailelerinden uzaklaşmaya mahkumdur. Onun için İslam ile uğraşanlar önce aile ile uğraştılar. İslami evlilik ile uğraştılar. Modernist dönemde Osmanlı’da görücü usul evliliği eleştiren ilk tiyatro, Şair Evlenmesi’dir. Sonra bizdeki ilk roman, Taaşşuku Talat ve Fitnat'tır. Oradaki konu ise yine İslamî evliliktir. Belki çevrilen ilk dizilerde, ilk sinema filmlerinde hedef esasen din olmuştur. Ama dinin şahsında aile olmuştur. Dine saldırmak isteyenler ilk önce dinin kalesi olan aileye saldırmışlardır. Hatta ve hatta camiden önce aileye saldırmışlardır." dedi.
Ailenin bir meyvesi olan çocukların bir zamanlar köylerde çok rahat bir şekilde yetiştirilebildiğini anlatan Turan, modern çağdaki tehlikelerden dolayı hiç kimsenin çocuğunu geleceğinden emin olamadığını belirterek ailelerin bu konuda geleneksel eğitimi bırakması gerektiğini söyledi.
Modern çağda yaşayan Müslümanların aile bireylerinin midelerine haram girmemesi konusunda gösterdiği hassasiyeti haram fikirlerin eve girmesi konusunda gösteremediğini ifade eden Turan, birçok Müslümanın bilmeden haram fikirler neşreden gazete ve dergileri evlerine soktuklarını bunun da zamanla ailenin bozulmasına sebep olduğunu belirtti.
Turan konuşmasına şöyle devam etti: "Evlerini bir dertleşme mekânı olarak kullananlar, sokakta kardeşlerinden duydukları küçük rahatsızlıkları eve taşıyanlar. ‘Ya falan abimizin şöyle bir kusuru var, cemiyetteki falan kardeşimizin şöyle bir kusuru var.’ diyenler ya da ‘İmamızın şöyle bir kusur var’ diyenlerin çocukları, cemiyete de camiye de gelmek istemiyor. Çünkü çocuk bizim bir yansımamızdır, aynadaki karşılığımızdır. Sen eve gidip masumane masumane konuşuyorsun! farkında değilsin ama çocuğu uzaklaştırıyorsun."
Çocukların hissiyatı aileden, fikriyatı ise cemiyetten aldığına dikkat çeken Turan, yakın zamanda yaşamış İslam önderlerinden Aliya İzzet Begoviç, Cehar Dudayev ve Saidi Nursi’yi örnek göstererek bu insanların İslami kişiliklerinin oluşmasındaki en büyük rolün çocuk yaşta iken anneleri tarafından kendilerine verilen bilinç olduğunu söyledi.
Program, yanlış eğitim sisteminin kurbanı olan bir ailenin dramını anlatan tiyatro gösterimi ile sona erdi. (Osman Gülebak- İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.