Mustafa KARAKAŞ
Diyarbakır ve İstanbul ikiz kardeştir
Diyarbakır ve İstanbul…
İlki 1381 yıl önce sahabe tarafından;
İkincisi 567 yıl önce Müslüman Osmanlı ordusu tarafından fethedilmiş.
Her iki şehir de Bizans’tan alınmış.
Mesele şu: Aradan bunca yıl geçtiği halde birilerinin kini neden dinmiyor?
Neden hala her iki şehrin fetih tarihleri gelince ortalığı velveleye veriyor.
Neden sanki Müslümanlar, Diyarbakır’ı fethederken çoluk çocuk öldürmüş gibi tezviratta bulunuyor.
Neden İstanbul/Diyarbakır, sanki babasından alınmış gibi öfke duyuyor?
Kendisini Bizans’ın doğal mirasçısı sayan Yunanlılar öfkelense hak veririm.
Mezhep bağından dolayı Ruslar öfkelense haydi neyse derim.
Din kardeşliğinden dolayı Hristiyanlar dert edinse onu da anlarım.
Ama seni anlamıyorum.
Kendine Kürt milliyetçisi deyip, Diyarbakır İslam orduları tarafından işgal edildi diyen müptezel seni anlayamıyorum.
Kendine Türk milliyetçisi deyip, İstanbul İslam orduları tarafından işgal edildi diyen müptezel seni anlayamıyorum.
Sen Kürt, sen de Türk milliyetçisi falan değilsin.
Beyninizdeki tarlayı birileri fena sürmüş. Zira İslam orduları her iki şehri Bizans’tan aldı. Sen Bizans’ın tasasını yaşıyorsun. Bu Kürt/Türk milliyetçiliği değildir. Bu bildiğin beynini ecnebiye kiralamaktır.
Türk ve Kürt seküler milliyetçiliğini birbirinden nefret eder zannederiz oysa zihinsel örgüleri aynıdır. Mantaliteleri birdir.
Her ikisi de dine karşı mesafelidir. Zaten tek problemleri her iki şehrin dindarlaşmasıdır. Dertleri o olmasa örneğin kendisine Kürt milliyetçisiyim diyenlerin Diyarbakır’ın Bizans tarafından ne zaman ve nasıl ele geçirildiği ile ilgili iki satır eleştirel bir yorumuna rastladınız mı?
Yüzlerce yıl Sasani ve Bizans egemenliğindeki Kürtlerin durumu ile ilgili hiçbir eleştirileri yoktur ama ne zaman ki Amed Diyar-ı İslam oldu, başladılar Kürtler zorla Müslüman oldu repliklerine…
Ne zaman ki İstanbul Müslümanlar tarafından fethedildi başladılar işgal martavallarına.
Diyarbakır’ın fethi Müslümanlara Anadolu kapılarını açmış, İstanbul’un fethi ile Anadolu’nun en uç noktasına da ulaşılmıştır.
Diyarbakır’da surların dibinde çarpışan mücahidin kavgası nasıl ki Araplık kavgası değildir, İstanbul’un surlarına tırmanan mücahidin de kavgası Türklük/Türkçülük kavgası değildir.
Her iki kavmin dine düşman unsurları bu hafta çok üzüldü. Çünkü hem Diyarbakır hem İstanbul hızla fetih ruhunu tekrar keşfetmeye başlıyor.
Diyarbakır ve İstanbul ruh ikizidir.
Birbirlerine o kadar benzerler ki..
Misal ikisini de kendine yabancılaştırmaya çalıştılar…
İkisini de tarihsiz bırakmaya çalıştılar..
İkisinin de İslam ile bağlarını koparmaya çalıştılar…
İkisinin de maneviyatını işgale yeltendiler…
İkisini de köksüzleştirmeye, hadım etmeye çalıştılar… İkisi de neredeyse aynı dönemlerde büyük bir direniş gösterdi ve ayağa kalktı…
İstanbul da Diyarbakır da hızla bilinçli bir İslamlaşma(fetih ruhu) yaşıyor. Ecnebilerin ve artıklarının kudurma nedeni de bu zaten.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.