Doğu Türkistanlılar: Toplama kamplarına alınan akrabalarımızın tek suçu Müslüman olmaları
Toplama kamplarında ve cezaevlerinde haksız yere tutulan aileleri için Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde günlerdir nöbet tutan Doğu Türkistanlı Müslümanlar, kampların kapatılmasını, ailelerinin serbest bırakılmasını talep ediyorlar.
Komünist Çin hükümetinin toplama kamplarında ve cezaevlerinde bulunan aile ve akrabalarından yıllardır haber alamayan Doğu Türkistanlılar, 10 gündür Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önündeki umutlu bekleyişlerini sürdürüyor.
Yaşadıkları sıkıntılar ve ailelerinin durumu ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Doğu Türkistanlı Müslümanlar, insanlık suçu işleyen Komünist Çin hükümetine karşı dünya Müslümanlarından yardım talep ederken eğitim kampları adı altında kurulan fakat işkence ve asimilasyonun had safhada olduğu toplama kamplarının kapatılmasını, ailelerinin serbest bırakılmasını istiyorlar.
"Bu sorunun çözüme kavuşması için sürekli buradayız"
3,5 seneden beri ailesinden haber alamadığını söyleyen Abdullah Resul, "Ailemiz ve akrabalarımızla hiçbir şekilde İrtibat kuramıyoruz. Doğu Türkistan'da çok sayıda toplama kampı var. Çinli yetkililere yaşananlar ile ilgili sorular soruyoruz. Yetkililer, 'Konsolosluğa gelin, size yardımcı olalım.' diyor. Biz de onların istedikleri gibi konsolosluğa geldik ama herhangi bir cevap vermediler. Bu sorunun çözüme kavuşması için sürekli buradayız." dedi.
Babasının Doğu Türkistan'da 30 yıl boyunca muhtarlık yaptığını ve 2018 yılının Mart ayında şüpheli bir şekilde vefat ettiğini belirten Resul, "Babamı bir toplantıya çağırmışlar. Toplantı sonrası yol üzerinde hayatını kaybetmiş. Zehirlenerek öldürüldüğünden şüpheleniyorum. Bu yaşananlardan benim haberim yoktu. Arkadaşlarımın arkadaşları aracılığıyla 6 ay sonra vefat ettiğini öğrendim. Ailem, babamın vefat ettiğinden haberim olmadığını zannediyor. Anneme de 'Babam vefat etti, senin sıhhatin nasıl?' diye soramıyorum. Annem ve büyük ablam 2,5 sene Çin'in toplama kamplarında kalmışlar. Kaynanamdan ise herhangi bir haber alamıyorum. Bu sorunlar için sürekli röportajlar veriyorum. Çin'in bir televizyon kanalı bana cevap vermek zorunda kaldı. 'Abdullah'ın kaynanası teröre liderlik edenlerden birisidir.' dediler ve uzun süreli hapis cezasına çarptırdılar. Kayınbabam ben evlenmeden 6 sene önce vefat etmişti. Kaynanam tek başına yaşayan normal bir ev hanımı. Sadece benim kaynanam değil burada milyonlarca teyzelerimiz ve ablalarımız saçma sapan suçlamalar ile hapse ve toplama kamplarına atılıyor." diye konuştu.
"2016'dan beri de anne ve babamla irtibat sağlayamıyorum"
2015 yılından bu yana Türkiye'de olduğunu ve aynı zamanda Türkiye vatandaşı olduğunu hatırlatan Abdurrahman Satuk, "İlk önce Türkiye'nin Pekin Büyükelçiliğine başvuruda bulundum. 3 seneden beri ailemden haber alamadığımı ve onların durumlarının nasıl olduğunu öğrenmek istediğimi sordum. Pekin'deki Türkiye Büyükelçiliğinin bana verdiği cevap ise benim İstanbul'daki Çin Konsolosluğuna başvurmam gerektiğiydi. Sonrasında buraya geldim, dilekçemi yazdım. 9 gündür burada nöbette bekliyoruz. Maalesef kimse bizimle ilgilenmedi. İşte bu yüzden buradayız. Ailemden haber alamıyorum. Annem ve babam emekli ve 2016'dan beri onlarla görüşemiyorum. Ağabeyim 2017'nin Mart ayında 20 yıl süre ile cezaevine atıldı. Hapse atılmadan önce abim cami imamıydı." şeklinde konuştu.
"Suçsuz yere cezaevine atılan akrabalarımızdan haber almak için buradayız"
Babasının 2017 yılında suçsuz bir şekilde tutuklanıp cezaevine atıldığını söyleyen Şemsiye Ali, "Küçük amcam tutuklanarak 20 yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Büyük amcam ise 92 yaşında büyük bir âlimdir. Âlim olması suç olarak görülerek cezaevine atıldı. Suçsuz halde tutuklu kalan akrabalarımızın akıbetini öğrenebilmek için Çin Konsolosluğunun önünde 9 gündür beklemedeyiz. Dilekçe vermek için geldik ancak hiçbir yetkili bizim ile ilgilenmedi. Akrabalarımızın haklarını arıyoruz ve Çin'den cevap bekliyoruz." dedi.
"Akrabalarım özgürlüğüne kavuşana dek bu konsolosluğun önünden ayrılmayacağım"
Büyükannesi, amcaları ve ağabeyinin cezaevinde olduğunu ve 9 gündür konsolosluk önünde bekleyişini sürdürdüğünü hatırlatan üniversite öğrencisi Mağfiret Emin, "Ağabeyim beni ziyaret etmek için Türkiye'ye geldi diye cezaevine atıldı. Küçük amcam namaz kıldığı için 16 sene hapis cezasına çarptırıldı. Kendisi 4 çocuk babasıdır. Büyük amcam Çin'in toplama kampında. Babaannem ile hacca gitmek için Türkiye'ye gelmişti. Babaannem toplama kamplarında şehid edildi. Böyle saçmalık olamaz. Türkiye'ye geldiği için toplama kamplarına ve hapislere atıldılar. Ben, akrabalarım özgürlüğüne kavuşana dek bu konsolosluğun önünden ayrılamayacağım. Derslerimi bırakarak burada bekliyorum. Böyle bir zulüm olamaz. Artık yaşamak dahi istemiyorum. Herkes hayatına güzel bir şekilde devam ediyor ama ben ne okuluma gidebiliyorum ne de aileme kavuşabiliyorum." diye konuştu.
"Toplama kampları kapatılsın"
Kazakistan vatandaşı olduğunu ve Türkiye'de üniversite okuduğunu belirten Melike isimli genç kız ise "9 gündür Çin konsolosluğunun önünde nöbet tutuyoruz. Tutuklu olan akrabalarımız hiçin dilekçelerimizi vermek için buraya gelmiştik ama Çin konsolosluğu dilekçelerimizi almıyor. Dayım yazar, tercüman ve emekli gazetecidir. Çin Komünist Partisine 20 yıl çalıştı. Emekli olduktan sonra Kazakistan'a yerleşerek fabrika açtı. 2018 senesinde dayım Çin'e gittiğinde tutukladılar. Gerekçeleri ise yurt dışında bulunduğu sürede beyninin yıkanması olarak belirttiler. Toplama kamplarına götürdüler ve ailenizden eğer bir kişi bu toplama kamplarına götürüldü ise ailenin tamamı oraya götürülüyor. Bu 2 teyzemin götürüldüğü gibi. Şu an 3'ü de toplamda 3 senedir toplama kamplarında. Dayımın sağlık durumu iyi değil. Yaptığımız röportajları gören Çin hükümeti akrabalarımı ailelerine göstermiş. Zorla konuşturtarak iyi olduklarını söyletmişler. Tüm insanlığa sesleniyorum! Bize yardım edin ki toplama kampları kapatılsın. Masum akrabalarımız serbest bırakılsın ve ailelerine kavuşsun." şeklinde konuştu.
"4 dil bilen kardeşimin eğitim kamplarınıza ihtiyacı yok"
Türkiye vatandaşı olan ve toplama kamplarında sözde eğitim için tutulan kız kardeşi Mevlüde'nin serbest bırakılması için konsolosluk önünde nöbet tuttuğunu söyleyen Medine Nazımi de şu ifadeleri kullandı:
"Kız kardeşim için buradayım. İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olan kardeşim 34 yaşında, bir çocuk annesidir. Aynı zamanda 4 dil de konuşabilen eğitimli, hanımefendi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Kardeşim Çin'in karanlık toplama kamplarında, eğitime ihtiyacı yok. Kardeşim 2017 yılının sonunda toplama kamplarına alındı. Mayıs 2019'da serbest bırakıldı ama 12 Haziran 2019'da kardeşimi Türkiye'de okuduğu ve yaşadığı için bölücülükle suçlayarak tutuklamışlar. O günden sonra kardeşim ile ilgili herhangi bir bilgi alamadım. Çin hükümetine şunu soruyorum! Türkiye'de okumak ne zamandan beri suç sayılıyor. Çin hükümeti Türkiye ile ilişkilerinde gerçekten samimi ise neden Türkiye vatandaşı kardeşimi orada tutuyorlar. Neden Pekin Büyükelçiliğimize vatandaşı hakkında bilgi vermiyor. Başvuru yapıldığı takdirde bilgi vereceklerini belirtmişlerdi. Ama 9 gündür buradayım, herhangi bir yetkili bana cevap vermedi. Ben bu kendi vatan toprağımın içerisinde, bir konsolosluğa geldiğim zaman bana cevap vermek zorunda. Kardeşimin akıbeti ile ilgili bilgi vermek zorundalar. Kardeşimin Müslüman olmaktan başka suçu yok. Yeğenimin annesi ile birlikte sevgi dolu bir hayat yaşamaya hakkı var. Devletimizin diplomatik yollarla kardeşimi Türkiye'ye getirmesini talep ediyorum."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.