Selahaddin YILDIRIM

Selahaddin YILDIRIM

Dost acı söyler

Referandum sonuçları üzerine çok şeyler yazılıp konuşuldu. Şüphesiz ortaya çıkan sonuç, ilgili bütün tarafların her birine çok önemli mesajlar içermektedir. Kanaatime göre bu mesajların en önemlisi hükümete ve Ak Parti'ye olmuştur. Umarım Hükümet, Ak Parti ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan mesajı almıştır. Kendi şahsi bakış açımdan önemli gördüğüm bazı noktaları   özetlemeye çalışayım.

Öncelikle alınmış bu sonuçları Ak Parti'ye bir ‘uyarı mesajı' olarak okuyorum. Az bir fark ile ‘evet' oylarının önde olması bunun bir uyarı olmasına engel teşkil etmez. Nereden bakarsanız bakın bu sonucu iktidarın zaferi olarak görmek doğru olmaz. Çünkü iktidarın MHP ile yaptığı ittifak hesabına göre en az %60 evet oyun çıkması gerekirdi.

Anlaşılan o ki, MHP tabanının önemli bir kısmı ‘hayır' dedi. MHP'nin tabanındaki bu ‘protesto' ilerleyen günlerde bu partide sorunlara neden olacak ve belki genel başkan Devlet Bahçeli zor durumlar yaşayacaktır.

Diğer yandan iktidarın MHP ile kurduğu bu ittifakı sorgulaması gerekir. İşin sonunda şayet bu ittifak olmasaydı da muhtemelen sonuç ‘evet'in galibiyeti olacaktı. Ve hatta büyük bir ihtimal ile bu galibiyet % 55'lere varan bir seviyede gerçekleşecekti diye düşünüyorum. Çünkü milliyetçi bir parti olan MHP ile kurulan ittifak, bazı muhafazakar dindar kesimlerle beraber Kürt bölgelerindeki kararsız seçmenler üzerinde olumsuz etki yaptığını kimse inkar edemez.

Şimdiye kadar bu ülkenin meselelerine sağduyu ile bakamamış ve bu kapasiteye de sahip olmayan, tabanının tavanını dinlemediği bir parti ile niçin ittifak kuruldu acaba? Bence referandum sonuçlarının sebeplerini tahlil ederken üzerinde durulması gereken en önemli nokta budur. Milli ve manevi değerleri önemseyen, güçlü bir iktidar partisinin, ülkeyi parçalamanın eşiğine getirmiş, ayrımcı Türk milliyetçiliği ile ittifak kurmasını doğru ve tutarlı gösterecek bir sebep  olabilir mi? Acaba Ak Parti kendisini ‘Milliyetçi Cephe Hükümetleri' gibi görmek ve göstermekten memnun mudur?

İkincisi, Ak Parti'nin kendi yapısı ve iç muhasebesi konusudur. Yani seçmen Ak Parti'ye ‘kendine gel' mesajını çok dakik bir tarzda vermiştir. Bu mesajın gereği hiç unutulmadan yerine getirilmelidir. İktidar partisinin kendi kendini sorgulaması ve nerede hata yaptık sorusunun cevabını araması gerekir. Şimdi bu konuda önemli gördüğüm ve kısmen daha önceki yazılarımda da dile getirdiğim bazı hususları tekrar hatırlatayım.

Kanaatim o ki, alınan ‘evet' oyların kahir ekseriyeti Cumhurbaşkanı'nın nâmı hesabına verilmiştir. Peki bu ne anlama geliyor? Bunun anlamı, diğer seçimlerde olduğu gibi bu referandumda da Cumhurbaşkanı yalnız kalmış ve tek başına bu sonucu almıştır. Şimdi Ak Parti'ye sormamız gerekir: Siz bu şekilde daha ne zamana kadar devam edebileceksiniz?  Yani seçimleri size hep R. Tayyip Erdoğan mı kazandıracak?

Diğer önemli bir nokta: Fetö operasyonları ile yaşanmış mağduriyetlerin sonuçlar üzerinde ne kadar etki bıraktığının araştırılması konusudur. 15 Temmuz'dan beri bu konuyu da zaman zaman dile getirdik. Dostane uyarılarda bulunduk ve bu uyarılarımızı devam da ettireceğiz elbette. Dedik ki, Fetö denilen bu harekete safiyane bir şekilde inanmış insanların mağdur edilmesi doğru değildir. Tahminim o ki bu mağduriyetlerin ‘hayır' oylarının yüksek olmasında önemli bir etkisi olmuştur. Bu konuda bir araştırmanın olup olmadığını bilmiyorum ama söz konusu mağduriyetlerin  ‘hayır' oylarında ortalama % 3'lük bir paya sahip olduğunu düşünüyorum.

Fetö dolayısıyla mağdur edilenler yanında Fetö'nün mağdur ettiklerini de unutmamak lazım. Fetö yargısının mağduru bu masum insanlar hâlâ adalet bekliyorlar; ama kimseden bir ses seda çıkmıyor. Kumpaslarla büyük cezalara çarptırılan bu masum ve mazlum insanlar için yeniden yargılanma yolunu açmaya bir engel mi var? Şayet yoksa neden bu iş yapılmıyor?

Ve hatırlanması, hatırlatılması en önemli mesele de malum Kürt sorunudur. Hükümetin Kürt sorununun çözümü sadedinde bir duymazlık, görmezlik içinde olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Hakkı ve adaleti önceleyen bir partinin ülkenin bu önemli meselesinde düştüğü durum hiç iyi görünmüyor. Bu sorun ülkenin kanseridir. Tedavi geciktikçe sorun daha da büyüyecektir. Dost acı söyler, ama hakikati söyler. Bizden hatırlatılması.

Referandum sürecinde verdiği karar ile tebrik ve takdirleri hak eden tek parti HÜDAPAR oldu. Hiç bir siyasi, ekonomik çıkar kaygısı taşımayan, siyaseti ‘ibadet' gören ve o duyarlılıkla kararlar alan bu partiye bu ülkenin çok ihtiyacı var. Ülkenin selametini isteyenler HÜDAPAR'a kulak versin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.