M. Şerif DURMAZ
Dünya mazlumlarının ümidi
Dünyanın hızla modernleşip gelişmesi, insanın gündelik hayatında birçok farklılık ve değişime neden olmuştur. Değişimlerle birlikte bir taraftan korku, kaygı ve koşuşturmalar artmış diğer taraftan da dünya hayatı cazibeli hale gelmiştir.
Yaşanan gelişmeler, İslam medeniyetinin mümtaz temsilcileri Müslümanları da etki altında bırakmıştır. İyi bir yaşam için gidilen okullar, akademik kariyerler, dünyevî tahayyüller, gösterişli düğünler, hesapsız harcamalar ve lüks yerlerde organize edilen davetler Müslümanlar açısından sıradan bir hal almıştır.
Dünyanın bir tarafında Müslüman profili böyleyken çeşitli coğrafyalarda ise zulüm altında inleyen mazlumlar, hayatı yürek yakan derûnî feryatlar ile sürdürmektedir.
Akıl almaz zulümler, insanlık dışı muameleler, aşağılık yöntemler kullanılarak yapılan işkenceler, toplu katliam ve soykırımlar izan ve imandan yoksun güç sahipleri tarafından Müslümanlara uygulanmaktadır.
Umudun ve insanlığın iflas ettiği bir coğrafya durumuna düşürülen Halep'te tonluk bombaların hedefi olan Müslümanlar, Arakan'da ise Budist çeteler tarafından canlı bir şekilde ateşlere atılmakta, dünyanın gözleri önünde vücutlarının uzuvları kesilerek katledilmektedir.
Son günlerde Arakan'da yaşanan vahşeti anlatan bazı fotoğraf kareleri ve videolar sıklıkla paylaşılmaktadır. Videolarda, elleri arkadan bağlanmış bir halde ve üzerlerine benzin dökülmek suretiyle yakılan insanların çaresiz haykırışları, izleyenleri derinden etkilemektedir.
Şiddette ve vahşette benzerine çok az rastlanan bir katliamla, Müslümanları katleden Budistlerin yaptığı bu zulmü anlatmada ve aktarmada hangi kelime kifayetsiz kalmaz ki?
Arakan'da yaşanan zulümlerin İslam Âlemi tarafından yeteri kadar gündeme getirilmemesi ve bu vahşetin uluslararası kamuoyuna taşınmaması Müslümanlar açısından işin acı tarafıdır.
Oysa bir vücudun azaları gibi olan Müslümanların, Arakan'da yaşanan vahşetin son bulması ve oradaki mazlum ve masum insanların adilce ve eşit bir düzeyde yaşamlarını idame ettirmeleri için tüm imkânları seferber etmeleri gerekirdi.
Yaşanan vahşet neden uluslararası kamuoyuna taşınmıyor? Tarihi nice başarılarla dolu olan İslam ümmeti neden bu halde? Yaşananlara karşı neden suskun? İslam ümmeti neden Müslümanların sesi olamıyor ve sorunlarına çözüm bulamıyor?
Arakan'da, Halep'te ve nice İslam coğrafyalarında mazlumlar en vahşi zulümlere ve katliamlara uğrarken dünya Müslümanlarının sesi duyulmuyor veyahut çok cılız duyuluyor.
Tüm bunlar, başına örülen çorapların farkına varamayacak kadar bunalan Müslüman dünyanın acziyet ve çaresizlik içerisinde bulunmasından dolayıdır.
Türlü desiselerle mecrasından saptırılarak asıl hedefinden uzaklaştırılan Ümmet-i Muhammed'in bundan böyle emperyalistlerin başrolde bulundukları oyunları boşa çıkarmasının zamanı gelmiştir.
İslam dünyası, sahip olduğu mefkûrenin büyüklüğünün farkına vardığı ve Batılıların yıllardır coğrafyamızda uyguladığı karanlık planları boşa çıkardığı gün yeniden tüm dünya mazlumlarının ümidi haline gelecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.