Mehmet GÖKTAŞ
Edebe, hayâya ve ahlaka savaş açanlar!
Müminler arasında fuhşiyatın yayılması için çırpınıp duranlar…
Caddeleri, sokakları, ekranları, göze kulağa hitabeden her noktayı kirletenler…
Ve Allah Teâla'ya karşı yürütülen bu savaşa bilerek veya bilmeyerek iştirak eden zavallı bireyler!
Mahrem yerlerinden başka insanlara sunacakları, öğünebilecekleri başka bir yönleri ve meziyetleri olmayan zavallılar!
Diğer insanlar arasında kendilerini öne çıkarabilecek başka hiç bir vasıfları ve nitelikleri olmadığı için sadece cinselliklerini ortaya koyarak yarışan zavallılar!
Ve bir finale hazırlarcasına aile fertlerini bu edepsizlik ve hayâsızlık yarışı için bizzat ortaya salanlar, meydanlara sürenler veya buna göz yumanlar, ses çıkarmayanlar!
Evet, sizler hiç ölmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz?
Ölümün sizi hiç beklemediğiniz bir zamanda ansızın yakalamayacağını mı zannediyorsunuz?
Gözünüzde ve gönlünüzde putlaştırdığınız değerler ve hayat tarzı ölümsüzlüğe bir çare mi buldu yoksa?
Bu konuda bir bildiğiniz, bir güvendiğiniz mi var?
Yoksa Allah Teâla ile bir anlaşmanız mı var; siz yetmiş seksen yaşına geleceksiniz, çocuklarınız, torunlarınız ve yakınlarınız etrafınızı saracak, onların ortasında vasiyet ede ede öleceksiniz? Ani ve genç yaşta ölmeme garantisi mi edindiniz?
Diyelim ki hiç bir kazaya belaya uğramadan ihtiyarlayacaksınız, o yaşta öleceksiniz... Çok mu uzun zannediyorsunuz o yaşı, gelmez mi zannediyorsunuz o günleri, o eceli?
Kombinanın avlusunda sıra bekleyen, kesileceklerinden habersiz birbirleriyle vuruşan, oynaşan koyunlar misali, ölüm meleğinin biraz önce beraber olduğunuz insanları içinizden seçip götürmesinden habersiz tepinen sizler!
Sıranın size gelmediğinden, biraz sonra gelmeyeceğinden emin misiniz?
Yoksa bir gün yeniden diriltileceğinize inanmıyor musunuz?
Ölümle her şeyin sona ereceğini, bu yaptıklarınızın yanınıza kâr kalacağını mı sanıyorsunuz?
Allah'a karşı verdiğiniz savaşın, Rasûlüne karşı verdiğiniz savaşın, İslam'a karşı verdiğiniz savaşın, Kur'an'a karşı verdiğiniz savaşın, Kur'an ehline karşı verdiğiniz savaşın, edebe, hayâya, örtünmeye karşı verdiğiniz savaşın toprakla örtülüvereceğine, unutuluverileceğine mi inanıyorsunuz?
Allah' tan korkarak Müslümanca hayat sürenleri ve onun mücadelesini verenleri de enayi mi zannediyorsunuz?
Eğer öyle zannediyorsanız gerçekten çok yanılıyorsunuz.
"Öyle ya, biz müslümanları o günahkârlar gibi tutar mıyız hiç? Size ne oluyor? Nasıl böyle hükmediyorsunuz?" "Yoksa biz iman edip salih amel işleyenleri yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yahut muttakileri, arsız sapkınlar gibi mi sayacağız?"
Yoksa, sizi Allah'ın huzuruna varmaktan, hesap vermekten alıkoyacak, Allah'a karşı savunacak güçleriniz, rejiminiz, sigortanız veya başka ilahlarınız mı var?
Cehennem diye bir şeyin olmadığına mı inanıyorsunuz yoksa?
Veya cehennemin henüz tasarı halinde olduğunu, belki Allah Teâla'nın bu düşünceden vazgeçeceğini(hâşşâ), şimdilik bir tehdit olarak ileri sürdüğünü mü düşünüyorsunuz?
"Rabbinin şu hükmü hak olarak gerçekleşmiştir: And olsun cehennemi insanlarla ve cinlerle dolduracağım!"
Hem şunu da unutmayınız ki, Allah(CC) cehennemi tıka basa, istif halinde dolduracağına yemin etmiştir de, cenneti dolduracağına dair bir yemini yoktur.
"Evet, Rabbine yemin ederim ki, biz onları ve o şeytanları muhakkak ve muhakkak mahşere toplayacağız, sonra onları muhakkak ve muhakkak dizleri üstü cehennemin etrafında hazır eyleyeceğiz. "Sonra her zümreden Rahman'a karşı en fazla serkeşlik edenler hangisi ise mutlaka çekip alacağız" "Sonra, elbette biz o cehenneme yaslanmaya layık olanların kimler olduğunu daha iyi biliriz!"
Görüş ve Önerileriniz için... [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.