Eğil'de köylülerden DEDAŞ'a isyan
12 gün önce DEDAŞ tarafından elektrikleri kesilen Eğil'e bağlı Sarıcak ve Balaban köylerinde yaşayan halk adeta isyan ediyor.
DİYARBAKIR - DEDAŞ’ın her bahaneyle elektrik kesintisine gitmesi ve halkı cezalandırmasının önüne geçilmesi gerektiğini söyleyen köylüler, köylerinde bir haftadan bu yana hayatın durduğunu ve bazı hastalarının hayatlarıyla adeta oynandığını söylediler.
Konu ile ilgili olarak İlke Haber Ajansının sorularını yanıtlayan Sarıcak köyü sakinlerinden Sedat Güngör, elektriklerinin 12 günden bu yana kesik olduğunu belirterek, köylülerin binbir zahmetle elde ettiği yoğurt, süt tarzı besinlerinin tamamının bozulduğunu söyledi.
Güngör, “Bakkallarımızın aldığı dondurmaların hepsi eridi. Yaşadığımız mağduriyetler hepsi ortadadır. Köyde yatalak olan, kemoterapi gören hastalarımız vardır. Doktorlarımız geliyor ancak elektrik olmadığı için görev yapamıyor. Elektrik olmadığı için sisteme giremiyor ve gerekli müdahaleleri yapamıyorlar.” Diyerek yaşadıkları mağduriyetleri dile getirdiler.
“Bu sayaçları değiştirmek bize 1000 liraya yakın bir külfet getiriyor”
Köy muhtarıyla beraber DEDAŞ müdürüne gitmelerine rağmen DEDAŞ yetkililerinin kendilerini dikkate almadığını söyleyen Güngör, “Müdür sayaçları değiştirmeden elektrik vermem diyor. Bu yaptıklarını anlamış değiliz. Eğer köyümüzde ödenmemiş bir fatura varsa, yapılmış bir tebligat var ise haklıdırlar derim. Ancak köyün elektrik borcu yok. Herhangi bir tebligat yok. Durup dururken sayaçlarımızı değiştirmemizi istiyorlar. Bu sayaçları değiştirmek bize 1000 liraya yakın bir külfet getiriyor ki, sayaçları daha iki yıl önce değiştirtmişlerdi. Ve yine onların talebiyle bütün sayaçlarımızı dışarıya almıştık. Yeni bir sayaç takmaya çalışmalarındaki bu ısrarın ne anlama geldiğini bizler anlamış değiliz.” ifadelerini kullandı.
“Seçim zamanında durmadan gelip gidiyorlar”
Elektriklerinin kesilmesiyle köyde hayatın durduğunu söyleyen ve bu davranışın doğru bir davranış olmadığını söyleyen Güngör, “çocuklarımız okula gidemiyor. Çocuklarımız akşamları ödev yapamıyor. Banyolarını yapamıyoruz. Hepsi kokmaya başladı. Çünkü köyde suda yok. Suyu depolara pompalamak için elektrik yok. Mülki idare amirlerinin buraya bu güne kadar buraya gelmemiş olması bile başlı başına bir sorundur. Milletvekilleri ortada yok ve kimse bu köylere sahip çıkmıyor. 4 yüz hanelik bir köyüz ve 3bin 500 nüfusumuz var. Seçim zamanında durmadan gelip gidiyorlar. Ama bunca zamandır elektrikleri kesik olan bu köylere bu güne kadar bir tanesi olsun gelip sorun ve sıkıntıları sormamış.” diyerek yetkililere sitem etti.
Sıkıntılarını Eğil Kaymakamına ilettikleri halde Kaymakam’ın kendileri ile ilgilenmediğini ve DEDAŞ'ın özelleşmesini sebep göstererek kendilerini ‘müdahale edemeyiz’ diyerek başından savıdığını söyleyen Güngör, “ DEDAŞ'a yaptığımız başvurularda ise sayaçları değiştirmeden kesinlikle elektrikleri açmayacaklarını söylüyorlar. Geçen hafta Asker ile DEDAŞ personeli beraber köye gelmişler. Burada elektrik kesme yüzünden bir münakaşa çıktı. Sonrasında askerin köyden çıkmasıyla DEDAŞ personeli de elektriklerimizi keserek köyden ayrıldı” dedi.
“Tüm kapılar yüzümüze kapatılıyor”
Amcası oğlunun yatalak ve ağır hasta olduğunu söyleyen köylülerden Mustafa Bingöl ise, 12 günden bu yana elektriklerin olmamasından dolayı durumunun daha da kötüye doğru gittiğini söyledi.
Bingöl, “Bu süreç zarfında çalmadık kapı bırakmadık. Ancak tüm kapılar yüzümüze kapatılıyor. Kaymakam bizi DEDAŞ 'a yönlendiriyor. DEDAŞ bizi dinlemiyor. Milletvekilini arıyoruz, telefonlarımıza bakmıyorlar. Yazıktır bu kadar millete. Burada 3 bin 500 insan yaşıyor. Ve bu insanlar bu durumda adeta rezil oldular. Fakat bizi dinleyen yok.” ifadelerini kullandı.
“Kimse bu saatten sonra bize, biz sizin vekiliniziz demesin”
Kendilerine reva görülen bu durumu zulüm olarak niteleyen 80 yaşındaki Mehmet Bingöl ise, elektriklerin bu şekilde kesilmesine öfkelenerek, “elektrik direklerini, trafolarını alıp buradan çıkarsınlar. Biz ona göre kendimize bir yol bulalım. Gidip jeneratör alıp getirsek bile yine kendimizi kimseye muhtaç bırakmayız. Kimse bu saatten sonra bize, biz sizin vekiliniziz demesin. Bizim milletvekilimiz yoktur. Eğer bu vekiller bizim olsaydı bu günlerde yanımızda olurlar.” diyerek seçim dönemlerinde köyden çıkmadıklarını ifade ettiği siyasilere tepki gösterdi.
“Allah'tan korksunlar”
3 çocuğundan ikisinin hasta olduğunu ve sürekli bir tedaviye muhtaç olduğunu söyleyen Mekke Bingöl, köyde elektrik olmadığı için hasta olan çocuklarının tedavilerinin yapılamadığını söyledi.
Mekke hanım, “ bir çocuğumun kullanması gereken ilacı kullanamıyorum. Bozulduğu içinde ilaçları dökmek zorunda kaldım. Bir diğer çocuğumun tedavisi ise buhar tedavisidir ve bu cihazı kullanmam için elektrik gerekiyor. Bundan dolayı hastam bu son günlerde sürekli bayılmaya başladı. Allah'tan korksunlar. Hakkımız olan bir şeyi istiyoruz. Elektrik versinler.” diyerek sitem etti.
Evinin ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğunu ancak vücudunun bir tarafının felçten dolayı sakat olduğunu söyleyen Vesile Bingöl ise, evinde birikmiş bir sürü elbise olduğunu ve hasta olduğu için yıkayamadığını dile getirdi.
“Allah için bizi gören kimse yok mu?”
Hasta olan kocasına bin bir zahmet ve yoklukla bin lira vererek aldığı kemoterapi ilaçlarını bozulduğu için çöpe atmak zorunda kaldığını söyleyen Ayşe Bingöl ise “Elektriklerin kesilmesinden dolayı kullanmadığımız bu ilaçların hepsini çöpe attık. Elektriklerimiz olmadığı için suyumuzda gelmiyor. Allah için bizi gören kimse yok mu? Yetkililer sesimizi duysun ve sıkıntımıza çözüm bulsun. Oy istemeye gelince hepsi de buraya gelip bizden oy istemesini biliyorlar. Ancak işleri bitince kimse bizleri görmüyor. Sadece sıkıntımız elektrik tek değil, suyumuz, yolumuz, okulumuz da da sıkıntı var. Ve çocuklarımızın evlerinde çalışabilecekleri bir imkânları bile yok. Bu kadar büyük bir köy var burada ancak tamamı işsiz, fakir bir durumda.” diyerek köylülerin yaşadıkları sıkıntılara işaret etti.
“ Vücudumun her tarafı bu durumdan olumsuz etkileniyor”
Evinde yatalak durumda olan ve tedavisinde kullandığı cihazın elektriklerin kesik olmasından dolayı 12 gündür kullanamadığını söyleyen 70 yaşındaki Mustafa Bingöl ise durumunun günden güne daha kötüye gittiğini söyledi.
Mustafa dede, “ Vücudumun her tarafı bu durumdan olumsuz etkileniyor. Yetkililerden talebim, elektriği bir an önce bıraksınlar. Çünkü köylüler için olduğu gibi benim içinde elektrik çok önemli hatta benim için hayati bir önem arz ediyor ki bunu şu an görüyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
“Afferin size”
Elektrikleri kesilen bir diğer köy olan Balaban köyünden Mahmut Aygün ise bu güne kadar kimseye bir zararlarının olmadığını söyleyerek yaşadıkları bu duruma isyan ettiklerini söyledi.
Aygün, “ Kimseye karışmadık. Kimsenin yolunu kesmedik. 12 gün önce gelip elektriklerimizi kestiler. Haydi Sarıca'da diyelim ki askerlerle bir kavgaları oldu. Bunu anladık. Ancak bizim köyümüze kimse gelmemiş. Kimse bizimle konuşmamış. Kimse bize bir şey söylememiş. Buna rağmen ne olduğunu anlamadan elektriğimizi kesmişler. Allah'tan korksunlar. Akşam hava karardıktan sonra bizleri yatmaya mahkûm ettiler. Bu kadar da insafsızlık olmaz. Bizim ne suçumuz, ne günahımız vardı? Bunların yüzünden çocuklarımız temizlenemediğimden dolayı artık okula gidemiyor. Köyde içecek su kalmadı. Arazilerimizi sulayamıyoruz hepsi kurudu. Yani hangi birini söyleyeyim bilmiyorum. Ancak söyleyeceğim tek bir kelime var. Eğer Başbakan, Cumhurbaşkanı böyle yaşamamızı kabul ediyorlarsa bizde kabul ediyoruz ve bunu bize reva görenlere tek kelime söylüyoruz. Afferin size.” ifadelerini kullandı. (Fikret Özkan - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.