Eğitim Bir-Sen Eğitimdeki Sıkıntıları Değerlendirdi
Türkiye'de ve Van'daki eğitim sıkıntılarını değerlendiren Eğitim Bir-Sen Van şube Başkanı Süleyman Şakar, 4+4+4 eğitim sistemini şu anki gidişatını, dindar nesil kavramını, başörtüsü sorununu ve Yeşilay Cemiyeti Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu'nun açı
VAN - Eğitim Bir-Sen Van şube Başkanı Süleyman Şakar, Genelde Türkiye, özelde ise Van'daki eğitim sıkıntısından, 4+4+4 eğitim sisteminin şu anki gidişatı ve uygulama noktasında nerede olduğuna; başörtüsü sorunundan, AKP'nin dindar nesil kavramına ve Yeşilay Cemiyeti Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu'nun üniversitelerdeki ahlaksızlıklar nedeniyle yaptığı açıklamalara kadar birçok konuda, İLKHA'nın sorularını yanıtladı.
Van'da Okul Çağındaki 5 Bin Çocuk Okumuyor!
Türkiye'deki eğitim sıkıntılarını Van'a da indirgediğimiz takdirde ne gibi sorunlarla karşılaşıyoruz?
Ülkemizde 89 yıllık bir süreç içerisinde her gelen Milli Eğitim Bakanı, eğitimi sil baştan devamlı değiştirmiştir. Avrupa'da ise iktidara gelen, bir önceki iktidarın eğitim sistemini geliştirir. Ülkemizdeki eğitim sorunları, özellikle bizim coğrafyamızdaki eğitim sorunlarına 1983 yıllarında el atıldı. 83'te eğitim bütün köylere götürüldü. Bir türlü eğitimde başarılı olunamadı. Özel okullar, dershaneler, Milli Eğitim Bakanlığı uyumlu çalışamadılar. Ülkemizdeki eğitim sorunlarının en büyük nedeni eğitimli kadroların olmayışıdır; yani bakanlığın beceriksizliğindendir. Kendi şehrimize gelelim. Şu anda Van'da okul yaşını doldurmuş 5 bin çocuk okula gitmiyor. Bunun yanında 20 bine yakın devamsız öğrenci var. Bunlar da gitmemiş sayılıyorlar. Benim okulumdaki sınıfımda, 30 öğrencim var; ama 8'i bile okula gelmiyor. Onların ailelerine gidiyoruz. Adreslerini belirliyoruz; ama adreslerini gizliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı bir kampanya hazırlamış bu çocukları okula kazandırmak için. Biz sendika olarak şunu yaptık: bir proje hazırladık 1 milyon 50 bin Euro değerinde, tabi projemiz geçmedi. Projenin amacı; doğu illerinde anne, baba eğitimiydi. Önce ailenin eğitilmesi gerekir. Ondan sonra öğrenciye verilmesi gerekir. Anne-baba eğitime olmada siz çocukları eğitemezsiniz. Gerek STK'ların, gerek sendikaların ve gerekse hükümetin, aileleri eğitime alması gerekir.
"Proje Çok Harika; Ama İşçiliği Yok"
Sizce 4+4+4 eğitim sisteminin şu anki uygulaması ne aşamada?
4+4+4 beklediğimiz bir eğitim sistemiydi. Proje çok harika; ama işçiliği yoktur. Bunun uygulaması yoktur. 12 yıl, nasıl bir 12 yıl? Ben 32 yıllık bir öğretmenim. Çocuklar ilkokul 1'den 4'e kadar 9-10 yaşları civarında olur. O çocukların okullarının ayrı olması lazım. Ama sen aynı okulda, ilk 4 ve ikinci 4'ü ayırdım dersen, yine de iç içedirler. İç içe olduğunda dolayı siz burada asla başarılı olamazsınız. Neden başarılı olamazsınız; ilkokul 4'e kadar okuyan öğrencinin yaşı 9-10'dur. İkinci 4'ün ise yaşı 14'tür. Çocuklar, lavaboları yaşlarını göre kullanamazlar. Çocuklar, kantine giderken büyüklerin baskısından bir eşya alamazlar; ama okulları ayrı olursa, girişler ayrı olursa çocuklar daha özgür büyür, eğitimin kalitesi daha da artar. Şunu beklerdik: hükümetin, pilot iller oluşturup okulları ayırıp randıman aldığı an bütün Türkiye'de bunun altyapısını oluşturup bu işe başlaması gerekirdi.
4+4+4 sisteminin kesintili olması gerekir. Örneğin; ben Zonguldak'ta öğretmendim, çocuk 5'inci sınıfı bitirdiği an ebeveynleri, çocuğu 1 yıl Kur'an kursuna gönderirdi. İslami terbiyesini ve ahlakını alıyordu. Bir yıl geçtikten sonra tekrar 6. Sınıfa kaydediliyordu. Kesintisiz eğitim olduğu zaman bu, ona bir engel koyar.
"İdareci Ekmeğinden Korkuyor"
Türkiye'de, özellikle ilköğretim yaşındaki çocuklara uygulanan başörtüsü yasağını nasıl buluyorsunuz?
Türkiye'nin birçok yerinde başörtüsü sorunu vardır. Bir okulda başörtüsü sorunu vardı. Biraz, müdüre sitem ettim o konuda. Okul müdürü bana şunu söyledi: "Başkanınım güçlü bir iktidar vardır. Anayasa değişikliği yapsınlar. Kökten çözsünler. Biz de kurtulalım." Bu sorun, kökten çözülmediği vakit, idareci ekmeğinden korkuyor. Mecbur kalıp soruşturma açıyor; ama anayasal bir hak olduğu zaman başörtüsü, kimse bir şey yapamaz. Başını örten başını örtsün, başını örtmeyen örtmesin. Bu sorun yüzünden birçok üyemizde sorunlar yaşıyor.
"Çocuklar Din Eğitimi İçin Camiye Götürülsün"
Şu ana kadar eğitimde yapılanlara bakarak Dindar nesil kavramını değerlendirebilir misiniz?
Dindar nesil hakkında şunu düşünüyorum: Türkiye, Avrupa'yı örnek alması gerekir. Neden Avrupa? Avrupa'da din eğitimi alındığı zaman, çocuklar araçla kiliseye götürülüyor. Kilisede dini eğitim veriliyor. Daha sonra çocuk, kiliseden okula alınıyor. Bana göre Türkiye'de çocuklar da din eğitimi için camiye götürülmesi gerekir. Din eğitimin verilmesi gerekir. Ama ne yazık ki bazı okullarda veya bazı şehirlerde din dersi ile alakası olmayan bir öğretmen din dersine gidiyor. Dindar nesil elbette ki bu ülkede her türlü inanca sahip insanlar vardır. İsteyen dini eğitimini alsın ama iyi bir şekilde alsın almak istemeyen de almasın kimseye zorla din eğitimi veremezseniz. Din eğitimi sağlıklı kişilerden alınması gerekir.
"Sahip Çıkmazsanız Kişi Yalnız Kalır"
Son olarak, malumunuz, Yeşilay Cemiyeti Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu "Üniversiteliler ilimize ahlaksızlır getirdiler" sözünden sonra özellikle kartel medyası tarafından hedef tahtasına oturtuldu. Ancak bazı İslami STK'ların destek ziyaretinden sonra sesleri kesildi. Siz, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Lütfü kardeşimiz bunu samimi duygularla açıklamış. Burada bir art niyet yoktur. Kimse üniversiteye, eğitime asla karşı değil. Ama gençliğimizin Ahlakını bozmak için uğraşı veren düşünceye karşıyız. Bir ara Van'da öyle oldu ki eski rektör Yücel Aşkın döneminde çok yerlerde kızlı erkekli birlikte yaşayan gençler vardı. Anneyi babayı bırakmışlar yabancı bir şehre gelmişler. Bir otokontrol yok. Benim kız çocuğum var. Boğaziçi Rehberlik kazandı, göndermedim. Sen, Van'da okuyacaksın dedim. Kontrol edemem dedim. Biz dahi, kendimizi kontrol edemiyorsak çocuk hiç kontrol edemez.
Siz sahip çıkmazsanız kişi yalnız kalır, düşüncesini dışarı veremez. Elbette böyle insanlara sahip çıkmak lazım. Ulusal medyanın bazı kesimleri zaten toplumun ahlakını bozmak istiyorlar, onu için onun üzerine gittiler. STK'ların onu desteklemesi onu cesaretlendirir. Söylemek istediklerin daha rahat söyler. (Fırat Arslan - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.