Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Selvi, eğitimin topyekûn hayata geçmesini talep etti
Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi, Covid-19 salgını gölgesinde geçen 2019-2020 eğitim sezonunun 2’nci dönemi ve 2020-2021 eğitim sezonun 1’inci dönemi olan eğitim-öğretim ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Tüm dünyaya yayılan Coronavirus (Covid-19) salgın hastalığı etkisini göstermeye devam ederken alınan tedbirler kapsamında 2019-2020 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminin başında eğitime ara verilmiş ve öğrenciler için uzaktan eğitim sistemi hayata geçirilmişti.
Yeni normalleşmeyle birlikte Millî Eğitim Bakanlığı, 2020-2021 eğitim-öğretim yılını 31 Ağustos 2020’de kısmen açarak uzaktan ve yüz yüze olacak şekilde eğitim-öğretime devam ediyor.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın takvimine göre; 1’inci dönem ara tatili 16-20 Kasım 2020’de, yarıyıl tatili 25 Ocak-5 Şubat 2021’de, 2’nci dönem ara tatili 12-16 Nisan 2021’de yapılacak. Bu takvime göre 1’inci ara tatil dönemi başlamış oldu.
2019-2020 eğitim sezonunun 2’nci dönemi ve 2020-2021 eğitim sezonunun 1’inci dönemi salgının gölgesinde geçen eğitim-öğretim ile ilgili Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi, İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Salgın sürecinde yeni deneyimler ve yeni tecrübelerin ortaya çıktığını, özellikle uzaktan eğitim, EBA sistemi, Zoom ve benzeri video konferans uygulamaları üzerinden ders işleme yollarının tecrübe edildiğini aktaran Selvi, süreçte farklı sıkıntıların da yaşandığını, bu yüzden yüz yüze eğitimin topyekûn hayata geçmesi gerektiğini söyledi.
“EBA altyapısı ve uzaktan eğitim yoluyla dersler verildi”
2019-2020 eğitim sezonunun 2’nci döneminde salgından dolayı eğitim verilemediğini anımsatan Selvi, “Okulları eğitim-öğretim açısından yeni normal dediğimiz döneme kadar EBA sistemi üzerinden sürdürüldü. Sınavlar yapılmadı ve notlar bir önceki dönemin notlarıyla değerlendirildi. Sınıfta kalma olmadı. Bu şekilde geçen dönemi tamamladık. 2020-2021 eğitim-öğretim yılı 31 Ağustos itibari ile başladı. Bunun dışında da telafi eğitimleri öğrencilerimize yapıldı ve bu da yaklaşık 3 hafta sürdü. 3 hafta sonra fiilen eğitim-öğretime başlandı.” dedi.
“6-7’ler ve 10-11’ler henüz yüz yüze eğitime başlamadılar”
Karar verici makamın sadece Milli Eğitim Bakanlığının olmadığını, sağlık ön planda olduğu için Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun önerileri çerçevesinde öğrencilerin eğitim-öğretime başlaması gerektiğini belirten Selvi, “İlk başta birinci sınıflar ve okul öncesiyle bir sürç başladı. Bunun dışındaki alanlarda tamamen EBA sistemi üzerinden sürdürüldü. Daha sonra meslek liseleri ve merkezi eğitim merkezlerinde iş yerlerinde çalışan öğrencilerimizin uygulama derslerinin kapısı aralandı. Daha sonra 8 ve 12’nci sınıflar eğitime dahil edildi. Son olarak ilkokulların tamamı, 9’ncu sınıflar ve ortaokullarda 5’inci sınıflar eğitime dahil edildi. Şu anda 6-7’ler ve 10-11’ler henüz yüz yüze eğitime başlamadılar.” ifadelerini kullandı.
“Eğitimin topyekûn uzaktan sürdürülmesi kesinlikle yüz yüze eğitimin karşılığı değildir”
Öğrencilere sağlıklı ortamlar oluşturmak için devlet tarafından ilave bütçeler verildiğini söyleyen Selvi, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bilgisayar eksiklikleri vardı ve bundan dolayı da tablet dağıtımıyla ilgili bir çalışma oldu. EBA destekleme merkezleri oluşturuldu. EBA, sahip olmuş olduğu altyapıyla topyekûn devreye girdikten sonra bir problem ile karşılaşıldı. O problem de Türkiye’nin internet altyapısı problemiydi. Bu çerçevede yoğun hizmet verilmesi çok mümkün olmadı. Bunun problemlerini yaşadık. Bu problemler önemli miktarda çözüldü. Derslerin veriliş biçimine göre başka tartışmalar da çıktı. Asıl olan öğrencinin eğitim-öğretime erişimi ve öğrencinin arzu edilen seviyede eğitimini öğretimini alabilmesidir. Buradaki süreç şunu gösteriyor. Şu anda yaşadığımız durum elimizde yapabileceğimiz neyse onu yapmaya dönük bir şeydir. Yoksa okul, öğretmen ve öğrenciyle şekillenmiş olan eğitim-öğretim ortamının öğrenciye kazandırdıklarını kazandırmak çerçevesinde değerlendirdiğimiz zaman böyle bir amacı gerçekleştirmede yetersiz olduğunu biliyoruz. Uzaktan eğitim acaba normal yüz yüze eğitimin karşılığını verir mi diye değerlendirmeler vardı. Şunu gördük ki uzaktan eğitim bir imkân sunuyor. Bir destekleme ve takviye amacı itibarıyla faydalıdır.”
“Mutlaka okulda eğitimin topyekûn hayata geçmesi gerekiyor”
Okulların açılmasının pandemiyle alakalı yeni sonuçları ortaya çıkarmadığını belirten Selvi, “Bize göre yüz yüze eğitimi çok da vakit kaybetmeden hızlandırmak ve bütün dersleri itibarıyla okullarımızı açmak gerekiyor. Yüz yüze eğitim alan öğrencilere göre yalnızca uzaktan eğitim alabilen 6-7 ve 10-11’lerdeki öğrenciler itibarıyla değerlendirdiğimizde okulların daha güvenli olduğu sonucu ortaya çıktı. Çünkü diğer sosyal alanlarda pandeminin yaygınlaşması daha fazla gözlemleniyor. Okullarımızı hepimiz elbirliğiyle destekleyeceğiz ve okullarımızda yüz yüze eğitimi yaygın hale getireceğiz. Bugünkü tedbirleri daha da güçlendirerek devam etmeliyiz. Eğer bu sağlıklı yapılabilirse bize göre uzaktan eğitim yükü de bir miktar hafifler ve sonuç olarak verimlilik daha yüksek hale gelir. Çünkü öğrenciler yalnız başına uzaktan eğitim ile sınırlı kalmıyorlar. Öğrencinin bütün imkânları var olsa bile sınıf ortamındaki konsantrasyonu evinde oluşturma imkânı yok. Öğrenciler derse yönelimi itibarıyla birçok problemler yaşadı. Bizim de yapmış olduğumuz araştırmalarda ortaya çıkıyor. Onun için okulları bir an önce açmalıyız. Bugünlerde aşı tartışmaları da var. Aşı öncelikli olarak Sağlık Bakanlığı personellerinden sonra eğitimcilere ve öğrencilere uygulanmalıdır. Böylece okulları bir an önce topyekûn eğitim-öğretime açabilelim. Bütün dünyada yine tartışıldığı için özellikle şunun da altını çizelim; okullarda eğitimin topyekûn hayata geçmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.