Yusuf ARİFOĞLU
Eğitim hayati bir konudur
Sistem bozukluğu ve aksaklığı nedeniyle ülkemizde hiçbir uygulama ve icraat yerli yerine oturmuş değildir. İdareden siyasete, eğitimden ekonomiye kadar birçok alanda maalesef durum böyledir. Sorunlu olan ve sorun üreten sistem yerinde durdukça kötü ve olumsuz gidişi önleme adına alınan her karar, uygulanmak istenen her proje SOS verecektir.
Mühendisin nitelikli olması, sağlam ve göze gelen projeler üretmesi elbette önemli ve değerlidir; ama yapının üzerine inşaa edileceği zemin ve zemin etüdü daha önemlidir. Çürük bir zemine inşaa edilen hiçbir yapı sağlam duramaz ve alıcı bulamaz. Son zamanlarda kısmen endişeli ve iş bilen bazı idareci ve yöneticilerin yaptığı bu misal gibidir.
Eğitim, bir toplum için hayati bir öneme sahiptir. Eğitim, hayatın tüm alanlarını kuşatan bilgisel ve erdemli edinimlerin tamamıdır. Kendi inanç temelleri ve kültürel dinamikleri üzerinde ilerlemeyen bir eğitim, dikiş tutturamaz.
Batılı zihin kodlarına sahip ve ezberci bir mahiyetteki bir eğitim sistemiyle ne kadar yol alınabilir?
16 yıllık AK Parti iktidarında en çok değişen bakanlık Milli Eğitim Bakanlığı değil midir?
16 yılda 6 bakan değişti ve bunların çoğu da eğitim alanıyla ilgisi olmayan kişiler... Ortalama her üç yıla bir eğitim bakanı düşüyor. Her yeni bakanın da iddialı bir şekilde ‘Sistemi değiştiriyoruz, sınav sistemini yeniden düzenliyoruz!' çıkışlarıyla zaten dikiş tutmayan eğitim sistemini bir yaz boz tahtasına dönüştürmesi işin cabası...
Milli Eğitim Bakanı, bir hafta önce ‘Temel Liselere dönüşüm için tanınan sürenin sonuna gelindiğini ve bu nedenle şartlara uygun dönüşmeyen bu liselerin ve özel eğitim kurslarının önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren kapatılacağını' söyledi. Eğitimde çok başlılığı önleme ve eğitimin parasal bir döngüden kurtulmasını sağlama adına bu önemlidir. Ama cevabı verilmeyen ve verilemeyen birçok soruya rağmen bu kararın alınması ne kadar sağlıklı olacak ve hangi amaca hizmet edecektir?
Milli Eğitim, müfredat olarak özel okul/kurs alternatiflerini işlevsiz bıracak ve oluşan ihtiyaç açığını kapatacak donanım ve birikime sahip midir?
Milli Eğitim, dershane, özel okul ve kursların kapatılmasını gerçekten nitelikli bir eğitim, fırsat eşitliği ve okul standartlarının iyileştirilmesi adına mı bu kararı almıştır; yoksa ‘ego'nun tatmin edilmesi mi bu kararda etkilidir?
Halk eğitim merkezleri ve ASO hazırlık kursları umulan kalite ve nitelikte olabilecek mi?
Bir sektör halini alan özel eğitim birimlerinde çalışan 200 binin üzerindeki öğretmen/personel ne olacak? Bu insanlar diplomalı işsizler olarak sokağa mı salınacak? Onların istihdam ve özlük durumları ne olacak?
Hafta içindeki dersler münasebetiyle öğrencinin aşina olduğu bir sima ve üslubun hafta sonu kurslarında istenen başarıyı yakalayamadığı bilinirken aynı eğitimcinin halk merkezli kurslarda başarı oranı ne olacak?
Eğitim gibi hayati bir konunun ciddiye alması, merdiven altı eğitim kurumlarına fırsat verilmemesi adına bu kapatma kararı önemlidir; ama proje, plan ve tedbirler alternatif olma özelliği taşımıyorsa, kalite standartları yoksa, öğretmen, öğrenci ve velinin eğitim ve öğretime dair her beklentisi karşılanmıyorsa bu durum artık alışageldiğimiz bir vaziyet olacaktır:
Es, gürle; ama bir damla dahi yağmur yağdırma!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.