Emir değişikliği: Gelenek mi değişim mi?
Katar tarihini ve Âl Sâni hanedanının taht veraset geleneklerini bilmeyenler, Şeyh Hamad bin Halife Âl Sâni'nin tahtını henüz 33 yaşındaki oğlu Tamim bin Hamad Âl Sâni'ye bırakmasını bir Katar Baharı zannedebilirler.
Oysa ülkeyi kurulduğu günden bu yana yöneten Âl Sâni ailesi taht verasetini ya saray darbesi veya tahttan feragat sistemine bağlamış bir aile.
Âl Sâni (Sâni Ailesi demek) 19. yüzyılın ikinci yarısında Sâni bin Muhammed Âl Sâmir tarafından kuruldu. Aile daha önce Sâmir Ailesi olarak biliniyordu ve soy ağaçları cahiliye döneminin Beni Temim Kabilesi’ne kadar dayanıyordu. Hanedanın Âl Sâni adıyla bilinen ilk Hâkim’i Şeyh Câsim bin Muhammed Âl Sâni, 1876 yılında artık fazlaca yaşlanmış olan babası Muhammed bin Sâni’nin tahttan feragatiyle göreve geldi. 1878 yılında Şeyh Câsim bağımsızlığını ilan ederek Katar Emirliği’ni kurdu. O güne kadar bütün bir Katar Yarımadası’nı yöneten Âl Sâmir ailesinin şeyhlerine emir değil hâkim deniliyordu. Âl Sâni emirler hanedanı böylece ortaya çıktı.
Katar’ın kurucu emiri Câsim tahttan feragat etmese de Osmanlı baskısı ile ülkenin yönetimini fiilî olarak kardeşi Ahmed’e devrederek Luseyl kasabasına çekilmek zorunda kaldı. 1905’te Ahmed bir cinayete kurban gidince aktif emirliğe geri dönen Câsim, 1913 yılında ülkeyi yönetme işini oğlu Muhammed’e devretti ve aynı yıl içinde öldü. Muhammed bin Câsim, bugün Katar emirleri listesinde görünmese de bir yıl boyunca emirlik yaptı. Ancak 1914 yılında kardeşi Abdullah bin Câsim, Âl Sâni lehine tahttan feragat etti ve 1971 yılına kadar sakin bir hayat sürdü. Abdullah, 1940 yılında oğlu Hamad bin Abdullah Âl Sâni lehine tahttan feragat etti. Sekiz sene sonra Hamad ölünce Abdullah bir yıllığına tahta geri döndü ve fakat bu defa da Hamad’ın ağabeyi Ali bin Abdullah, Âl Sâni lehine tahttan ayrıldı. Ülkeyi 11 yıl yöneten Ali de tahtı oğlu Ahmed bin Ali Âl Sâni lehine terk etti ve kendini İslamî ilimlere adadı. Şeyh Ahmed, ülkenin İngiltere bağımlılığından kurtuluşu döneminin emiriydi ve Katar’ı uluslararası arenada tanıtan o oldu. Ancak 1972 yılında kuzeni ve veliaht prens Halife bin Hamad Âl Sâni, saray darbesiyle yönetime el koydu. Ahmed, hayatının geri kalan kısmını Dubai’de geçirdi. Şeyh Halife, 1995 yılında İsviçre’de bulunduğu bir gün oğlu Hamad bin Halife, saray darbesi yaptı ve yönetime el koydu. Bir müddet geri dönebilmek için yollar arayan Şeyh Halife, sonunda Fransa’ya yerleşti. 2004 yılında da Âl Sâni hanedanının sıradan bir üyesi olmak kaydıyla ülkesine dönmesine izin verildi.
Şeyh Hamad, babasını devirip tahta oturduğunda 45 yaşındaydı. Babasına kıyasla daha modernist, Batıcı, reformcu bir kafa yapısı vardı. Başlangıçta hem İran rejimi hem de İsrail ile iyi ilişkiler geliştirerek sıra dışı bir dış politika performansı sergiledi. Âl Sâni ailesinin Suudi Arabistan yönetiminden bu kadar bağımsız davranabilen ilk yöneticisiydi. Bunda belki de Suudi krallarının hâlâ daha sürgündeki babasını muhatap alıyor olmalarının etkisi vardı. Ama Şeyh Hamad, Âl Sâni hanedanının geleneklerinden kopmadı. 2003 yılında veliaht ilan ettiği Temim bin Hamad Âl Sâni’yi 2010’lu yıllarda son şekli verilen Katar 2030 Vizyonu adlı kalkınma projesinin başına geçirdi. Katar, 2022 Dünya Futbol Kupası’na ev sahipliği yapma hakkını kazandığında görevi oğluna devredeceğinden bahsedilmeye başlanmıştı bile.
Elbette yeni olan bir şey var. Katar’ın 2007 sonrasında dünya siyasi sahnesinde gösterdiği enerjinin Şeyh Hamad’dan başka iki mimarı daha vardı: Başbakan ve Dışişleri Bakanı Hamad bin Câsim ve Emir Hamad’ın eşi Şeyha Mûza. Şeyha Mûza, Emir Temim’in annesi olduğundan Katar siyasetindeki etkisini korumaya devam edecektir muhakkak. Ancak 1992’den bu yana yürüttüğü dışişleri bakanlığı göreviyle Katar’ı küresel bir aktöre dönüştüren Şeyh Hamad bin Câsim’in yerini doldurmak kolay olmayacak. 2007’den bu yana ülkenin başbakanlığını da yürüten Şeyh Hamad, çarşamba günü başbakanlık görevini daha önce iç işlerinden sorumlu devlet bakanı olan Abdullah bin Nâsır bin Halife Âl Sâni’ye, dışişleri bakanlığı görevini de daha önce dış ilişkilerden sorumlu devlet bakanlığı görevinde bulunan Hâlid bin Muhammed el-‘Atiyye’ye bıraktı. Ülkenin Âl Sâni’den sonra en etkili ailesi olan el-‘Atiyye ailesinden birinin dışişleri bakanlığı makamına getirilmesi beklenen bir düzenlemeydi.
Yönetim bir buçuk asırdır olduğu üzere el değiştirdi. Katar’da değişim değil, gelenek kazandı.
Kerim Balcı / Zaman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.