Mirali YILDIRIM

Mirali YILDIRIM

En güçlüler birleşirken

Kökleri maziye dayanan bir savaş;güce dayananlar ile mazlumlar arasında devam ediyor. Buna; zalim-mazlum, zengin-fakir savaşı da diyebiliriz. Arka planlarına bakarak, İman-küfür veyaHakk-batıl savaşı da denebilir.

Batı dünyası; bu savaşlarda kirli geçmişinin “tecrübe ve birikimlerini” en profesyonel şekilde kullandığı için orantısız bir üstünlüğe sahiptir.

Buna rağmen; dünyanın “kıt kaynaklarına sahip ve dünyanın kilit noktalarında”  hasbelkader bulunan biz gariplere karşı “teke tek” değil, “toplu” savaşıyorlar. Aklımızla alay edip bazen salağa yatsalar da İşlerini sağlama alıyorlar.

Müslüman'ı tanıyor ve biliyorlar;

“yiğitlik inkar gelinmez/ teke tek düğüşte yenilmediler/ bin yıllardan bu yana, bura uşağı..”

Haçlılar gördü; “...bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir/ evvel Allah bu eller utandırmaz adamı/ yanan cigaranın külünü/ güneşlerde çatal kıvılcımlanan
engereğin dilini/ ilk atımda uçuran/ usta elleri..!/ Bu gözler, bir kere bile faka basmadı/ çığ bekleyen boğazların kıyametini/ karlı, yumuşacık hıyanetini/ uçurumların..”

Ahmet Arif'in 33 Kurşun'la anlattığı mert insanlar üzerine; 150 yıldır “projeler, tezler, tahlifleryapılıyor. Emperyalistlerin, bizleri, kusursuz tanıdıklarında şüphe yoktur.

Bu yüzden kurt gibi, sürüler halinde saldırıyor ve öyle de geziyorlar.

Batı'nın gerçek kimliği;BM'yi tersinden okumakta saklı:“Milletler, bir-leşmiş.” Artık kendi aralarında savaşmanınpahalıya mal olacağını da biliyorlar.

Şu yaşımda; ABD ve Rusya'nın kaç defa şurdaburdanükleer savaşın eşiğine geldiklerine şahit oldum ama tek kurşun sıktıkları da olmadı. Sadece bizim gündemimizi belirliyorlar.

Emperyalizm;Rambo'sunuyıllarca paramızlaizletip alkışlatmadı mı?Şu an bile İslam Coğrafyasındaki gelişmelerin ekserini Haçlı kaynaklarından öğreniyoruz hem de “fasıklardan gelen haberleri araştırmadan!”

 

Hasıl-ı kelam; düşmanlarımız, güçlerine rağmen birleşiyor, birlikte kin ve nefret kusuyor, saldırıyorken bizler, İlahi Ferman'a rağmen ayrışıyoruz, “kardeş ve bir vücudun azaları gibi olamıyoruz.” Bu durum; korkaklık veya azlığımızdan değildir.

Ehlullah'ınmağlub, şeytanların da galip gelme sebeplerini; Üstad'ın 13. Lem'a'sına; Hizbullah ve Hizbu'şşeytan” bahsine havale edelim.Şahanedir.

I-Halepçe; sadece ümmetin yetimi, Kürtlerin sorunu değil, ümmetin sorunudur. Özellikle İslami tüm camialar; küresel derin projelerin tazyikinde olan Kürtlerin ve Kürdistan'ın sorunlarını duymalı, görmelidir. İslami değerleri; gafil veya seküler yönetimlerin faydasına yorumlayıp, nevrozu kınayarak bu işi çözemeyiz.

II-18 Mart Çanakkale Zaferi, elbette bir destandır ama “Almanların,İtilaf Devletlerini oyalamak için işi uzattığını; sonra Çanakkale'nin savaşsız geçildiğini; Ankara Hükümetinde,İslam ve milli tarih adına hesap soracak dinamik bir neslin savaşlarda yok edildiğini; Laik yasaların dayatıldığını; Hilafetin kaldırıldığını ve nihayetMilli Şeflerin Kemalizmininbizi kurtardığını(!)” da zinhar bilelim.

II-Nevrûz; geleneğe mal olmuş; adet ve büyüklerimizin dilinde, baharıngüzelliklerinin müjdecisi olarak bilinmiş; her inanç ve kesimin kendine göre algıladığı bir bayramdır.İmam Humeyni güzel demiş; “.. Hüseyniyelerde bulunmayı; halkla beraber olmayı, mazlumun yanında yer almayı sakın komünistlerin.. işidir diyerek uzaklaşmayın..!”Tarih; gömülmez; ondan ders alınır.

Din, sosyoloji ve siyaset; boşluk kabul etmez! Sen, ret-inkârlaçözebileceğine inansan da sorun yine ortada kalır ve başkaları çözer. Dua ile. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.