En Hayırlı Yardımcı Hz.Hatice (r.Anha) −2
Hz. Hatice annemiz tüm mal varlığını Allah yolunda harcamaktan geri durmamıştır. Özellikle ambargo ve boykot'ta çok fedekarlıklar yapmış ve tüm mal varlığını Rasulullah(as)'a vermiştir. O da uygun yerlere harcamıştır.
Hz. Hatice annemiz, Resulullah (as)'la beraber ilk kez cemaatle namaz kılandır.
Hz. Hatice annemiz tüm mal varlığını Allah yolunda harcamaktan geri durmamıştır. Özellikle ambargo ve boykot'ta çok fedekarlıklar yapmış ve tüm mal varlığını Rasulullah(as)'a vermiştir. O da uygun yerlere harcamıştır.
Mekkelilerin Müsümanları İslam'dan döndürmek için başlattıkları ambargo ve boykot üç yıl sürmüştür. Bu süre zarfında Müslümanlar, başta Rasulullah (as) olmak üzere çok büyük zorluklar ve açlıklarla karşı karşıya kalmışlardır. Yine de kafir ve müşriklere taviz vermemişlerdir.
Bu boykotta Hz.Hatice'nin yeğenleri ona gizliden erzak gönderiyor o da paylaştırıyordu. Bu kadar zor durumda olan ve tüm zenginliği giden Hz. Hatice asla efendimize şikayette bulunmamış ve minnet de etmemiştir.
Hz.Hatice annemiz (r.anha), tüm baskılara rağmen İslami mücadelede eşi Resulullah'a destek olmuş ve onun en büyük dava arkadaşı olarak üzerine düşen her türlü fedekarlığı yapmıştır.
“O, seni bir yetim iken bulup da barındırmadı mı? Hem (Sen henüz peygamberlik ve şer'i hükümlerden) habersiz iken seni bulup yol göstermedik mi? Hem Seni fakir iken bulup da zengin etmedi mi?” (Duha S. 6-8) Bu ayeti kerimeler Rasulullah (as)'ın Peygamber olmadan önceki hayat devrelerine işaret etmektedir. Peygamberimiz hem babasını hem de annesini küçük yaşlardayken kaybetmişti. Fakir idi, Hz. Hatice ile evlendi zengin oldu. Tabii bu zenginlik tamamen Allah yolunda kullanılmıştır. Öyleki Resulullah (as) hicret ettiğinde sadece Hz. Hatice'den kalan bir evi vardı. Bu evi de Peygamberimizin amcası oğlu Akil b. Ebu Talip satmış ve parasını da yemiştir. Peygamberimiz Mekke'yi fethettiği zaman kalacak evi yoktu. Çadır kurdurttu ve latife yoluyla “Akil bize bir şey mi bıraktı. Abdulmuttalip oğullarının tüm evlerini satmış,” dedi.
Resulullah (as) İslamı tebliğ ederken gördüğü zulüm ve işkenceleri, eza ve hakaretleri eve geldiğinde, Hz. Hatice annemizin yakın ilgisi ve şefkatiyle unuturdu. Evde bir huzur, bir sükunet bulurdu. Böyle olması Rasulullah(as)'ın İslamı tebliğ etmesinde ve tüm baskılara rağmen taviz vermeden yoluna devam etmesinde etkili olmuştur. Şüphesiz bu tarihi vakıada tüm bacı ve kardeşler olarak hepimizin örnek alması gereken hususlar vardır. İslamın aileye bakış açısını ne kadar da güzel ortaya koyuyor. Birbirini tamamlayan iki unsur, birbirine kol kanat olan iki dost, bir diğerinin acısını dindirmek için yaraya merhem olan bir ensar. Toplumumuz ne kadar da bu dostluğa muhtaç... Bir evde ama yollar ayrı, ekonomik bağımsızlık adına başı iki tarafa çekilen mutsuzluk duvarları örülmekte, böylece toplumda eşler arası yardımlaşma, destek çıkma olayı rafa kaldırılmakta, bencil, bananeci, saldırgan, görgüden uzak bir toplum binası dikilmeye çalışılmaktadır...
Eğer evde huzur ve dayanışma olmasaydı muhakkak Rasulullah(as) daha çok zorlanırdı. Hz. Hatice annemiz peygamberimize yaptığı destekle yetinmemiş, Onun ehli beytinin kamil bir ahlakla yetişmesi hususunda da elinden geleni yapmıştır. Hz. Fatıma ve Hz. Ali'nin kişilik ve şahsiyetlerinin nesillere örnek olmasında Hz.Hatice annemizin rolü herkesçe takdir edilmektedir.
Hz. Hatice annemizin fedakarlığı ve bu fedakarlığın davaya ne kadar büyük bir fayda ve Resulullah (sav)'ın onunla arada on beş yaş olmasına rağmen evlenmesinin ne kadar da isabetli olduğunu anlamakta zorluk çekmiyoruz. Şüphesiz Resulullah(as)'ın bu evliliği Allah-u Teala'nın takdiridir. Ve aynı zamanda peygamberimize bir lütfudur.
Hz. Hatice annemiz ihlaslı, takvalı, kamil iman sahibi ve Allah'a gönülden bağlı biriydi. Bu yüksek vasıflarından dolayı Cebrail (as), Rasulullah (as) vesilesiyle Allah-u Tealanın selamını Ona getirmiştir. Bu durum onun Allah katındaki değerini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Hz. Hatice, Rasulullah (as)'ın yanında da çok değerli bir konuma sahibti. Her zaman Onu rahmetle yad etmiş ve vefatından sonra bile onu sevdiğini her zaman söylemiştir.
Peygamberimiz, Hz. Hatice ile yirmi beş yıl evli kalmış ve onun sağlığında kimseyle evlenmemiştir. Bu da Hz. Hatice'ye olan sevgisinin bir göstergesi olsa gerek.
Hz. Hatice annemiz Ekonomik boykotun son yılında, risaletin onuncu yılında, hicretten üç yıl önce vefat etmiştir. Onun vefatı Rasulullah (as)'ı çok üzmüştür. Bir kaç ay sonra Ebu Talib de vefat edince, Peygamberimiz çok önemli iki hamisini kaybetmenin üzüntüsünü bir arada yaşamıştır. İslam alimleri bu yıla “hüzün yılı” adını vermişlerdir.
Hz. Aişe (r.anha) annemiz anlatıyor:
“...Rasulullah (as) Onun ismini duyduğnda heyecanlanır ve hüzünlenirdi. Bir kurban kesti mi bir kısmını Haticenin akrabalarına gönderirdi... Haticenin bir arkadaşını, bir dostunu gördü mü ona çok hürmet gösterir, onu yerine oturtur, ikram eder ve eski günlerden bahsederdi. Bir gün dayanamadım ve Rasulullah (as)'a: “Sen o ihtiyar kadında ne bulmuşsun. Allah-u Teala Sana ondan daha güzelini ve bakire olanı vermiştir,” dedim.
Rasulullah (as)'ın alın damarları kabaracak kadar öfkelendi. Ve dedi ki;
“Allah'a yemin ederim ki herkes beni yalanlarken, o beni tasdik etti. Herkes bana düşmanlık ederken o bana destek oldu... Malını Allah yolunda feda etti... Allah, bana onun vasıtasıyla evlatlar bahşetti...”
Yalnız bu rivayet bile Hz. Hatice'nin İslamdaki konumunu, Rasulullah (as)'ın yanındaki değerini ve üstünlüğünü açıklamaya kâfidir.
Rasulullah (as) bir hadiste:
“Dünya kadınlarının en faziletlisi dört kişidir: Huveylid'in kızı Hatice, Muhammed'in kızı Fatıma, Firavun'un hanımı Asiye, ve İmran'ın kızı Meryem'dir,” diyerek Hz. Hatice annemizin Allah-u Teala indindeki mertebesinin büyüklüğünü açıkça beyan etmiştir.
Allah'ın selamı ve rahmeti onun üzerine olsun...
İnzar Dergisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.