En Nedvi'nin dilinden Hindistanlı Müslümanlar…
250 milyon Müslüman'ın yaşadığı Hindistan'da canlı bir İslami hareketliliğin olduğunu belirten Hindistanlı büyük İslam alimi Ebu'l-Hasen En-Nedvi'nin torunu Yunus el Hüseyni, Hint yönetiminin doğrudan olmasa da Müslümanları tehdit olarak gördüğünü dile ge
İSTANBUL - Hindistanlı büyük İslam alimi Ebu'l-Hasen En-Nedvi'nin torunu Yunus el Hüseyni ile Hindistanlı Müslümanların durumu, ülkedeki konumu ve faaliyetlerini konuştuk. 250 milyon Müslüman'ın yaşadığı Hindistan'da canlı bir İslami hareketliliğin olduğunu belirten En Nedvi, Hint yönetiminin doğrudan olmasa da Müslümanları tehdit olarak gördüğünü dile getirdi.
İşte Yunus el Hüseyni en Nedvi ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi
Öncelikle hoş geldiniz. Sizi burada ağırlamaktan mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyoruz…
Ben de sizinle bir arada olmaktan mutluluk duydum. Başka ülkelerden kardeşlerimle bir araya gelmek mutluluk verici bir durum. Hem bu, Peygamber efendimizin uhuvvetle ilgili emirlerinin bir gereğidir ve biz de bunun mutluluğunu ve lezzetini yaşıyoruz.
Sizi tanıyabilir miyiz?
İsmim Yunus el Hüseyni en Nedvi. Büyük âlim Hasan en Nedvi'nin torunuyum. Hindistan'da ikamet ediyorum. İlmi çalışmalar yapıyorum, şu anda yüksek tahsilimi bitirme aşamasındayım.
ÜLKEDE 250 MİLYON MÜSLÜMAN YAŞIYOR
Öncelikle şunu sormak istiyorum. Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan'da şu an Müslümanların durumu nasıl, Müslümanların nüfusu ne kadar ve ne gibi çalışmalar yapılıyor?
Hindistan'da 250 milyon Müslüman yaşıyor. Bu tabi çok büyük bir rakam. Yani Müslümanların en çok yaşadığı ülkelerden birisidir Hindistan. Hamdolsun Hindistan'da Müslümanların sosyal yapısı, toplumsal zemini çok güçlüdür. Okulları, medreseleri, üniversiteleri ve dernekleri var. Birçok farklı alanda çalışmalar yürütülüyor. Hindistan'daki Müslümanlar putperestliğin hüküm sürdüğü bir yerde İslami bir medeniyet kurma uğraşında ve çabasındadırlar. Bu yönde gerçekten kararlı ve ciddi çalışmaları var. Ayrıca Hindistan Müslümanları son zamanlarda siyasi parti kurma gayreti içindedir. Böylece sosyal alandaki başarılarını siyasete de yansıtmak istiyorlar. Yönetimde de söz sahibi olmak istiyorlar. Şu ana kadar kesinleşmiş bir şey yok ancak Müslümanların parti kurma çalışmalarında önemli bir mesafe kat ettiklerini söyleyebilirim.
CANLI BİR İSLAMİ HAREKETLİLİK VAR
Hindistan'da şu anda faaliyet gösteren İslami hareketler hangileridir? Ve bu hareketler ile ilgili bizi bilgilendirebilir misiniz?
Hindistan'da Tebliğ Cemaati var. Allah rahmet eylesin, Mevdudi'nin kurucusu olduğu ve başkanlık ettiği Cemaati İslami'nin bir kolu var. Ve bunların dışında çok sayıda lokal düzeyde İslami hareket ve yapı var. Bunlar Hindistan'da çalışmalarını iki alanda yoğunlaştırıyor. Birincisi; Müslümanların bilinçlendirilmesi, onların sağlıklı bir yaşama ve sağlıklı bir inanca sahip olmalarının sağlanması. Ayrıca putperestliğin hüküm sürdüğü bir coğrafya'da insanlara İslami tebliğ götürülerek bunların hidayete gelmesi amaçlanıyor. İkincisi de Müslümanların artık Hindistan'da hedef çıtasını yükselttiğini söyleyebiliriz. Müslümanlar artık Hindistan'ı yönetme eğilimine de girmiş durumda. Yani Hindistan'ı yönetebilecekleri konusunda kendilerine bir özgüven gelmiş. Çünkü Hindistan ne kadar devasa bir ülke olsa da Müslümanlar burayı geçmişte sekiz asır boyunca başarılı bir şekilde yönetmişler. Tabiatıyla bu tarihin, bu şerefli geçmişin Müslümanlar üzerinde oluşturduğu ciddi bir motivasyon var, bahşettiği bir ruh var. Müslümanlar da bunu unutmuyor, bu ruhu diri tutmaya, canlı tutmaya çalışıyor. Tekrar eski şanlı tarihlerine dönebilecekleri konusunda inançlarını koruyorlar. Bunun için gerekli çalışmaları yapıyorlar. Buna yönelik gayret gösteriyorlar. Yani kısacası Müslümanlar Hindistan'da çok faaldir. Tabi Müslümanların ihtiyaç duyduğu şeyler de var. Örneğin; yetişkin eleman sıkıntısı var. Buna benzer başka sıkıntılar da var ama her şeye rağmen Müslümanların Hindistan'da çok ciddi gayretlerinin olduğunu, çok başarılı bir performans gösterdiklerini söyleyebiliriz Allah'a hamdolsun.
ÜNİVERSİTEMİZE ŞEHİD ŞEYH AHMED EL ÎRFAN İSMİNİ UYGUN GÖRDÜK
Sizin bağlı olduğunuz cemaat veya bir dernek var mıdır ve ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Ben Hindistan İslam Gençliği Cemiyetine üyeyim. Ve bizim bu Cemiyet, kötülüklere karşı ve özellikle de Müslüman gençliğin kötülüklere karşı korunmasını ve bilinçlendirilmesini hedefliyor. Bizim çalışmalarımız bu yöndedir ve daha çok gençler üzerine çalışmalarımız var diyebilirim. Bizim Cemiyetimiz, son zamanlarda bir üniversite kurdu. Çok donanımlı bir üniversite bu. Ve buna Şehid Şeyh Ahmed el Îrfan ismini uygun gördük. Bu şahsiyet, Hindistan'ın kuzeyinde Raşid halifeler modelinde bir İslam devleti inşa etmiş bir şahsiyettir. Ki Şeyh Ahmed el Îrfan, İngilizlere karşı mücadele ederken şehid olmuş ve İslami ruhu Hindistan'a aşılayan bir şahsiyettir. Biz de bu ismi üniversitemize vererek onun vizyonuna sahip çıktığımızı bir nevi ilan etmiş olduk. Ve gençlerimize bu yönde bir ruh ve şuur aşılamış oluyoruz Allah'ın izniyle. Yani Hindistan'da Müslümanlar artık sadece İslam'ın toplumsal yönüyle tatmin olmuyorlar. Bir de İslam'ın siyasi bir güce kavuşması konusunda da az önce bahsettiğim gibi bir gayretleri var. Ve bizim gençlik cemiyetimizin ayrıca bu yönde özel bir gayreti ve hesabı var diyebilirim.
MÜSLÜMANLARIN GENİŞ BİR KAMUOYU GÜCÜ VAR
Şu anda Hindistan'daki Müslümanların konumu nasıldır? Yani hükümetin baskısı var mı, rahat bir çalışma ortamları var mı? Ayrıca Müslümanların Hint hükümetini ve siyasetini etkileme noktasında kamuoyu oluşturma, doğrudan etki etme ve karar alıcıları etkileme gücü nedir?
Öncelikle şunu söylemek istiyoruz; Müslümanların geniş bir kamuoyu gücü var, Hamdolsun ve bunun artırılmasına yönelik çalışmalar var. Müslümanlar gösteriler yaparak farklı şekillerde tepkilerini ortaya koyarak kendi görüşlerini duyurabiliyorlar, varlıklarını ve ağırlıklarını hissettirmeye çalışıyorlar. Bunun için gerekli araçları kullanıyorlar. Yani Müslümanların kamuoyu oluşturma noktasında başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Özellikle seçim zamanlarında oy kaygısıyla Müslümanların kapısına gelerek onların sorunlarıyla ilgilenenler oluyor ama bu sadece sınırlı kalıyor.
HİNT YÖNETİMİ MÜSLÜMANLARI TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR
Diğer sorunuza gelince Hindistan'ın Müslümanlar üzerine doğrudan baskısı görünmüyor ancak özel bir siyasetle Müslümanların takip edildiği onların gözetlendiği, denetlendiğini söyleyebiliriz. Yani Müslümanlar üzerinde doğrudan ya da açık bir tehdit söz konusu değil ama netice itibariyle Hint hükümeti Müslümanları şanlı geçmişlerinden ve büyük medeniyete sahip olmalarından dolayı her zaman tehdit olarak görüyor. Ama bunu doğrudan yansıtmıyor, belki Hindistan Müslümanları üzerinde "akıllı baskılar politikası" diye ifade edebileceğimiz bir tür baskı uygulanıyor. Hint yönetiminin Müslümanlara uyguladığı bir baskı da şudur, onu da zikretmeden geçmemek lazım. Bu çok önemli çünkü. Hindistan'da bazı grupları, SİH olur veya başka gruplar olur Müslümanlar üzerine kışkırtıyorlar. Yani kendi istihbaratları bunu bizzat yapıyor. Gucerat eyaletinde ve birçok yerde Müslümanlara karşı büyük katliamlar yapılıyor. Bunun altında da Hint hükümetinin parmağı olduğu konusunda bir kanaate sahibiz. Yani Hint istihbaratı bu işi bilinçli olarak yapıyor diyebiliriz.
BİNLERCE MÜSLÜMAN TUTSAK…
Hindistan'da tutuklu Müslümanlar var mı? Sayıları konusunda bir rakam verebilir misiniz?
Hindistan'da tutuklu Müslümanlar çoktur. Binlerle ifade edilebilir. Ve bunlar hakkında hep malum ithamlar, suçlamalar vardır. Oysa Müslümanlar hiçbir şiddet tarzına başvurmuş değildir. Müslümanlar orada tamamıyla kendi tarzlarında çalışmalarını yapıyor. Ve bizim bu konuda da özel çalışmalarımız var. Müslüman tutukluların, esirlerin serbest bırakılması konusunda özel çalışmalarımız var. Şu anda bu sorun Hintli Müslümanlar için ciddi bir sorundur diyebiliriz.
MÜSLÜMANLARIN NÜFUSU YIL BE YIL ARTIYOR
Hindistan'da İhtida hareketleri oluyor mu?
Yani putperest bir toplumun olduğu bir ülkede bu tür olayların olması beklenir. Tabi bu konuda maşallah çok büyük gelişmeler var Hindistan'da. Bütün grupların İslam'a ilgisi var. Ve bu alanda özel olarak çalışan İslami cemiyetler vardır. Hamdolsun yıllık olarak zaman geçtikçe Müslümanların nüfusunda büyük artışlar oluyor. İhtida hareketleri yoğun bir şekilde yaşanıyor hamdolsun.
KEŞMİR, İNGİLİZLERİN OLUŞTURDUĞU YAPAY BİR SORUNDUR
Keşmir sorununu da sormak istiyoruz. Keşmir sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz. Bu sorunun çözümü nedir?
Doğrusunu söylemek gerekirse Keşmir sorunu zor bir sorundur. İngilizlerin oluşturduğu yapay bir sorundur. Pakistan ile Hindistan arasında yani iki devletin arasında bir sorundur aynı zamanda. Biz Keşmirli kardeşlerimizle birlikte koordineli bir şekilde bu soruna yaklaşamıyoruz. Çünkü bizim bakış açımız ile onlarınki farklı. Ne olursa olsun bağımsızlık istiyorlar, ayrılmak istiyorlar. Biz ise Keşmir'in ayrılmasını şu aşamada pratik olarak çok da bir faydasının olacağına inanmıyoruz. Çünkü bir başına evvela bağımsızlığına kavuşabilecek ve sonra bunu koruyabilecek durumda olduğuna inanmıyoruz. Bu nedenle biz sorunun diyalog yoluyla çözülmesi ve silahın bırakılması gerektiğine inanıyoruz. Biz bu kanaatteyiz ancak Keşmirli kardeşlerimizin çıtası farklı ve çok yüksek. O yüzden bizimle onlar arasında bu sorunun çözülmesi noktasında bir koordinasyon eksikliği var diyebiliriz.
DEDEM EN NEDVİ, KUR'AN VE SÜNNET AŞIĞIYDI
Büyük alim Seyyid Hasan En-Nedvi'nin soyundan gelen biri olarak onun hakkında bize biraz bilgi aktarabilir misiniz?
Gerçekten Ebu'l Hasan En Nedvi çok büyük bir şahsiyettir. Büyük bir İslam aşkına sahipti. Kur'an ve sünnet aşığıydı. Henüz küçük yaşlarda yetim kaldı. Maddi olarak çok zor şartlarda yetişti. Kitap alacak parası bile yoktu fakat buna rağmen yetiştiği o güzel o nurani ortam ona büyük feyiz sağladı. Ebu'l Hasan En Nedvi, bu imanının ve aşkının bir sonucu olarak onun yazdığı 'Müslümanların gerilemesiyle dünya neler kaybetti' adlı kitabı dünyada birçok dile tercüme edildi. Ve milyonlarca kişi bu kitabı okudu ve bundan etkilendi. Bu da imanın ve şuurun bir bereketidir diyebiliriz. Ebu'l Hasan En Nedvi zayıf bir bedene sahipti. Esmer parlak gözleri vardı. Son derece güzel Arapça konuşurdu. Hindistan, Arap İslam âleminden uzak olduğu halde bu manada da çok iyi bir yeteneğe sahipti. Yani Ebu'l Hasan En Nedvi gerçekten İslam ümmeti için çok büyük bir şahsiyetti diyebiliriz.
MÜSLÜMANLARIN İHTİLAFLARI BİR KENARA BIRAKMALARI LAZIM
Müslümanların vahdeti konusunda bir soru sormak istiyoruz. Biliyorsunuz vahdet çok önemli, hele ki böyle bir zamanda. Vahdetin olmamasından kaynaklanan çok sorunlar var ve halen süren bir Şii-Sünni gerginliği yaşanıyor. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Müslümanlar birdir. Ve Müslümanların birbirlerine karşı anlayışlı olmaları, ihtilafları bir kenara bırakmaları lazım. Hindistan'da bu tür şeylerden yani mezhepsel sürtüşmelerden biz de çekiyoruz, aynı sıkıntıları yaşıyoruz. Ancak biz sabrediyoruz, aşmaya çalışıyoruz. Herkese de bunun aşılması konusunda sabırla anlayışla hareket etmesini tavsiye ediyorum.
TÜRKİYE'NİN İSLAM ALEMİ İÇİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YERİ VAR
Son olarak bir mesajınız var mı? Ayrıca sizinle şunu paylaşmak istiyoruz; biz İstanbul'a yeni Endülüs gibi bir vizyon yüklüyoruz. İstanbul'un böyle bir vizyonu içinde barındırdığına inanıyoruz. Siz de bu söylemimize katılıyor musunuz, neler söyleyeceksiniz?
Gerçekten Türkiye'nin ve İstanbul'un çok stratejik bir yeri ve önemi var. Gerek İslam alemi içinde; gerek coğrafi ve tarihi olarak, medeniyet olarak çok önemli bir yeri var. Bu bakımdan bendeniz, İslam Aleminden Avrupa'ya açılan bir kapı olması hasebiyle Türkiye'nin ve özellikle de İstanbul'un bu söylemi hak ettiğine inanıyorum. Ve inşallah bunun pratiğe dökülmesini Allah'tan temenni ediyorum.
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyoruz, Allah yardımcınız olsun.
Ben teşekkür ediyorum, Allah razı olsun.
Ebu'l-Hasen En-Nedvi kimdir?
İlmi, fazileti, kişiliği ve yaptığı İslami çalışmalarıyla Hindistan'da büyük hizmetlerde bulunan büyük İslam âlimi Ebu'l-Hasen En-Nedvi'yi, İslam dünyası da çok yakından tanıyor. Gezdiği birçok ülkede konferanslar veren Ebu'l-Hasen En-Nedvi'nin İslam dünyasına kazandırdığı birçok kitap da bulunuyor. En-Nedvi, özellikle de büyük beğeni toplayan 'Müslümanların gerilemesiyle dünya neler kaybetti' kitabıyla daha çok tanınır hale gelmişti. 1999'da vefat ettiğinde yüzbinler cenaze namazını kılmış, İslam dünyasının birçok yerinde de gıyabi cenaze namazı kılınmıştı. Soyu Resulullah (s.a.v) 'ın torunu Hasan (r.a) 'a dayanan ailesinin, Hindistan'a ilk gelen ferdi Kutbuddin Muhammed el-Medeni'dir.(h.581-677) Hicri yedinci asırda Tatar istilasından kaçarak büyük bir kafile ile Bağdat'tan Hindistan'a hicret etmiştir. O gün bu gün bu aile Hindistan'da birçok ilmi ve idari hizmetler ifa etmiş, âlim ve mücahitler yetiştirmiştir. Bugün hala bu mübarek aile Hindistan'da büyük hizmetler görmektedir. (Mehmet Özcan - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.