Endonezya -1
Güneydoğu Asya ülkelerinden olan Endonezya, Malezya’nın güneyinde Hint Okyanusu’nun içinde yer alan takımadaların oluşturduğu bir ülkedir.
Güneydoğu Asya ülkelerinden olan Endonezya, Malezya’nın güneyinde Hint Okyanusu’nun içinde yer alan takımadaların oluşturduğu bir ülkedir. Endonezya’yı oluşturan adaların en büyükleri Büyük Sunda Adaları, Sumatra, Sulavesi (eski adıyla Selebes), Java, Madura, Küçük Sunda Adaları, Moluk Adaları ve İrian Barat’tır. Ülkeyi oluşturan adaların toplamı ise üç bini bulmaktadır. Nüfusça en kalabalık ada Java adasıdır. Başkent Cakarta da bu adadadır. Topraklarının %11’i tarım alanı, %6’sı otlak, %64’ü ormandır. Endonezya bol yağmurlu bir iklime sahiptir. Başkent Cakarta’da yıllık sıcaklık ortalaması 30 derece, yıllık yağış ortalaması ise 1755 mm’dir. Sumatra adasındaki Padang’da bu oran 30 derece / 4766 mm’dir.
Resmi adı Endonezya Cumhuriyeti olan ülkenin başkenti Cakartadır. Diğer önemli şehirleri Cayapura, Surabaya, Bandung, Medan, Semarang, Palembang, Ujug Pandang, Malang, Surakarta ve Pontianak’tır. Yüzölçümü 1.919.443 km. olan Endonezya’nın nüfusu 225 milyon civarındadır. Devletin resmi dili Bahasa Endonezya dilidir. Ancak halk arasında 250’den fazla yöresel dil konuşulmaktadır.
Endonezya halkı çok çeşitli etnik unsurlardan meydana gelmektedir. Bu etnik unsurların başta gelenleri oran sıralamasına göre şunlardır; Javalılar; %33.55 orana sahiptirler. Yani Endonezya nüfusunun üçte birini oluştururlar. Çoğunlukla Java adasında yaşamaktadırlar. Endonezya’nın resmi dili olan Bahasa dilini konuşurlar. %90’ı Müslümandırlar. Diğer etnik gruplar ise Sundanlılar, Malaylar, Minangkabular, Bugiler ve Açeliler. Açeliler %1.65 orana sahiptirler. Daha çok Sumatra adasında yaşamaktadırlar. İslam’a bağlılıklarıyla bilinen bir etnik kitledir. Hepsi Müslümandır. Bunların dışında da çok sayıda etnik unsur bulunmaktadır.
Devlet, İslam, Hıristiyanlık, Hinduizm ve bazı küçük toplulukların bağlı olduğu tabiat dinlerini resmi dinler olarak kabul etmiştir. Ancak halkın %87’si Müslümandır. Müslümanlar genellikle Sünni Hanefi’dir. Geriye kalan nüfusun %4,5’i Hıristiyan, %4,5’i Brahmanist, %1’i Hinduist, %0,8’i Budist, diğerleri de tabiat dinleri mensuplarıdır. Hıristiyanların üçte bire yakını Katolik diğerleri Protestan’dır.
Endonezya’nın ekonomisi birinci derecede petrol ve doğalgaza dayanır. Bununla birlikte halkın büyük çoğunluğunun geçim kaynağı, tarım, hayvancılık ve balıkçılıktır. Bu sektörlerden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hâsıladaki yeri %25’tir ve çalışan nüfusun %55’i bu alanlarda iş görmektedir. Başta gelen tarım ürünleri, pirinç, kauçuk, kahve, şeker kamışı, Hindistan cevizi, tütün ve çeşitli meyve ve sebzelerdir. Endonezya yerel kaynaklar bakımından da zengin sayılır. Halen kalay, boksit, demir, bakır, nikel, altın cevheri ve inşaat taşı çıkarılmaktadır. Dış ticaretini ekseriyetle Japonya, ABD, Singapur ve Hollanda ile yapmaktadır. Petrol rafinerilerinin dışında kalan sanayi kuruluşlarının çoğu küçük ve orta sanayi kuruluşlarıdır. İmalat sanayisinin gayri safi yurtiçi hâsıladaki payı %20’dir. Çalışan nüfusun yaklaşık %10,5’i sanayi sektöründe çalışmaktadır.
Tarihi kayıtlara göre İslam, Endonezya adalarına ilk olarak Emevi Sultanı Süleyman b. Abdülmelik zamanında yani H. 1 yy.da girmiştir. Adalarda İslam’ın yayılmasında Müslüman tüccarların da önemli rolü oldu. Ancak İslamlaşma çok hızlı yürümedi. Devlet yönetimlerinin Müslümanların eline geçmesi ise sonra gerçekleşti. İslam, öncelikle bugün Endonezya’yı oluşturan adaların en büyüğü olan Sumatra’da güç kazanmaya başladı. Adanın kuzeyinde 15. YY.’da Pedir Sultanlığı adında bir Müslüman devleti kuruldu. Bu sultanlık daha sonra kurulan Açe Sultanlığı’na katılmıştır. Açe Sultanlığı 1514’te bir İslam devleti olarak kuruldu. Tarihi kayıtlara göre bu devletin kurucusu Ali Mugayat Şah’tır. Açe Sultanlığı’nın Osmanlı Devleti’yle yakın ilişkileri olmuş ve 16. YY.’ın sonlarına doğru, hilafeti temsil etmesi itibariyle Osmanlı padişahına bağlanmıştır. Sömürgeciler, Açe Sultanlığı’nı daha ilk dönemlerinden itibaren rahatsız etmeye başladılar. Ancak Açeliler sömürgeciler karşısında oldukça başarılı bir mücadele verdiler. 1599’da Hollandalıların ünlü bir kumandanı Açeliler tarafından öldürüldü. Bu olay Hollandalılar için büyük bir darbe oldu ve sömürgeci güçler bir daha 1873’e kadar Açeliler’e saldıramadılar. Ancak Hollandalılar 1821’de Sumatra’daki Menangkabau Krallığı’nı ele geçirdikten sonra savaş hazırlıklarını yaparak 26 Mart 1873’te Açe Sultanlığı’na bir ültimatom verdiler. Bu ültimatomda, sultanlıktan bayraklarındaki İslam’ı temsil eden hilal ve yıldızı kaldırmalarını istiyorlardı. Hollandalılar isteklerinin kabul edilmemesi durumunda savaş açacakları tehdidinde bulundular. Açe sultanlığı bu istekleri kabul etmenin dinini değiştirip başka bir dine geçmeyi kabul etmek anlamı taşıdığını bildirerek red cevabı verdi. Bunun üzerine Hollandalıların saldırılarıyla başlayan savaş 1904’e kadar sürdü. 1904’ten sonra Hollanda, Açe’yi Sumatra adası için tayin etmiş olduğu genel valiye bağladı.
Bugünkü Endonezya’yı oluşturan adalardan Java’da ise İslam 1400 yılından sonra varlık göstermeye başlamıştır. O zamanlar adada Hinduların ve Brahmanistlerin yönetiminde olan bazı krallıklar vardı. 1478’de Sultan Raden Patak Java Macapahit Hindu Krallığını yıkarak bir İslam devleti kurdu. Daha sonra bu devlet yine Müslümanlar tarafından yönetilen Demak, Giri ve Şeriban krallıklarına bölündü. Adada 1604’te Mataram Müslüman krallığı kuruldu ve bütün adayı yönetimine alarak Müslüman etti. Bu devlet 1704’e kadar ayakta kalmıştır. 1704’te Mataram devleti, Surakarta ve Cokyakarta krallıklarına ayrıldı. Hollandalılar 1800’den itibaren Java adasına yönelik saldırılarını şiddetlendirdiler. 1825-30 arasında süren Hollanda-Cokyakarta savaşı sonunda Hollandalılar adanın büyük bir kısmını ele geçirdiler. Bundan sonra Müslümanların elinde kalan topraklarda iki küçük prenslik kuruldu ve Hollanda çok geçmeden bunları da ortadan kaldırarak adanın tamamını hâkimiyetine aldı.
Hollandalı sömürgecilerin adı geçen adaların tamamı üzerinde hâkimiyet kurmasından sonra da İslami mücadele devam etti. İşgalciler halkın İslami duygularını zayıflatmak amacıyla Hollanda’dan getirdikleri komünistlere bir komünist parti kurdurdular ve bu partinin her tarafta geniş çaplı faaliyet yürütmesine imkân sağladılar. Partinin “işçi, köylü hakları” sloganlarına dayalı propagandaları kısmen etkili oldu. İşgalciler bir yandan da “Endonezya milliyetçiliği” adıyla farklı bir hareket ortaya çıkardılar. Bu hareketin ileri gelenleri de bölgedeki tüm adaları Endonezya adı altında birleştirerek bağımsız bir devlet kurma fikrini savunuyorlardı. Öte yandan İslami düşünce sahipleri çeşitli siyasi örgütler kurarak mücadelelerini sürdürdüler.
Endonezya’yı oluşturan adalar, 1942’de, 2.dünya savaşının başlangıcında üstünlük sağlayan Japonya’nın eline geçti. Ancak Japonya’nın savaştan yenilgiyle çıkması üzerine adalar 1945’ten itibaren yeniden Hollanda’ya verildi. Fakat Hollandalılar güçlenen bağımsızlık mücadelesi karşısında daha fazla dayanamayacaklarını anlayınca kendi elleriyle yetiştirdikleri Endonezya milliyetçilerinin durumlarını sağlama alarak çekilmeye karar verdiler. 1943’te Endonezya Cumhuriyeti’nin kuruluşu ilan edildi. Hollanda bu cumhuriyeti önceden tanımadı. Sonra sadece Cava adası içinde kalmasını şart koştu. 28 Aralık 1949’da da BM kararıyla bugünkü sınırlarıyla Endonezya Cumhuriyeti kuruldu.
Bağımsızlıktan sonra ilk devlet başkanlığına Ahmet Sukarno getirildi. Sukarno, komünistlerle işbirliği yaparak İslami oluşumlara karşı cephe aldı. İslami siyasi faaliyetlerde bulunanlara ağır baskı yaptı ve birçoklarını şehit etti. Sukarno’nun yönetimi 22 Şubat 1967’ye kadar sürdü. Onun yerine başkan Org. Suharto geçti. Suharto’nun uygulamaları ve politikası selefi Sukarno’nunkinden farklı olmadı. O da komünistlerle ve Hıristiyan misyonerlerle işbirliği yaparak Müslümanlara otuz iki yıl boyunca zulüm ve baskı yaptı. Endonezya, 1998 yılında Suharto’nun devrilmesinden sonra başlayan kritik bir döneme girdi. Bir yanda 1997 yılında başlayan ekonomik kriz, diğer yanda 32 yıl sonra gelen sözde demokrasi ülkedeki dengeleri derinden sarstı. Yusuf Habibi, reform vaatlerini yerine getirmeye çalıştı; ancak görev yaptığı geçiş döneminde başarılı olamadı. Siyasi otoritenin zayıf düştüğü bu dönemde, doğu Timur’un ülkeden kopmasıyla neticelenecek sürecin başlaması da Endonezya’yı iç krize sürükledi. İşte bu karışık dönemde ateşten gömleği Abdurrahman Vahid giydi. Aynı zamanda ülkenin önde gelen İslami gruplarından olan ve 1926’dan beri faaliyetlerini sürdüren Nahdat-ül Ulema’nın (âlimlerin dirilişi) lideri olan Vahid, 20 Ekim 1999’da ülkenin seçimle gelen ilk devlet başkanı oldu. Etnik karışıklık ve ekonomik sıkıntılarla boğuşan Vahid, ılımlı ve uzlaştırıcı kişiliği ile ülkenin bir iç çatışmaya düşmesini engellemeye çalıştı. Ancak, halkın beklentilerine cevap verecek reformist politikalar geliştirme konusunda başarılı olamadı. Sokak olaylarıyla başlayan iç kargaşa sonrası Endonezya parlamentosu, 23 Temmuz 2001’de aldığı bir kararla Abdurrahman Vahid’in yerine Megavati Sukarnoputri’yi göreve getirdi.
İnzar Dergisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.