Selahaddin YILDIRIM
Erdoğan'ın zaferi
1 Kasım seçimlerinin sonucunu ‘Erdoğan'ın zaferi' diye okumak bence yanlış olmaz. Evet, seçim sonuçlarının Ak Parti'nin başarısıyla sonuçlanmasında birçok etken var; ancak en büyük etken, bence Erdoğan ve onun siyasi dehası olmuştur. Zira beş ay önce yapılan seçimlerde tek başına iktidar olamayan Ak Parti'ye kaybettiği oylarını geri kazandıran politikaların sahibi Erdoğan'dır. Şayet Erdoğan erken seçim kararı almamış ve Ak Parti bir koalisyon hükümeti kurmuş olsaydı, durum çok daha başka olacaktı. Büyük bir ihtimalle koalisyon uzun ömürlü olamayacak ve ülke her alanda kötüye doğru gidecekti. Ak Parti içinde bir bölünme ve dağılma da yaşanacaktı.
Türkiye'de siyasi partiler hep liderleriyle anılmış, onlarla özdeşleşmişlerdir. Partiyi kuran lider gidince parti de gitmiştir. Menderes, Demirel ve Özal bunun örnekleridir. Ancak Erdoğan, kendisinden önce geçmiş bütün liderlerden daha başarılı olmuş, onların düştükleri hatalardan korunmayı başarmıştır. Erdoğan'ın köşke çıkmasıyla Ak Parti'nin de Anavatan'ın akıbetine uğrayacağı tezi gerçekleşmedi. Çünkü Erdoğan, geçmiş örneklerden iyi ders çıkardı ve Köşkte olduğu halde partisini yönetmeyi başarıyla sürdürdü. Erdoğan'ın karizması, siyasi dehasıyla birleşince, kendisi Cumhuriyet tarihinin en büyük lideri oldu.
Ülkeye yaptığı hizmetlerle haklı bir sevgi ve destek elde eden Erdoğan, İslâm âleminde de sevilen, sayılan bir lider oldu. Bölgemizdeki totaliter rejimlerin baskısı altında inleyen Müslümanlar ve önemli bazı İslâmi hareketler, Erdoğan'ı herkesten daha iyi anlamakta ve onu daha çok sevmektedirler. Erdoğan'a ülke dışında duyulan sevgi ve saygı daha fazla olmuştur.
Türkiye'de ise İslâmi kesimden bazılarının Erdoğan konusunda bariz hatalara düştüğünü görüyoruz. Bunlardan kimisi, Erdoğan'la palazlandıktan sonra ona cephe alıp en büyük hasmı haline geldi; diğer bazıları da her konuda olduğu gibi kıskançlık ve dar hizipçilik kalıplarını aşamadılar. Oysa büyük resme bakıldığında, Erdoğan'ın Türkiye'nin olduğu kadar, İslâm Ümmetinin de hukukunu savunan bir lider olduğu görülecektir. Zaten içerideki ve dışarıdaki karanlık güçlerin ona acımasız bir husumet sürdürmelerinin nedeni de budur.
1 Kasım seçimleri, muhalefet liderlerinin başarısızlığını bir kez daha tescillemiştir. Erdoğan'ı şanslı kılan bir husus da muhaliflerinin bariz başarısızlıkları olmuştur denilebilir. MHP ve CHP'nin liderleri başarısız kalmışlardır. İdeolojik bakış açıları ile halkın inanç ve geleneklerine yabancı duruşları, başarısızlıklarının önemli bir nedeni olmuştur. Bu her iki partinin ilerleyen süreçte daha çok sıkıntılar yaşayacağı bellidir.
PKK ve siyasi uzantısı HDP, Erdoğan ve Ak Parti için kazdıkları kuyuya bizzat kendileri düştüler. PKK, Erdoğan'ın kendisine uzattığı anlaşma elini tutmayarak tarihinin en bariz hatasını işlemiştir. Bozulan barış süreci PKK'ya siyasi ve askeri anlamda büyük kayıplar verdirirken, Erdoğan'a 1 Kasım başarısını sağladı. Erdoğan, PKK'ya karşı gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla puan topladı, milliyetçi Türkler yanında, çatışma ortamıyla bir sonuca ulaşılamayacağına inanan Kürtlerin de oyları Ak Partiye kaydı. Kürdüyle, Türküyle bütün Türkiye, çatışma istemediğini, mevcut istikrarın devamından yana oldukları mesajını verdiler.1 Kasım seçimleri Erdoğan'ı hem içerde hem de dışarıda daha da güçlendirmiş oldu. Seçim zaferi sadece içeride değil, tüm dünyada yankı uyandırdı. Hiç kimse Ak Parti'nin bu denli bir sıçrama yapacağını tahmin edememişti. Beş aydan beri başlayan terör, bozulan ekonomik istikrarın faturasını Erdoğan ve partisine çıkartmak isteyenler hayal kırıklığı yaşadılar, hüsrana uğradılar. Seçimden en çok zarar görenin tarafın PKK ve onun siyasi uzantısı HDP olduğunu unutmamak lazım. PKK ve HDP, içeride milliyetçi Türk solunun, dışarıda ise büyük şeytan ABD'nin kulaklarına fısıldadığı vaatlere kanarak Erdoğan aleyhindeki kirli savaşın en ön saflarında yer aldılar. Anlaşılan o ki, PKK bundan sonra devletin kaale alacağı bir muhatap olmayacaktır.
Evet; Erdoğan güçlü, ancak içeride ve dışarıdaki hasımları da güçlüler. Bölgede gelişen olaylar her an istikrarı bozabilir. PKK ve IŞİD ile süren savaş nasıl biter? Hükümet her iki düşmanla beraber mücadeleyi sürdürebilir mi? Suriye meselesinde bir çözüme ulaşılamaması kurulacak hükümetin icraatlarını zorlaştırabilir. Kürt sorununda nihai çözüm nasıl olacak? Kurulacak yeni hükümetin dış politikası değişecek mi, değişmeyecek mi? Ekonomik istikrarı sağlayacak, halkın beklentilerini karşılayacak icraatlar gerçekleşmez, Ak Parti 7 Haziran'da kendisine oy kaybettiren hatalarını düzeltmezse yine başa dönülebilir.
Ve en önemlisi her türlü haksızlık ve ayrımcılığın kaynağı 12 Eylül dönemi anayasası kaldırılıp yerine, eşitlik ve adaleti sağlayan, insan haklarına saygılı bir anayasanın yapılması gerçekleşecek mi? Ak Parti istenen bu anayasayı yapmayı başarabilirse daha bir kaç dönem iktidarda kalabilmeyi de garantilemiş olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.