Nurullah AY
Esed Afrin'e girerse
YPG'ye danışmanlık yaptığı iddia edilen Badran Jia Kurd adlı yetkili, Reuters Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, YPG ve Şam yönetiminin, Suriye ordusunun Afrin'e girmesi için anlaşmaya vardığını söyledi.
Haber BBC'de de geçti.
BBC'nin Jia Kurd'a dayanarak aktardığına göre Suriye ordusu güçleri önümüzdeki iki gün içinde sınır hattı boyunca konuşlanacak ve iki gün içinde bölgeye girebilecek.
Bu haberin ardından Suriye devlet televizyonu, Esad rejimi yanlısı güçlerin saatler içerisinde Afrin'e gireceğini duyurdu.
Yani bir mutabakata vardıklarına kesin gözüyle bakılabilir.
Badran Jia Kurd'un birkaç gün önce “İşlenen barbarca suçlar ve uluslararası sessizlik ışığında, bize yardım eli uzatan herhangi bir tarafla işbirliği yapabiliriz” sözleri anlaşmanın içeriğiyle ilgili bize ipuçları vermektedir.
Çaresizliğin dip noktasında PKK/PYD'nin yedi sülalesinin Kürtleri vatandaş kabul etmediği Esed'e sarılması canını kurtarmak için tecavüzcüsünün evine sığınmak zorunda kalan genç kızın başına geleceklerden farklı olmayacaktır.
Suriye'deki ilk kongresini 1981'de yapan PKK, 1982'de Suriye'nin başkenti Şam'da yapılan ikinci kongrede Hafız Esed rejiminin desteği ile Türkiye'ye karşı silahlı mücadele kararı alırken kimliksiz Kürtlerin haklarını hiçbir zaman gündemine almadı. Zira ikili anlaşma onu gerektiriyordu.
Bu anlaşma ile;
·ADB, beş bin tır ve iki bin kargo uçağı silahı Esed'e vermiş olacak.
·Esed ve ABD'nin yolu kesişerek, Rusya faktörüyle denklem daha bir karmaşık hale gelecek.
·Bölgenin demografik yapısı değişecek; zira bu aşamadan sonra ne Esed ne de Türkiye bölgenin tamamen Kürt kalmasına müsaade etmeyecek.
·PKK/PYD, Rusya ve İran'ın müsaade ettiği oranda bir güç bulunduracak veya tamamen çıkarılacak.
·Kürtler, on yıl önceki hallerine, yani kimliksiz hallerine dönecek.
·Esed'in petrol kuyularının bekçiliğini yapan PYD, havasını alacak.
·Bölge halkları, Esed'in sınır güvenliğini sağlayan PYD'nin şahsında Kürtleri Esed'i korudukları için ihanetle suçlayacak.
·PYD ve PKK bütün bu felaketlerin sorumlusu değilmiş gibi Türkiye'yi Afrin'e sokmadığının havasını atacak ve tabanı bunu sorgusuz sualsiz kabul edecek.
·PKK/PYD, sorumlusu olduğu felaketin hesabını vermeyecek. (Hatırlarsanız Murat Karayılan “biz onları Sur'da, Cizre'de çukura gömdüğümüz gibi Afrin'de de gömeceğiz” diyerek sorumlusu olduğu felaketi galibiyet olarak anlatmaktan imtina etmiyordu.)
Hepsinden de önemlisi tecavüzcüsüne sığınanın çaresizliği üzerinden tecavüzcünün tecavüzü meşrulaşacak ve felakete sürükleyenin bedelini mazlum halk ödeyecek.
Tıpkı Sur, Cizre, Nusaybin, Varto, İdil, Silvan, Yüksekova, Silopi, Şırnak'ta olduğu gibi.
Ya Tunceli?
Tunceli, özyönetimi hak etmediği(!) için bedel ödemeden atlatmıştı.
Ya da yaşasın Bese Hozat ve Rıza Altun'un hamiyeti!
Soy Ağacı
Günlerdir ülke gündemi soy ağacıyla meşgul. Hele gençleri bir merak almış sormayın gitsin.
Bir kat altında veya yan sokağında oturan dedesini ninesini bayram günleri dâhi ziyaret etmeyen yeni yetmeleri saran merak, heyecan, telaş had safhada.
Giyim ve kuşamını Batı sünepesinden, hayallerini Fransız romantiklerden alan; rüyalarını İngilizce gören ve geçmişinden utanan gençlerin birçoğunun yüz yıl önceki dedesinin yanında “sağ” ifadesinin geçmesi akıllarını karıştırdı.
Yeni yetme genç soy ağacını Cumhuriyet arşivlerinin açılması sandı herhalde.
Evladım, bu “soy ağacı”nda her şey yazılmaz.
O, basit bir soy ağacı, arşivler açılınca belirir “darağacı”.
Darağacı ile ilgili arşivler de açıldığında dedenin yanına yazılan “sağ” sözcüğünün yerinde sadece “ölü” yazılmayacak nerede ve niçin asıldığı da yazılacak.
O zaman kahramanın olacak olan dedenle gurur duyma nedenin olacak.
Görüş ve Önerileriniz için... [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.