“Et ithalatı kalıcı çözüm değil”
Gaziantep Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı, kırmızı et fiyatlarının düşürülmesi için et ithalatının kalıcı bir çözüm olmadığını söyledi.
Türkiye’de son yıllarda hayvancılığın yanlış politikalar yüzünden giderek bitme noktasına geldiği yönündeki tartışmalar devam ederken Bakanlar Kurulu kararıyla karkas etin de aralarında bulunduğu birçok üründe gümrük vergisi düşürüldü.
Kesimlik hayvan ve karkas et ithalatındaki gümrük vergilerinin düşürülmesini İLKHA’ya değerlendiren Gaziantep Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Ömer İrfan Çetiner, sektör olarak 2011 yılında ciddi bir ithalat tecrübesi yaşadıklarını, o gün de et geldiği zaman etin fiyatının ucuzlamadığını belirtti.
Kırmızı et fiyatlarının düşürülmesi noktasında et ve hayvan ithalatının kalıcı, sürdürülebilir bir çözüm olamayacağını belirten Çetiner, dışarıdan hayvan veya et ithalatı yaparak Türkiye’ye daha ucuz et yedirmenin mümkün olmadığını söyledi.
Aracılardan dolayı kırmızı et fiyatlarının yükseldiğini belirten Çetiner, “Normalde şu anda karkas etin satış fiyatı Gaziantep genelinde 26 TL’dir. Yani hayvanımızı kemikli et olarak 26 TL’ye satıyoruz. Getirdiğimiz bu hayvanın yaklaşık 2 TL’lik sakatat değeri var. Bunlar çıktıktan sonra etin kilosu 26 TL oluyor. Biz kasaplar olarak 24 TL üzerinden toptan kemikli et satışı yapıyoruz. Bunu sahada perakende fiyatı olarak düşündüğümüzde bunun fiyatı çok yükseliyor. Üretici ile tüketici arasındaki aracıların çok oluşu, el değiştirmesinden dolayı fiyat sahaya da olumsuz yansıyor.” dedi.
Devletin bir an önce aracılık konusuna el atıp bir çözüm getirmesi gerektiğini söyleyen Çetiner, “Bazı büyük marketlerde toptan kıyma ve kuşbaşı et satılıyor. 16 TL’ye paketlenmiş kıyma satılıyor. Bu da şu demektir, bir kilo kıymayı 32 TL’ye satıyorlar. Aynı et marketlerde paketlenmiş yüzde 14 civarında yağlı olduğu halde 32 TL’ye satılırken bu fiyat kasaplarda veya başka satış reyonlarında bu fiyatın 40,45 ve 50 TL’ye yaklaştığını görüyoruz. Bu fiyatta tabi ki bir tepki topluyor. Burada da en büyük sıkıntı, satarken üretici mağdur oluyor. Fiyatı yüksek buluyor. Bizim girdi fiyatlarımız ve kazancımız bellidir. Tüketici de mağdur oluyor. Tüketici pahalı ürün tüketmiş oluyor. Üreticinin şu anda girdi fiyatlarımıza bakılırsa normaldir. 26 TL’den karkas gövde üzerinden et satıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Koyun nüfusumuz 30 milyon civarına gerilemiş durumda”
10 yıl öncesine göre Türkiye’de koyun sayısının yarı yarıya düştüğünü belirten Çetiner, “Ama şunu iyi değerlendirmemiz lazım. Bundan yaklaşık 10 sene önce koyun nüfusumuz yaklaşık 60 milyona tekabül ediyordu. İnsan nüfusumuz 65 milyondu. Nerede ise birebir koyun nüfusumuz vardı. Sığır nüfusumuz 14 milyon civarındaydı. Şu anda bizim koyun nüfusumuz 30 milyon civarına gerilemiş durumda. Sığır nüfusumuz aynı ama burada da bir eksiğimiz var. Türkiye’nin nüfusu bayağı arttı. 80 milyona yakın bir nüfusumuz var. 10 milyon civarında turist ve 3 milyon civarında da göçmeni ağırlıyoruz. Bunlara da baktığımızda 100 milyona yakın bir rakam ediyor.” şeklinde konuştu.
Kırmızı et fiyatlarının bu kadar yüksek seyretmesindeki ana nedenin kesimlik hayvan arzının sığlığı ve yetersizliği olduğunu belirten Çetiner, kırmızı et ile ilgili üretime ihtiyaç olduğunu, üretimin daha çok artırılması gerektiğini ifade etti.
“Kırmızı et ile ilgili üretim ihtiyacımız var”
Beslenme çeşitlerinin arttığını, insanların daha çok tükettiğini hatırlatan Çetiner, “Kırmızı et tüketiliyor. Kişi başı et tüketimi 15 gramdan 15 kilolara çıktı. Bundan dolayı da kırmızı et açığımız var. Kırmızı et ile ilgili üretim ihtiyacımız var. Üretimin daha çok artması lazım. Türkiye’nin et üretim kapasitesini artırmakla insanımıza daha ucuz et tüketimi sağlayabiliriz. Burada ciddi politikalar ortaya konulması gerekiyor. Mutfağımıza gelen bir kilo etin üretimi için maksimum 3 yıl lazım. Devlet bugün çok ciddi kararlar alsa ve bu kararları uygulamaya koysa ancak 3 sene sonra meyvelerini görebilir. O yüzden bir acil eylem planına ve kısa sürede müdahale şeklindeki çalışmalara ihtiyacımız var.” diye konuştu.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in “kesimlik hayvan ve karkas et ithalatının, söz konusu Bakanlar Kurulu kararı öncesinde olduğu gibi Bakanlığın yetkisi, kontrolü çerçevesinde yürütüleceği” yönündeki açıklamalarına da değinen Çetiner, şunları dile getirdi:
“Tarım bakanımız da zaten açıklama yaptı. ‘Bu hususta ithalat kontrollü şekilde yapılacak, izne tabi yapılacak, her isteyen her şekilde ithalat yapmayacak, fiyatların artması gibi bir talebimizde yok.’ dedi. Böyle bir talep olursa zaten Türkiye genelinde herkes kesime gideceğinden dolayı elimizdeki hayvan varlığı ile ilgili de sıkıntı yaşarız. 2011 yılında ithalat ile ilgili ciddi acı bir tecrübe yaşadık. O günlerde 2 senede 5 milyar dolara yakın paramız yurt dışına kırmız etten dolayı gitti. İnşallah Mevla’m aynı sorunları bir daha yaşatmaz.”
“Meralarımız eskisi kadar yeterli değil”
Koyun sayısında düşüş olmasının nedenini de meraların azalmasına bağlayan Çetiner, “Biz kendimize yetecek büyük bir ülke olacaksak biz F-16 parçası üretmiyoruz, kırmızı et üretiyoruz. Bunu kendimize yeter hale getirmemiz lazım. Bununla ilgili kaynakları ve sorunları da çözmemiz lazım. Türkiye’de süt üretimi ile ilgili devlet çok ciddi manada destek verdi ve bu sektörün önünü açtı. Bizim de yapmamız gereken koyun varlığımızı artıramıyoruz, meralarımız eskisi kadar yeterli değil. İnsanlar koyunların peşinde artık bir ömür geçirmek istemiyor. Bundan dolayı da biz büyükbaşta özellikle de sığırda etçi kombinlerindeki hayvanlarımızın sayısını artırmalıyız. Sayıyı artırmamız için bu insanların finansmana ihtiyacı var. Devlet finansman hususunda 2 yıl ödemesiz 5 yıl vade ile süt inekçiliğine imkân tanıyordu. Burada da finansmana çok ihtiyacımız var. Devletin bize bir şekilde bunu rahatlatabilecek ve alt yapıyı oluşturabilecek finansmanı da sağlaması lazım. Yani etçi sığırcılığın yaygınlaşması lazım. Buna benzer hamleler gerekiyor. Basit gibi gözüküyor ama alınan kararlar çok ciddi oluyor.” diye belirtti.
“Her noktada üretmek zorundayız”
Buna benzer teşviklerin sektörün ilacı, kamçısı ve heyecanı olduğunu belirten Çetiner, “Bizim senede 250-300 bin civarında çeşitli nedenlerden dolayı buzağımız ölüyordu. Geçtiğimiz sene bir karar alındı. Buzağı başına devlet 500 TL prim veriyordu. Bu, ‘Siz buzağıyı öldürmezseniz devlet bu parayı verecek.’ demektir. Buna benzer teşvikler aslında sektörün ilacı, kamçısı ve heyecanıdır. Bu sektör ile uğraşan insanların belli bir miktar para kazanması ve işi büyütmesi lazım ki Türkiye’nin kırmızı et açığı olmasın. Bakın Katar’a bir ambargo uygulandı. İnsanlar sıkıntıya girdi. Türkiye’nin kendine yeter bir ülke olması lazım. Çünkü sizin dost bildiğiniz ülkeler bugün size verirler, yarın vermezler. Bugün eti ucuza verirler, yarın krize düştüğünüzde ucuza vermezler. Bu memleketin üretime devam etmesi lazım. Her noktada üretmek zorundayız. Eğer biz bu işi üretimle çözemezsek önümüzde çok ciddi sıkıntılı günler vardır. Her alanda üreterek bu sorunlara çözüm bulmamız lazım. Bu bir çark ama bu çarkta üretici ile tüketici arasındaki insanların çok değil, azalması lazım. Aslında el değiştirirken araya çok insanın girmemesi lazım.” dedi.
“Et fiyatları yine ucuzlamayacaktır”
Kırmızı et fiyatlarının düşürülmesi için et ithalatının kalıcı bir çözüm olmadığını söyleyen Çetiner, şöyle konuştu:
“Biz 2011 yılında ciddi bir ithalat tecrübesi yaşadık. O gün de et geldiği zaman etin fiyatı ucuzlamadı. Herkes zannediyor ki yurt dışından et gelirse et fiyatı ucuzlayacak. O zaman aracılar daha fazla para kazanacak. Türkiye eğer yurt dışından hayvan ithal etsin, et fiyatları yine ucuzlamayacaktır. Birileri ucuza alıp yine pahalıya satacaktır. Çünkü para kazanacak. Biz, Türkiye’de üreticimizi güçlendirerek bu işi başarabiliriz. O yüzden herkes üreticiye sahip çıksın.”
“Türkiye’de kuzu kesimi çok arttı”
Türkiye’de kuzu kesiminin çok olduğuna da dikkat çeken Çetiner, “Kuzu kesimi Türkiye genelinde çok arttı. Kuzu kesiminin belli bir miktar ve kiloya kadar frenlenmesi lazım. Yaklaşık 15 kilo civarındaki bir hayvanı kesiyoruz. Bu oran eğer 35-40 kilolara çıkarsa kuzunun et randımanından para kazanacağız. Hayvan çok küçükken randıman almadan hemen kesiyoruz. Böyle bir talep oluştuğu için bu talep kuzu kesimini etkiliyor. Üretimde bunun tetikleyince kuzu fiyatları arttı. Bunları iyi gözlemleyip müdahale etmeliyiz. Kuzu üretimine teşvik verilirse bu sayede kuzu erken kesilmez, randımanımız yükselir.” diye konuştu. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.