Mehmet İkbal ATAK

Mehmet İkbal ATAK

Evet… "Çok Garip Bir Yaratık!"

Oslo süreci diye de anılan 1. Açılım Süreci’ni bozmak için PKK ve legal türevleri olanca güçleriyle çabaladıkları bir dönemdi.

O dönemde gazetecilerin “Açılımın” durumunu sorduğu Emine Ayna, sevinçten uçarcasına, en kabih sırıtık yüz ifadesiyle adeta müjde verircesine açılımın bittiğini müjdeleyerek şöyle söylüyordu: “Ne açılımı… Açılım mı kaldı… Açılım bitti arkadaşlar, bitti…” diyordu. Hatırlar mısınız bilmem ama bu sözleri “müjdelerken ki” sevinçten uçan sırıtık suratı hala gözlerimin önünde.

Meğer o sırıtık surat Bülent Arınç’ın da dikkatini çekmiş ve “Açılıma” siyasi partilerin yaklaşımını değerlendirdiği bir konuşmasında aynen şu cümleleri kullanıyordu:

“DTP’den hele bir kadın var içlerinde, kahkaha atarak “Açılım istemiyoruz” dedi. Çok garip bir yaratık... Allah akıl fikir versin.”

Bülent Arınç’ın on numara tespiti son derece isabetli olsa da “Allah akıl fikir versin” şeklindeki “duasının” kabul görmediği, hafta içerisinde “Garip yaratık”ın verdiği sözde soru önergesiyle bir kez daha ortaya çıktı.

Nasıl kabul olabilirdi ki o “dua!” Hem “Garip yaratık”; hem de “akıl fikir!” “Garip yaratık” akla fikre ne yapacaktı ki!

Detaylarını vermeye gerek yok, “Garip yaratık” geride bıraktığımız perşembe günü, “akıldan fikirden yoksun” bir metin hazırlayıp cevaplanması isteğiyle İçişleri Bakanı ve Başbakan’a “soru önergesi” diye sunmuş.

Sözde “soru önergesine” bakıldığında “Ayna’dan yansıyan yalan demetinden” öte hiçbir şey bulmanız mümkün değil.

Kendince seçim döneminden bugüne HÜDA PAR’ın “Özgür halka” saldırıları sıralanmış, HÜDA PAR’ın IŞİD’in Türkiye şubesi olduğu dile getirilmiş. Oluşturulan travmatik ruh hali yazıya dökülerek “soru önergesi” şekline dönüştürülmüş.

Ayna’dan yansıyan karın ağrısına biraz sonra değineceğim. Ama “soru önergesine” bakılınca bir kez daha “Aman Ya Rabbi! Ne garip yaratık!” demekten kendini alamıyor insan.

Bu kadar yüzsüzlük, bu kadar terbiyesizlik, bu kadar zevzeklik herhalde “Garip yaratıkların” yapacağı iş olur.

Üstelik sıraladığı kurgusal saldırıların tümünü de Zekeriya Yapıcıoğlu ile Başbakan arasında yapılan görüşmeye bağlanıyor ya, bir kez daha “Aman Ya Rabbi! Ne garip bir yaratık!”

AYNA AYNA, SÖYLE BANA…

İyi de İçişleri Bakanı ya da Başbakan o soru önergesini bir anlık dalgınlıkla ciddiye alıp okusalar tıpkı Bülent Arınç gibi “Aman Ya Rabbi! Ne garip yaratık” demekten kendilerini alabilirler mi?

Hatta seçim sürecinde bırakın HÜDA PAR’a yönelik yapılan yüzlerce saldırıyı, bizatihi Ak Parti teşkilatlarına, başkan adaylarına, hatta milletvekillerine karşı yapılan benzer saldırılar tek tek gözlerinin önünde canlanmaz mı?

İçişleri Bakanı ya da Başbakan kendilerini alamayıp şu ninniyi mırıldamaz mı?

Ayna Ayna, Söyle Bana!

Seninle yalanda yarışacak,

“Garip bir yaratık”

Var mı bu dünyada!

Ya da;

“Soru önergesinde” geçen “Gazze-Rojava-IŞİD-AKP-HÜDA PAR” kombinasyonu hasbel kader Bülent Arınç’ın gözüne ilişirse bu kez “Aman ya Rabbim! Bu ne garip yaratık”! derse… Ardından şunu da eklerse, “Aman Allahım! Bu nasıl da siyonistleşmiş” derse “Té çi xweliye li seré xwe ke!”

Veyahut;

Ak Parti’den biri kalkıp o önergeye şöyle bir cevap verirse… Dese ki, “Garip yaratık! Aklın başında mı? Kobané üzerinden attığınız yalanları bilmiyor muyuz da kalkıp bizi IŞİD’i desteklemekle suçluyorsunuz! Kendi çocuklarınız ballı kaymaklı bir hayat sürerken varoşlardaki fukara Kürt çocuklarını her gün toplayıp Rojava’ya gönderirken ne zaman size engel çıkardık. İstihbaratımız kontrolündeki haber ajansınız bile her gün yüzlerce Kürt gencinin hiçbir engelle karşılaşmadan, hatta sınır geçişlerinde sağladığımız kolaylıklarla Rojava’ya geçişleri sağlanırken bu kolaylıkları kime bu kadar gösterdik? Çatışmalarda yaralanan agitlerinizi kendi hastanelerimizde tedavi etmiyor muyuz? Bunun için Mürşitpınar sınır kapısını hizmete açmadık mı? Militanlarınızın yiyecek, içecek ve tüm lojistik ihtiyaçları istihbaratımız gözetiminde Mürşitpınar üzerinden sağlanmıyor mu? Üstelik Ada’daki “Yeğen” ile zaten tüm detaylar üzerinde anlaşmışken bunca pervasızlığı nereden peydahlıyorsun? Tüm desteğimize rağmen IŞİD orada kellenizi pazara çıkartıyorsa biz ne yapalım? Bunca desteğe rağmen gidip hatırınız için IŞİD’le biz mi çatışalım? Bunu mu istiyorsun “Ayna Ayna, nankör Ayna!”

TÜM MESELE MAJESTELERİN HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMASI

Tüm mesele, geçen hafta Aynagilleri teftişe gelen konsolos denen majestelerinin hayal kırıklığına uğraması… Ardından konsolosa yaranmak adına İhya-Der ve Hizmet-Der’e saldırırlarken bir kez daha hayal kırıklığına uğraması… Şeyh Said Meydanı’nda israil’e yağan lanetlerin Aynagillerde bir kez daha hayal kırıklığı oluşturması. Ne güzel plandı değil mi? Şeyh Said Meydanı’nda “Gazze’ye Dua, israil’e Beddua” etkinlikleri düzenleniyordu. Aynagiller, etkinliklerden hıncını çıkarmak için siyonist terörün hamisi ABD’nin Adana konsolosunu güya “iftar vermek” üzere aynı meydana çağırmış, konsolos denen çapulcu holigan da meydana teşrif edeceklerdi. Ne olduysa “Kontrol edilemeyen gruplar” çorbayı tırşıka, tırşıkı bulgura katarak hain planı altüst etti.

Oysa konsolos aynı zamanda Aynagilleri teftiş edecek, 100 üzerinden 105 puan verecekti. Nitekim Aynagiller katıksız sosyalist düşüncedeyken konsolosluğun ısrarlı tavsiyeleriyle önce “Kürtçülüğe”, ardın da son zamanlarda olduğu gibi “Dine Karşı Din” düşüncesine dümen kırmışlardı. Konsolos, büyük bir zevkle teftişe gelmiş, ancak “Bizden habersiz Amed’de yaprak bile kımıldamaz” güvencesi veren minik öğrenciler sınıfta kalmışlardı. Tez elden KCK fırınındakilerin eline satır tutuşturularak kalabalığın önüne sürülmüş, yine “kontrol edilemeyen gençler” durumdan vazife çıkarmışlardı.

Sonraki gece… Konsolosun intikamı için Şehitlik’te İhya-Der’e bomba atılmış, kısa süre sonra D.Bakır’ın meşhur “Terör Baroniçeleri” mahalleye dadanarak varoş çocuklarını motorize etmiş, ancak kısa süre sonra ortaya çıkan “kontrol edilemeyen gençler” Baroniçelerin planlarına bir kez daha çomak sokarak akamete uğratmış.

Olmadı, sonraki gece… Bu kez D.Bakır Huzurevleri’nde Hizmet-Der’e bomba atılmış. O da ne? Yine “kontrol edilemeyen gençler” belirivermiş, plana bir kez daha çomak sokarak “Garip Yaratıkların” ihtiraslarına geçit vermemiş.

GARİP BİR KORNA SESİ: IŞİİİİİİİİİDDD!

Evet… Tüm mesele bu! HÜDA PAR bunun neresinde? Hem bombalayacaksın, hem de HÜDA PAR saldırdı diyeceksin, ardından da IŞİİİİİİD diye korna çalacaksın! Hakikaten sen ne “Garip Yaratıkmışsın” be!

Sözde “Çözüm süreci” başladı, o gün bugündür hep çatışma, kan, gözyaşı için garip garip dualar yapıyorsun. “Çözümle” beraber cenazelerden mahrum kalınca Rojava’ya dadandın, bir Nusra, bir IŞİD diye tutturdun, madem buralardan cenaze çıkmıyor, o halde fukara gençleri Rojava’ya gönderelim de bari cenazeler oradan gelsin, diyerek taze kan ihtiyacını Rojava’dan karşılamaya çalıştın. Yetmedi, süreci bozmak adına bu kez seçimlerin de etkisiyle HÜDA PAR’ı işin içine kattın, kendin Rojava’ya adam göndermekle övünürken, HÜDA PAR’ın Rojava’ya adam gönderdiğini aylarca haykırdın. Eş zamanlı olarak saldırı furyası başlattın, birilerinin karşılık vermesi temennisiyle tüm tahammül sınırlarını bir bir aştın. Karşılık bulmayınca bir taraftan HÜDA PAR üzerinden süreci bozamamanın garipliğiyle yalan-iftira furyasına sarıldın, öbür taraftan saldırıları var gücünle teşvik ettin.

İYİSİ Mİ ŞU TAVSİYEYE KULAK VER

Biliyorsun, HÜDA PAR’a ve İslami derneklere saldırı furyasına destek verip alkışlı tempo tutturmakla yetinmedin, “Niye böyle yapıyorsunuz?” diye soran üçüncü taraflara hep şunu söyleyerek halkın zekâsıyla alay ettiğinizi zannetiniz. “Ne yapalım, içimizde kontrol edemediğimiz gruplar var. Bizi de dinlemiyorlar. Doğrudan KCK’ya bağlıdırlar. Aslında bizde tasvip etmiyoruz ama…”

Gençliktir, gördüğünüz gibi bazen “kontrol dışına” çıkmayı çok seviyorlar. HÜDA PAR da, İslami dernekler de gençleri kontrol altında tutmak için çok çabaladılar. Hatta bu yüzden nice genç küstü, darıldı. Gelinen noktada artık ne HÜDA PAR ne de bombaladığınız İslami dernekler o küskünleri artık kontrol altına alamıyor. Nitekim sizler de yakinen biliyorsunuz ya, gençlerin kontrol altına alınmasının ne kadar zor olduğunu…

Siz binlerce saldırıda da müşahede ettiğiniz gibi kendi gençlerinizi kontrol altına alamadınız, HÜDA PAR ve dernekler de artık o zorlukla karşı karşıyalar.

Peki bu “kontrolsüzlük” nereye kadar sürecek? Bence basit bir yolu olabilir. İyisi mi Başbakan ile Zekeriya Yapıcıoğlu’nun sıradan bir görüşmesine “Garip” anlamlar yükleyerek bunu soru önergelerine dönüştüreceğinize, mesela şöyle bir “güzellik” yapabilirsiniz.

Yeni bir soru önergesi hazırlayın, Başbakan’dan ricada bulunun, tekrar Zekeriya Yapıcıoğlu ile görüşmesini isteyin, siz “kontrol edilemeyen” gruplarınızı artık kontrol altına alma formülü bulduğunuzu, içinizdeki “Terör Baroniçelerinin” bile artık bu formülü bozamayacaklarını, ne Tuğluk’un ne de Audicinin annesinin artık gençleri provoke edemeyeceğini kamuoyuna deklare edin, Başbakan da sizin hatırınız için Zekeriya Yapıcıoğlu’ndan “kontrolsüz gruplarla” ilgili inisiyatif almasını istesin.

Gerçi gençler biraz kızgın ama Yapıcıoğlu’nun ricasını geri çevirecek kadar henüz huysuzlaşmadıklarını umut ederim.

Bence şimdilik tek çözüm formülü bu. Yoksa bırakın sizde de bizde de cirit atan “kontrolsüz gruplar”, ne halleri varsa görsün!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.