Selahaddin YILDIRIM
‘Evet' ‘hayır' muharebesi
Anayasa için yapılacak referandum, siyaset meydanında olduğu gibi medyada ve özellikle de sosyal medyada önemli bir yer tutmuş bulunuyor. Toplumda son yıllarda artış gösteren nefret ve kamplaşma olgusunun bu referandum dolayısıyla tekrar depreşmeye başladığını da görüyoruz. Hain, kansız, yandaş, yalaka, gibi ithamlar yanında işi bir hayat memat sınırına kadar abartanlar da var. Memleketin bölüneceği, Türklüğün yok olacağından dem vuranların yanında bunun aksi söylemler de ortada arz-ı endam ediyor. Ülkenin dışarıda ve içeride sıkıntılı bir süreçten geçtiği bir dönemde böylesi yeni bir ayrışma dalgasının hayra alamet olmadığını söyleyelim.
Evet ve hayırcılar arasında şiddetli geçeceği anlaşılan bu muharebeden halkın büyük kesiminin habersiz ve hatta ilgisiz olduğunu da belirtelim. Hakikaten kamuoyu işin özü ile ilgili yeterince bir bilgiye sahip değil. Oylamaya sunulan maddeler neyi değiştirecek, ülkeye ve halka nasıl bir yansıması olacak bu konuda kafalar karışık.
İşin aslına bakıldığında bazılarının iddia ettiği gibi bu bir rejim değişikliği değildir. Bunun altını çizmek lazım. Doğrusu rejim değişikliği öyle kolay gerçekleşecek bir olay da değildir. Kemalist rejimin halka ve ülkeye dokunan şerri hafifletilebilirse ne âla. Köklü bir değişim isteyenlerin daha çok çalışmaları gerektiğini hatırlatmakla yetinelim. Ne yazık ki Kemalist rejimin en büyük mağduru olan İslami kesim, Ak Parti döneminde bulduğu rahatın verdiği rehavetle tatlı uykulara dalmış veya meleklerin cinsiyeti türünden konuları tartışarak enerjisini heba ediyor.
Sol kesim ile Erdoğan'ın iflah olmaz muhaliflerine göre Erdoğan önce sultan, sonraki aşamada ise halife olacaktır. Maalesef sol kesim öteden beri ülkenin giderek Suudi Arabistan veya İran tipi bir Şeriat ülkesi olacağı korkusunu pompalıyor. Yaptıkları bu asılsız propaganda ile halkı korkutup Erdoğan' dan soğutmaya çalışıyorlar. Ama artık bu yersiz iddia ve propagandalara kimseyi inandıramadıkları ortada. Çünkü ne Türkiye eski Türkiye ne de halk eski halk. Bu halkı seksen yıldan beri köle gören bir anlayışın sahipleri tezgâhlarının bozulabileceği korkusuyla ortalığı velveleye veriyorlar. Rejimin özüne dokunmadan sadece yürütme, yasama ve hantal bürokrasinin bünyesinde yapılacak bazı yapısal değişikliklere bile tahammül edemiyorlar. Her vesilede 12 Eylül faşist diktası diye nutuk atan bu zavallılar, faşist cuntalarının yaptığı anayasayı değiştirme girişimine ateş püskürtüyorlar.
Referandum meselesi sanki değişen anayasa maddelerinin oylanmasından ziyade, Erdoğan ile ona muhalif odakların çekişmesine sahne olacak. Görünen o ki, Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra halk desteğini daha da arttırdı. Dolayısıyla referandumdan % 60 civarında bir evet oyunun çıkması sürpriz olmayacaktır.
Peki değişen maddelerin bir diktatörlük doğurabileceği doğru mudur? Kanaatimce bu da fazla abartılıyor. Evet, Cumhurbaşkanına çok güçlü yetkiler verildiği doğru. Bunun ilerde bazı sakıncalar doğurmayacağı da söylenemez elbette. Ama her halükarda bu anayasanın değişmesi, mevcut şekliyle kalmasından daha iyi olacaktır.
Referandumda bir Müslüman olarak oy kullananların elbette göz önünde bulundurmaları gereken kriterleri olacaktır. Öncelikle bu değişimin beklentileri karşılamadığını belirtelim. Ancak bir usul kaidesi olarak hatırlanması gereken bazı hususlar bize yardımcı olabilir. Bunların ilki, vicdanımızın sesi olacaktır.'Kalbine danış,sor' emri her konuda olduğu gibi bu konuda da geçerli kılınmalıdır. Diğer açıdan kötülüğü engellemek iyiliği gerçekleştirmeden daha önceliklidir.(def-i mefasid celbi menafiden evladır) esasını da hatırlamak gerekir. Ak Parti hükümetleri bu ilkeyi bazı önemli eksiklikleri ve hatalarıyla beraber gerçekleştirme konusunda başarılı bir duruş sergilemişlerdir denilebilir.
Ve hepten yapılamayacak bir işin tümden terk edilmesi ilkesi (Ma la yudreku kulluhu la yutreku kulluhu) de yapılan kısmi değişikliğin kabulünde bir sakınca olmaması gerektiğini ifade ediyor.
İşi akaidi bir boyuta vardırıp, evet diyenleri cennetlik, demeyenleri de cehennemlik görme gibi aşırılıklardan da sakınmak gerekir. Ülkemiz ve İslam ümmeti için en hayırlı sonucun çıkması dileğiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.