Mehmet GÖKTAŞ
Ey Azîz İstanbul, Ey Güzel İstanbul!
Ey Azîz İstanbul! Biliyor musun, seni azîz bilenler niçin azîz biliyor?
Sana azîz diyenler niçin azîz diyor hiç düşündün mü?
Nereden geliyor bu izzetin, nereden aldın bu güzelliği ve ihtişamı?
Sana azîz diyenler niçin azîz diyor hiç düşündün mü?
Nereden geliyor bu izzetin, nereden aldın bu güzelliği ve ihtişamı?
Söyle Allah aşkına, Hazreti Muhammed Aleyhisselam’dan dolayı azîz olmadın mı?
Hazreti Muhammed Aleyhisselam’ın fetih müjdesiyle birlikte izzet kazanmadın mı?
Onun Sevgili arkadaşından, Onun Sevgili Mihmandarından dolayı azîz olmadın mı?
Bağrında Ebu Eyyüb el Ensari’yi barındırdığından dolayı izzet kazanmadın mı?
Seni fetheden “Güzel Kumandan”dan, seni fetheden “Güzel Ordu”dan dolayı izzet ve güzellik kazanmadın mı?
Söyle ey Azîz İstanbul! Hazreti Muhammed Aleyhisselam’ın o muhteşem camileriyle azîz olmadın mı? Kubbeleriyle güzellik kazanmadın mı?
Hazreti Muhammed Aleyhisselam’ın Minareleriyle Azîz olmadın mı, ihtişam kazanmadın mı?
O minarelerden göklere yükselen Ezan-ı Muhammedîlerle azîz olmadın mı ey Azîz İstanbul?
Hazreti Muhammed Aleyhisselam’ın getirdiği Din ile azîz olmadın mı?
Sende yaşayan ve şu anda bağrında yatan Velileriyle yücelmedin mi, Âlimleriyle onurlanmadın mı?
Muhammedî Medeniyete beşiklik ettiğinden, İslam Medeniyetine merkezlik ettiğinden dolayı şereflenmedin mi?
Ey Azîz İstanbul! Şu anda damarlarında dolaşmaya başlayan Peygamber Sevdasının farkında mısın?
Senin izzetine yeniden izzet katacak bir enerjinin Rabbimiz tarafından vücuduna zerk edildiğini fark ediyor musun?
Camilerinden, minarelerinden sonra meydanlarına doğru akmakta olan Peygamber Sevdasının, Muhammedî sıcaklığın farkında mısın?
Şu ana kadar sadece minarelerinden ve sadece müezzinlerin dilinden yükselen tekbirlerin şu anda meydanlardan ve yüz binlerin dilinden Arşa yükseldiğini duyuyor musun?
Muhammedî Sevdanın evlerden caddelere ve oradan da en büyük meydanlara taşındığını seyrediyorsun öyle değil mi Azîz İstanbul?
Farkında mısın şu heyecanlı koşuşturmanın?
Kapı kapı dolaşarak Muhammedî Sevdayı senin en ücra köşelerine kadar taşıyan şu coşku dolu gençliği görüyorsun değil mi ey Azîz İstanbul?
Gözleri ışıl ışıl yanan, sevdalarından dolayı yerlerinde duramayan, alınları öpülesi şu yiğitlere ne diyorsun ey güzel İstanbul?
Evlerinde yavrularını Muhammedî Sevda ile besleyen, daha sonra ellerinden tutup onlarla birlikte senin manzaranı değiştiren şu bayanlarımızı görüyorsun değil mi?
Senin caddelerine yeni bir soluk getiren, meydanlarına ayrı bir güzellik veren, yaşantına iffet ve hayâ kazandıran şu genç kızlarımızın farkında mısın?
Senin izzetinin üstüne izzet katacak, üzerine nur yağdıracak ve böylece “Nûrun alâ nûr” olacak o heyecanlı koşuşturmayı hissediyorsun öyle değil mi?
Ey Azîz İstanbul! Varoşlarından başlayarak dört bir yanını sarmakta olan ve çehreni değiştirecek oluşu, hızlı değişimi fark ediyorsun öyle değil mi?
Yani demek istiyoruz ki, yüklenmekte olduğun yeni görevinin şuurundasın öyle değil mi ey Güzel İstanbul?
Sen hiç meraklanma ey sevgili İstanbul, Allah’ın izniyle bu işin üstesinden geleceksin.
Rabbim, senin gücüne güç katacaktır. Görüyor musun, şu anda Fatihlerin yanına Selahaddinler de gelmekte!
Bekle ey dünya, İstanbul gelmekte, İstanbul bir daha gelmekte!
Bekle ey dünya, İslam bir daha gelmekte!
Doğruhaber Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.