Ey Mısırlı sen aptal mısın?
Siyasi analist ve yazar Hüseyin bin Mahmud, Mısır’ın Sina Yarımadası’nda Mısırlı askerleri hedef alan saldırıları değerlendirdi. Mahmud, cihadi grupların hepsinin bu olayla ilgileri olmadıklarını ilan etmelerine karşın ısrarla suçlanmak istenmelerinin ard
Mısır’ın yeni cumhurbaşkanı ve hükümetine karşı oynanmak istenen oyunlara da atıfta bulunan yazar, son olarak çözüm yolları sundu ve Mısır halkına çeşitli tavsiyelerde bulundu. İşte o yazının önemli büyük kısmı:
Bu sorudan ötürü kusura bakmayın ancak bu, bazılarının bu yüce halka gerçek bakış açısıdır. Bu kişilerin nasıl, nereden ve hangi mantıkla Mısır halkına yalan söyleyebileceklerini sandıklarını bilemiyoruz.
Haydi Mısırlı! Gel ve bu resme bak, dikkatlice incele ve iyice düşün. Sonra ne medya ne de eski rejim kalıntıları; sen kendin zeka ve dirayeti ile seçkin Mısırlı zihniyetini razı edecek bir sonuçla bu işten çık.
Benimle bir düşün! Yahudilere karşı cihad için kendilerini adamış, dinlerinin sözünün yüce olması için kanlarını, canlarını ve hayatlarını feda eden, Yahudileri rahatsız etme yolunda cihada, tüm koşullara, zorluklara, kısıtlamalara ve kovalamacalara meydan okuyarak daha diktatör Mübarek günlerinde başlamış, Mübarek’in ve Tantavi komutanlığındaki ordusu kendilerine ulaşamamış ya da yaklaşamamış, gecelerini kıyamla, gündüzlerini oruçla geçiren temiz, Filistin’deki Müslümanların topraklarını savunmak için silah taşıyan, oradaki Müslüman kardeşlerini savunmak için kendilerine tüneller aracılığıyla malzeme ve silah taşıyan gençler…
Ey Mısırlı! Sen bu kişilerin Ramazan gününde hem de iftar vaktinde böyle bir eyleme kalkışacağına inanıyor musun?
Varsayalım ki Mübarek’in kalıntılarının medyasının ve Yahudilerin dediği doğru. Askerleri onlar öldürdü. Mübarek rejiminin kalıntılarının kendilerini ‘tekfirci teröristler’ diye isimlendirdiği bu adamların bu gibi bir operasyonun ardından saklanmak için işgal altındaki Filistin topraklarına; Yahudilere yönelmesi olacak iş mi? Aklı başında hiçbir insan zırhlı askeri bir araca binip de Filistin sınırını geçmeye kalkmaz. Öyleyse Mosad’ı, Mısır istihbaratını, Mısır ordusunu ve Yahudileri sersemleten zeki Müslümanlar bunu nasıl yapsın?
Tüm dünya çok iyi bilir ki mücahitler bir operasyona kalkıştıkları takdirde bunu herkese ilan ederler. Allah’tan başka kimseden korkmazlar, başkasının rızasını istemez ve başkasından destek beklemezler. Tüm cihadi gruplar bu operasyonu gerçekleştirmediğini ilan etti ve kınadı.
Öyle ise Mısırlı bilinçli bir insana bu operasyonun tamamen şeytani, Siyonist, eski rejim kalıntıları, Dehlan ve Amerika’nın işi bir tiyatro sahnesinden ibaret olduğunu söylemeye gerek var mı? Belki de olayları daha doğru şekilde algılayabilmek için şöyle diyebiliriz:
Yahudiler Dehlancılar ve eski rejim kalıntılarıyla bu operasyon için şu noktalarda anlaştı:
Özel Yahudi güçlerinden küçük bir grup ya da Dehlan’ın adamları ya da Sina’dan bazıları veya Tantavi’nin askerlerinden bir grup ya da koordineli şekilde hepsi bu askeri noktayı basacak ve içindekileri öldürecekti. Sonra da Yahudiler’e gidip saklanmak için Filistin sınırını geçeceklerdi. Sonra Yahudiler, içinde daha önce ölmüş kimselerin bulunduğu bir arabayı bombalama sahnesini oynayacak. Ya da gerçekten de kendilerine ihanet ederek operasyonu gerçekleştirenleri bombaladılar. Böylece kendilerine ödeyecekleri paradan da kurtulmuş oldular.
Operasyonun üzerini örttüler ve tanıkları öldürmüş oldular. Bu durumda operasyonu gerçekleştirenler Yahudi olmayan kimseler olmaktadır. Sonra da Yahudi ve eski rejim kalıntısı medya herkesi bıktıran o bozuk plağı çalarak suçu ‘radikal tekfircilere’ attılar.
Burada, bazılarının dikkat etmediği bir nokta var: Yahudilerin bu operasyondan nasıl haberi oldu? Kim onlara orada bir grubun Mısırlı askerleri öldürdüğünü ve Filistin sınırına yöneldiklerini haber verdi?
Kendilerine doğru gelen arabanın içinde ‘teröristlerin’ olduğunu nasıl bildiler? Yahudi uçakları nasıl da tuhaf bir hızla kendilerini bombaladı? Yahudi yetkililer neden bu operasyondan üç gün önce Yahudilere Sina’yı terketmelerini emretti?! Mısır Ordusu bile operasyondan ancak saatler sonra haberdar olmuşsa nasıl da Yahudiler hemen haberdar oldu?! Eğer bu bir Yahudi istihbarat işi (hemen bilmeleri) ise Mısır Ordusu komutanlarının istifalarını sunmaları gerekir.
Çünkü Siyonist düşman demek ki Mısır’da olanlardan kendilerinden saatlerce önce haberdar oluyor. Eğer bazılarının dediği gibi ordu komutanlığı bu olaydan daha gerçekleşmeden haberdar olmuş ve saklamışsa da ordu komutanlığı da bu suça ortaktır, demektir. Bu nedenle de başkalarından önce onların cezalandırılması gerekir.
Cevaplanması gereken bazı sorular ve cevapları:
Neden böyle bir operasyon? Neden bu şekilde ve neden bu vakitte?
Yahudileri ve eski rejim kalıntılarını böyle bir vakitte böyle bir operasyon için koordinasyon kurmaya iten birçok sebep bulunuyor. Bunlardan bazılar:
1- Sina’daki mücahitlerden kurtulmak. Zira kendileri gaz borularını tahrip ederek Yahudilere büyük zararlar verdirdiler. Sonra, Müslümanların cihada kalkışmasından başka bir şeyden korkmayan Yahudilere hizmet olarak Sina’da cihad hissini tamamen ortadan kaldırmak.
2- Refah Geçidi’ni ve tünelleri kapatmak. Hüsnü Mübarek bunu yapamadı. Peki bunu Mursi yapar mı!! Eğer yaparsa kendisi ve Müslüman Kardeşler Cemaati hakkında idam kararı vermiş olur. Bu, kalıntıların ve ardından Yahudilerler Batı’nın istediği şeydir.
3- Yahudilerin güvenliğine dokunan olaylar karşısında Cumhurbaşkanı Mursi’nin tepkisini ölçmek. Eğer Yahudilerin güvenliğini korursa Müslümanların gözünden düşer ve Müslüman Kardeşleri işbirlikçi göstermiş olur.
Eğer Yahudilerin güvenliğini korumazsa da Batı’nın zihninde soru işaretleri belirmesine neden olur. Müslüman Kardeşler hakkında Yahudilerin ‘ılımlı değil radikal’ sözünü doğrulamış olur. Bu operasyondan birinci derecede faydalanan Yahudilerdir. Refah olayı hakkında Amerikan (Yahudi) New York Times Gazetesi’nin ana sayfasındaki şu yoruma bak: ‘Eğer şu iki şey gerçekleşmezse orada barış ve istikrar söz konusu olamaz.
Birincisi Mısır, güvenlik ikilemlerini çözmek için İsrail’le elele vererek çalışmalıdır. İkincisi: Mısır, İsrail’le barış anlaşmasına olduğu şekliyle saygı duymalı ve uygulamalıdır.’ Bu sözlerin yoruma ihtiyacı var mı?!
4- Müslüman Kardeşler Cemaati’ni cihat gruplarıyla vurup aralarında bir tür gerginlik ortamı oluşturmak ve birbirleriyle meşgul olmalarına sebep olmak. Böylece meydanın, kendilerini ülkenin güvenlik ve istikrarını koruyan akıllılar gibi gösteren kalıntılara kalmasını sağlamak.
5- Mısır hükümetinin herhangi bir kalkınma planıyla ilgilenmesini engellemek ve enerjinini güvenlik dosyalarına harcamasını sağlamak.
6- Askerlerin cenaze töreninde Tantavi kalıntılarının nasıl da Mısır toplumunun rumuz isimlerinden bazılarına saldırdıklarını ve cumhurbaşkanını savunma bakanı ve ordusunun genelkurmayı önünde aleni şekilde öldürmekle tehdit ettiklerini gördük. Herkes biliyor ki böyle bir şey Mübarek döneminde olsaydı Mübarek’e karşı söz söyleyen bir kişi paramparça edilirdi. Ancak Mursi’ye karşı bunu yapmak serbest. Bundan da amaç Mursi tarafını zayıflatıp kalıntılar tarafını güçlendirmektir.
7- Yahudiler ve kalıntılar Mursi’yi, ‘terör’ ve ‘güvenlik sorunu’ olan bir ülkeyi yönetmeye uygun olmayan zayıf bir kimse olarak göstermeyi istedi. Mursi de gerçek pahasına da (aleyhine) olsa kendini cesur göstermesi gerektiğini düşündü ve bunu yaparak Mısır düşmanlarının tuzağına düştü.
8- Bu eylemde Tantavi ve Mübarek kalıntılarının gücünün ortaya konması söz konuru. Öyle ki Mısır topluluğuna meydan okuyarak sokaklara indiler. Seçilmiş hükümetin aleyhine ve kalıntıların lehine sloganlar attılar. Garip olan ise devrim gençlerinin sanki olay kendilerini ilgilendirmiyormuş sanki devrim olmamış gibi seyirci kalması idi.
9- Bu olayla Mısır sokağı, ülkeyi ilgilendiren gerçek sorunlardan, kalıntılarla uğraşmaktan, Filistin’de Yahudiler tarafından halkımıza yapılanlardan, Suriye’de olanlardan da uzaklaştırılmak istenmiştir. Böylesi bir vakitte gerçekleşen bu eylem, tüm bu hadiseler Siyonist düşmana ve kalıntılara hizmet etmektedir.
10- Bu eylemden sonra kimse orduya kışlasına dönmesi çağrısında bulunmaya cesaret edemeyecek. Ordu, Mısır’daki en güçlü adam haline gelen Tantavi’nin idaresi altında tetikte olacak. Mursi de Mısır topraklarında etkin varlık gösteren ordunun yanında; burada orada bazı işleri yürüten bir görevliden ibaret; hiçbir kıymeti, ağırlığı olmayan bir kişi olarak kalacak.
11- Mısır Ordusu’nun Sina’da operasyonlar gerçekleştirmesiyle Mursi’nin, ekonomik durumu düzeltmek için kullanmayı düşündüğü Mısır’ın mali kaynakları da boşaltılmış olacak. Bu da hiç şüphesiz öncelikli tasaları Mursi hükümetinin ülkede kalkışacağı her türlü reformu engelleyip başarısız kılmak olan kalıntılara yarayacak.
12- Bu eylemle ülkede hala kalıntıların elinde olan ve yağmalanan ve kıymeti yüz milyarları bulan servetlerden Mısırlıların gözlerini uzak tutmak hedeflenmiştir. Güvenlik dosyası halklar için daima diğer dosyalardan önde gelmektedir. Kalıntılar da bunu çok iyi biliyor..
13- Bu eylem, özellikle de Mursi’nin Mısır’ın gıda, ilaç ve silah bakımından kendi kendine yetmeyi planladığını duyurmasının ardından, yabancı güçler için Mısır’a müdahale sebebi olmuştur. Zira Yahudiler Mısır halkına yardım teklifinde bulundu. Aynı şekilde Amerika da Mısır’ın dış yardımlara dönmesi için teklif sundu.
14- Kalıntılar bu eylemle kendilerini Mısırlı’nın kanını koruyan ve –Mursi ve Müslüman Kardeşlerin de içlerinden bir kesimi oluşturduğu- İslamcılardan intikamlarını alan kimseler gibi gösterecek. İslamcılar Mısır için gerçek tehlike, kalıntılar da Mısırlı’nın kanına önem veren vatanseverler olarak gösterilecek.
15- Bu eylemle Mısırlı askerlerin hükümet yerine ordu liderliğine bağılığının, askerlerin kanına önem verenin ordu olduğu ve hükümetteki İslamcıların ve iktidardaki partilerin Mısırlı askerleri öldürdüğü fikrinin oluşmasının sağlanması hedeflenmiştir. Böylece tekfirci radikalinden ihvancısını, cihatçısından diğerine hepsi, kalıntıların uzmanlarının elinde medyasal ve eğitsel olarak yönlendirildikten sonra Mısırlı askerin gözünde tek bir millet olacaktır.
16- Bu olayda bazı Filistinliler Mısırlılar ve Filistinliler arasındaki ilişkileri bozmak için küstahça bir girişimde bulundu. Bunlar, Gazze’deki bazı grupları sıkıştırması için Hamas hükümetine baskı yaptı. Böylece Hamas’a Filistinli grupların dağıtılması, aralarında sürtüşmeler çıkarılması ve birbirleriyle uğraşmaları gibi hiç de ihtiyacı olmayan sorunlar çıkarmış oldu. Bir insan bunun kesinlikle Yahudilerin menfaatine olduğundan ve bunun Yahudilerin eylemde bir taraf olduğuna delil olduğundan şüphe etmez.
17- Garip olan nokta ise Mısır hükümetinin şu ana kadar hala saldırıları düzenleyenlerin kimliklerini bilmediğini açıklamasına rağmen Mısır Ordusu’nun Sina’ya yönelip orada insanları öldürmesi. Devrim sonrası Mısır’da istenen adalet bu mudur? Adalet suçlu görülmemiş, kendilerine suçlamada bulunulmamış kişileri öldürmek midir? Mısır Ordusu birkaç ay önce Siyonistler aynı yerde Mısır askerlerini öldürdüğünde neredeydi?
Mısır Harp Birlikleri o vakit askerlerini öldürenlerin kimler olduğunu çok iyi bildiği halde neden hareket etmedi? Kalıntıların gösterileri, askeri törenler kas gösterileri neredeydi? Yoksa Mısırlıların kanı Yahudilerin kanından daha mı ucuz? Neden Mısırlı soruşturma bitmeden ve suçu sabit görülmeden öldürülüyor da suçu sabit olan Yahudi öldürülmüyor?
Eğer soruşturmaların sonucunda bu suçun ardında Yahudilerin olduğu ortaya çıkarsa şimdi akan Müslüman kanının sorumluluğunu kim taşıyacak?
Sanırım bu işaretler yeterli ve bu eylemden kalıntıların elde ettiği ve edeceği faydaların bazılarını ortaya koyuyor. Tantavi, ABD planlarının yararına kazanımların elde edilmesi için Yahudilerle işbirliği yaparak askerlerini öldürdü. Bu, Mosad’ın, CIA’in, Mısır istihbaratının, Dehlan’ın istihbaratının ve insanlardan diğer şeytanların eski oyunudur. Mısır’da kiliselere bombalı saldırı düzenleyen kimdi?
Kim Hüsnü Mübarek suikasti tiyatrosunu oynamaya kalktı? Mısır’da kim Müslümanları öldürüp de suçu Müslüman Kardeşler’in üzerine atıyordu? Kim…kim…kim…. Mısırlı’nın gerçekten uzun yıllar boyunca kendileriyle yaşayıp gördüğü kalıntıların çirkinliğini ve utanmazlığını görmek için delile ihtiyacı var mı?
Bugün, Özgürlük ve Adalet Partisi önderliğindeki Mısır hükümetine karşı kalıntı-Siyonist-Amerikan planının alametleri açıkça ortaya çıkmıştır. Bu alametlerden bazıları:
1- Cumhurbaşkanı Mursi’nin hareketlerine odaklanmak ve her türlü kusurunu ortaya koymak ya da bir kusur oluşturup yaymak. Ya da herhangi bir kazanımı tamamen bir zarara dönüştürmek.Mursi, bu medya kanallarında, dünyada kendisinden başka kimse yokmuş derecesinde konu haline gelmiştir.
2- Mısır hükümetinin elde ettiği bir başarıyı saklamak ya da önemini en aza indirgemek ya da bu işi yapanların niyetini, sadece propoganda amacı taşıyorlarmış gibi kötüleyip suçlamak.
3- İslami partileri birbiriyle vurup aralarında sürtüşme çıkarmaya çalışmak. Özellikle de kalıntıların, Mısır’da operasyon yapmasını temenni ettiği mücahitleri vurmak.
4- Mısır hükümetinin kalkıştığı tüm kalkınma planlarını başarısız kılmak.
5- Özellikle Körfez ülkelerinden olmak üzere yatırımcıların dikkatini Mısır’da yatırım yapmaktan uzaklaştırmak. Zira Mısır pazarının gelecek vadeden bir pazar olduğu bilinmektedir.
6- Mısır hükümetini iç sorunlarla meşgul etmek, bazı tesisleri bozmak ve Mısır halkının hizmetlerin eksikliğinden şikayetini göstermek. Zira kalıntılardan bazıları, hükümeti sıkıntıya sokmak için su ve elektrik meselelerinde bu tür yollara başvurmuştur.
7- Mursi hükümetini Batı; özellikle de Amerikan işbirlikçisi olarak göstermek. Bu, Hüsnü Mübarek’in de daha önce başvurduğu eski bir hiledir. Kendisi göğsünden sütünü emer sonra da başkasını Amerikan işbirlikçiliği ile suçlar. İşte kalıntılar Amerika ve Yahudilerin menfaatine çalışıyor ve suçunu başkasının üstüne atmak için Mursi’yi ve hükümetini işbirlikçilikle suçluyor.
8- Mısır hükümeti iç sorunlarla uğraşırken kalıntılar da siyasi, ekonomik ve popüler anlamda kendilerini güçleniriyor. Onlar Siyonistler’in, Amerika’nın ve bazı Arap ülkelerin yardımıyla Müslüman Kardeşlerin imajını karalamak ve gelecek seçimlerde ihtiyaçları olacak popülariteyi kazanmak için dört senenin yeterli olduğunu biliyor.
Peki bu gibi koşullarda çözüm nedir?
Birincisi: Mısır halkının, kalıntıların önünü kesmek ve halkın gücünü, Mısır’ın güvenliği ve istikrarıyla bu gibi alçak komplolerle oynamak isteyenlere fırsat vermeyeceklerini göstermek için yeniden sokaklara ve meydanlara inmesi gerekir.
İkincisi: Mısır halkının bu olayda bağımsız bir soruşturma yürütülmesini talep etmesi gerekir. Soruşturma ekibinde kesinlikle kalıntılardan kimse, ordudaki komutanlar arasındaki ve yargıçlar arasındaki kalıntıların hiçbiri olmamalıdır.
Üçüncüsü: Cumhurbaşkanı Mursi’nin, kendisinin cumhurbaşkanı Tantavi’nin de kendisinden üstün değil aksine emri altında olduğunun, silahlı kuvvetlerin başkomutanının kendisi olduğunun, Tantavi’yi görevden alması, askeri konseyi dağıtması, güçlü, güvenilir bir savunma bakanı tayin etmesi gerektiğinin farkına varması gerekir. (Makale Tantavi’nin görevden alınmasından birkaç gün önce kaleme alınmıştır). Kalıntılar mevcut olduğu sürece Mursi’nin yetkisinden söz edilemez.
Dördüncüsü: Mübarek’in kalıntılarının vargüçle peşine düşülmesi ve gaspettikleri halkın malları ellerinden alınmalıdır. Ülkedeki yıkımın sebebi, her türlü reformu engellemek için harcamada bulunan kendileridir.
Beşincisi: Refah Geçidi’ni kapatmaya ya da Filistinlilerin tünellerine dokunmaya Mursi’nin de kimsenin de hakkı yoktur. Zira bu şekilde Gazze’deki bir buçuk milyon Müslüman’ın ölümüne sebep olmak söz konusudur. Mısırlı’nın kanı Filistinli’nin kanından daha değerli değildir.
Altıncısı: Mısır halkının Yahudilere, kalıntılara ve Batı’ya içeriği şöyle olan net bir mesaj göndermesi gerekir: Müslümanlar, kendilerine karşı olanların karşısında tek eldir. İslam halkı, onların sandığı kadar aptal değildir..
Yedincisi: Mısır hükümetinin bundan daha güçlü olması ve en güçlü Arap ülkesini yönettiğinin ve Mısır’da olacakların tüm İslam dünyasını etkileyeceğinin farkına varması gerekir. Bu nedenle güçlü olmalıdır. Müslümanlara karşı böylesi şiddetli saldırıların gölgesinde ulusal uzlaşma hükümetine yer yok!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dönecek olursak: Seçimlerde kelimenin tam anlamıyla sahtekarlık yapıldı. Hiç kimse Ahmet Şefik’in Mısır halkının yarısının oylarına aldığına inanmaz. O ki, yandaşlarını gösteri için toplamak istediğinde polis güçlerinden, emniyet birimlerinden ve ordudan destek alır, kendilerine sivil kıyafetler giydirir, sıradan insanlara sırf çıkıp kendi lehine slogan atsınlar, kendisine oy versinler diye çok yüklü miktarda rüşvet öderdi.
Seçimlerde kazandığının ilan edilmesi planlanıyordu. Ancak Mısır halkı sokağa çıkıp Askeri Konsey’i Şefik’in kazandığını ilan hususunda tehdit edince Konsey planı değiştirdi ve Amerikan- Siyonist- Kalıntıların planı çerçevesinde Mursi’nin başkan olması ve daha sonra kendisine ve rejimine karşı savaşılması şeklinde hatlarını yeniden çizdi.
Mısır halkının ve ayaklanan diğer Arap halklar şunu bilmelidir: Devrim sadece despotların düşmesiyle bitmiyor. 25 Ocak hareketinin kıvılcımı hala sönmemiştir. Gerçek devrimse hala başlamış değil. Mısır’ın yeniden kalkınabilmek için senelere ihtiyacı var. Ancak bazı Mısırlılar ne yazık ki bunu anlamıyor ve devrimin meyvelerini toplama vaktinin geldiğini sanıyor. Ancak daha tohumlarını toprağa attıklarının ve meyvesini vermek bir yana daha bitmediğinin farkında değiller.
Gerçek devrim ülkenin tüm kalıntılardan ve yolsuzlardan temizlenmesinden sonra başlar. Mısır’da yönetim güvenilir, dürüst elin altında olur. Ülke diğer ülkelere de bağlılıktan kurtulur. Ekonomik, siyasi ve fikirsel olarak kendi başına kalkınır. İşte sadece o zaman devrim gerçekten başlar. Şimdi ise daha devrimin ilk kıvılcımları sürecindeyiz. Askeri Konsey ve Mübarek rejimi kalıntılarının bu kıvılcımları ayakları altına aldığı bir süreç!
Mısır halkı doyduğunda, hükümeti ihtiyaç fazlasını diğer ülkelere dağıtmaya başladığında, ekonomik şokları engellemek için petrol ülkelerine yardım ettiğinde, Mısır’ın lideri dünyayı yerinden oynatan söz söylediğinde, dürüst Ezher şeyhi dünyayı ayağa kaldıran fetva verdiğinde, İslam ülkeleri Müslüman Mısır şemsiyesi altında toplandığında, alimler ve düşünürler, feraset ve bilgelik ihtiyaçlarını karşılamak için Mısır’a yöneldiğinde, Mısır’ın teknik ve tarım ürünleri dünya piyasalarını doldurduğunda, Müslümanlar Mısır Ordusu önderliğinde Filistin topraklarını Yahudiler’den geri aldığında; işte sadece o vakit Mısır devriminin hedeflerini gerçekleştirdiğinden bahsedebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.