Fesih Güler Hoca mezarı başında yad edildi
Tüm ömrünü aziz İslam davasına adayan Fesih Güler Hoca, vefatının 4'üncü yıl dönümünde yakınları ve dava arkadaşları tarafından mezarı başında düzenlenen programla anıldı.
Vefatının 4'üncü yıl dönümünde unutulmayan Fesih Güler Hoca, Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde mezarı başında düzenlenen programla yad edildi. Anma programına HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Zeynul Abidin Gülsever de katıldı.
Merhum Güler'in vefat yıldönümü dolayısıyla mezarı başında düzenlenen program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Fesih Hoca'nın ahlaki yapısı, İslam davasına olan sadakat ve samimiyeti, bu uğurda ödediği bedeller ve Rabbine olan teslimiyetini aktaran dava arkadaşlarından Mahmut Akgül, kısa bir konuşma yaptı.
Konuşmasında merhum Güler'in tüm zorluklara rağmen yürütmüş olduğu İslami mücadeleye vurgu yapan Akgül, ardından bıraktığı manevi mirasa dikkat çekti.
Konuşmasına "De ki: 'Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir." ayet-i kerimesiyle başlayan Akgül, "Bu insanlar şüphesiz hayatlarını İslam davasına hizmetle geçirdiler. Allah, bu gibi insanları kıyamet gününe kadar bizlere öncüler olarak göndermektedir." dedi.
"Onların vesilesiyle bu aziz İslam davasıyla tanıştık"
Akgül, "Bizler, Müslümanların hatta alim diyebileceğimiz şahsiyetlerin küfürle birliktelik yaptıklarına, Müslümanlara düşmanlık yaptıklarına, Müminlerin kendi diyarlarında mülteci konumuna düşürüldüğüne şahitlik ettik. Öyle bir zamanda Habib-i Neccar kıssasında olduğu gibi insanları hakka davet eden birtakım Müslümanlar ortaya çıktı. İşte bu azizler, o Müslümanlardandı. Onların vesilesiyle bu aziz İslam davasıyla tanıştık ve diyebilirim ki yeryüzünde böyle bir davaya rastlayabilmek imkansızdır." şeklinde konuştu.
Fesih Güler Hoca gibi şahsiyetlerin, bu dava için birer bereket numunesi olduğunu söyleyen Akgül, merhum Güler'in sevgi, endişe, hizmeti ve tüm hayatının insanların İslam'la tanışması, İslam'ın yayılmasına yönelik olduğunu kaydederek bu uğurda ömrünü zindan, işkence ve hicretlerde geçirdiğini belirtti.
İslam davası uğruna çile çekmeyi "sünnetullah" olarak tasvir eden Akgül, şu ifadelere yer verdi:
"İslam davasını omuzlayanlar her zaman çile ve eziyetlerle karşı karşıyadır ve bizler bununla iftihar ediyoruz. Çünkü gelecek nesiller İslam uğruna çekilen eziyetlerin sadece sahabeler tarihinde kalmadığını görecek ve belki sahabe döneminde yaşanılmayan zulüm ve eziyetlerin bu çağın Müslümanlarının yaşadığını fark edeceklerdir. Bu azizlerin bu aziz davayı bizlere yetiştirdiği gibi bizler de daha ileriye götürmek için mücadele etmeliyiz. Yeryüzündeki Müslümanların ve Müslüman topluluklara bakıp incelersek davamızın önemini ve değerini çok iyi anlayacağız."
Özellikle 1990'lı yıllarda İslami çalışmalar yürüten Fesih Güler Hoca, 28 Şubat döneminde gördüğü işkenceler neticesinde böbrekleri iflas etmişti. Fesih Güler Hoca, 4 yıl önce yakalandığı Covid-19 hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede 18 Ağustos 2020 günü Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.