Mehmet GÖKTAŞ
Firavunlara bu fırsatı verecek misin Allah’ım?
Başta Mısır olmak üzere birçok konuda yanıldığımı itiraf etmeliyim. Muhammed Mursi seçimle cumhurbaşkanı seçildiğinde şer cephesinin onu rahat bırakmayacağını tahmin ediyordum. Fakat böylesine bir eşkıyalıkla darbeye maruz kalacağını aklıma getirmemiştim.
Günümüz dünyasının böyle bir gaspı kabulleneceğini beklemiyordum. Her ne kadar Sisi böyle bir küstahlık yapmış olsa da dünya kamuoyunun baskısıyla geri adım atacağını düşünüyordum, yanıldım tabii.
Daha sonra darbeye karşı direnenlere de sert kullanacağını biliyordum fakat camilerde toplu katliam yapabileceğini, keskin nişancılarla yüzlerce Müslümanı öldürebileceğine ihtimal vermiyordum.
Özgür iradelerine el konulmasına ve gasp edilen haklarını geri istemekten başka hiçbir niyetleri olmayan binlerce insanın cezaevlerine doldurulacağını beklemiyordum.
Meydanlarda ve camilerde katlettikleri yetmiyormuş gibi daha sonra beş yüz yirmi sekiz Müslümanı öldürme kararı vermesini, böylesine bir kudurmuşluğu sergileyeceğini tahmin etmiyordum, iyice yanılmışım.
Körfezdeki firavunların el altından gizli gizli mel’un Sisi’yi destekleyeceğini de biliyordum fakat, bu kadar açıktan ve pervasızca onun yanında yer alacaklarını, darbeye destek için ümmetin trilyonlarını Sisi’ye aktaracaklarını kesinlikle beklemiyordum.
İnsan hakları, demokrasi ve totaliter düşmanlığı ticareti yaparak geçimini sağlayan batı dünyası ve Amerika’nın tutumu bizi fazla yanıltmadı ve şu anda da o ikiyüzlüler dünyasından asla bir beklentimiz yoktur.
Daha sonra da İhvan’ı terör örgütü ilan etme noktasına vardıracaklarını bilmiyordum. Şimdi bütün bu konularda yanıldım. Allah korusun, dilim varmıyor söylemeye, bu kardeşlerimizin infazı konusunda kara kara düşünüyorum. Allah korusun, bütün iyi niyetime ve beklentime rağmen gerçekleşir mi acaba diyorum?
Eğer gerçekleşirse bu konuda ben en büyük suçlunun kendimiz olduğunu söyleyeceğim. Katil, gözü dönmüş eşkıya bu konuda en büyük cesareti bizim suskunluğumuzdan alıyor, bizim seslerimizin cılızlığından, adet yerini bulsun cinsinden düzenlediğimiz etkisiz etkinliklerimizden alıyor demek ki.
Bu eşkıyaya dünyayı başına zindan edecek bir şeyler yapamaz mıyız? Elimizden gelenin hepsi bu mudur? Türkiye hükümetinin, devletinin elinden gelen bu mudur? İki ülke arasındaki ilişkilerin zedelenmesi korkusuyla atılacak adımların bundan sonrası zarar mıdır? Hani her zaman önümüze getirilip dikilen engel; “Devletler arası ilişkiler duygusallığa dayanmaz ”engeli
Bu engel tepelenip geçilerek, bir takım diplomatik kurallar aşılarak ölümü bekleyen kardeşlerimizin imdadına yetişildiği zaman Müslümanların neler kazabileceğini hiç hesap etmeyecek miyiz? Hem Mısır Müslümanlarının, hem bu hareketi kendisinden beklediğimiz Türkiye Müslümanlarının, özellikle Türkiye devletinin neler kazanacağını şöyle bir düşünelim.
Hem şu anda Rabbimizin bizden beklediği bir yükümlülük değil midir? Bırakınız bölgesel ve yerel gündemimizi.
Söyleyin Allah aşkına, hangi gündem Mısır’dan daha öncelikli olabilir ki?
Müslüman halkımız ciddi anlamda ayağa kalkmalıdır, sadece öğrencilerimiz ve demirbaş etkinlikçilerimiz değil, etkin iş dünyamız başta olmak üzere Mısır eşkıyasını sarsacak medya ve akademik çevrelerimiz ayağa kalkmalıdır.
Hepsinden de önemlisi mevcut iktidar. Unutulmasın ki, uzun vadede Türkiyesiz bir Mısır’ın yapabileceği fazla bir şey yoktur.
Pazar günü imkanı olan herkesi Diyarbakır’a davet ediyorum. Çünkü bu defa Diyarbakır’da yankılanacak olan ses ve görüntü öncelikle Mısır’a ulaşacaktır inşaallah. Başka nerelere ulaşacağını sizler de çok iyi biliyorsunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.