Ademoğlunu farklı farklı şekillerde hâlk eden Rabb'in adıyla...
Geçen haftaki yazıdan devam edecek olursak;
Çocuklarınızı var oldukları fıtrat programından sıfırlayıp istediğiniz fıtrat programını onlara yüklemeye çalışıyorsanız çocuğun fıtratıyla cenk ediyorsunuz demektir. Allah'ın yaratılış kanunuyla cenk etmek demektir bu aslında. Çünkü yaratıcı, çocuklarınızı farklı farklı fıtrat boyasıyla boyayıp sizlere onları emanetçi kılmıştır. Bunun ise Hucurat sûresinin 13. ayetinde zihinlere nakş edercesine altını çizmiştir;
"...Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık."
Kısa çıkarım yaparak diyebiliriz ki bu ayet farklı yaratılmanın, farklı kimliklere sahip olma zorunluluğunun fonksiyon ve hikmetini onaylıyor; ister kadın, erkek, çocuk olalım, ister bir kavim ya da bir millet; şu kesin bir ilimdir ki diğerlerinden başka mizaçlarda, diğerlerinden farklı kabiliyetlerde yaratılmışızdır; Rabb'in ilmi, kudreti gereği...
İşte bu fıtri kanundan dolayı her çocuğun her insanın kendine has karakteri, huyu, mizacı; beceri alanı, iştah seviyesi, uyku süresi, başarı seviyesi gibi sayılabilecek birçok özelliği vardır. Bunu bilmediğimizden dolayı da onlardan kendi istediklerimiz doğrultusunda beklentiler içine girmekle kalmayıp bunları onlarda görmek için emanetlerimizi istediğimiz şekle, kıvama getirmek için zorluyoruz, aynı zamanda zorlanıyoruz.
Çocuklarımızı tanıdığımızı düşünüyoruz ama gerçek bu değildir. Şayet onları gerçek bir göz ve akıl ile tanımış olsaydık falanca kişinin çocuğunun yediğinden daha az yediğinde, falanca kişinin çocuğundan az uyuduğunda, falanca kişinin çocuğundan daha az çalıştığında veya falanca kişinin çocuğuna göre daha fazla konuşup başınızı şişirdiğini düşündüğünüzde, 'bunu bana inat yapıyor, beni kızdırmak için yapıyor' diye düşünmezdiniz.
Bizler; bizimle inatlaşmayan, her yemeği yiyen, sınavlarda en yüksek notu alan, en iyi üniversite kazanan, kardeşinin saçını çekmeyen, söz dinleyen, otur dediğimizde oturan, ödevlerini yap demeden yapan, kriz çıkarmayan, öfke nöbeti geçirmeyen, yalan söylemeyen çocuklar istiyoruz. Lakin böyle sabit yaşam süren hiçbir çocuk profili yoktur...
Sizin çocuğunuz falanca kişinin çocuğu gibi sahneye çıkıp şiir okuyamıyorsa bu onun sosyal bir çocuk değil içsel zeka türüne sahip olduğunu gösterir. Başkasının çocuğu iki saat uyku çekerken sizin çocuğunuz bir saat uyku çekebilir, sizin çocuğunuz her yemeği yerken falanca kişinin çocuğu yemek ayrımı yapabilir, falanca kişinin çocuğu bir kavgada kendini savunabiliyorken sizin çocuğunuz bu konuda savunma becerisinden yoksun olabilir, sizin çocuğunuz tüm derslerde başarılı olurken falanca kişinin çocuğu sadece bazı derslerde başarılı olabilir, falanca kişinin çocuğu kardeşinin saçını çekmiyorsa sizin çocuğunuz kardeşinin saçını çekebilir, sizin çocuğunuz tuvalet eğitimine iki yaşında başlarken falanca kişinin çocuğu bu eğitime dört yaşında başlayabilir...
Hülasa, bu yüzden çocuklarımızı başkalarıyla kıyaslamayı bırakalım. Farklılıklarına saygı duyalım. Her çocuğun hoşumuza gitmeyecek bir takım davranışları olduğu gibi hoşumuza giden bir takım davranışları vardır muhakkak. Rabb'in fıtrat kanununa boyun eğerek her çocuğun farklı yaşam rengi olduğunu kabul edelim. Bunu becermek adına da sihirli kelimemiz 'kabullenmektir'. Bu kelime öyle bir kelime ki yarın birgün çocuğunuz sizin istemediğiniz bir davranış sergilediğinde 'hmm benim çocuğum falanca kişinin çocuğu gibi olmak zorunda değil. Her çocuğun farklı farklı özellikere sahip oluşu Rabb'in kanunlarındandır’ deyip hoşunuza gitmeyecek davranışları normal karşılayacak ve böylece çocuk yetiştirme sürecindeki karın sancılarından kurtulmuş olacaksınız. Ve inanın bu sihirli kelime sizi rahatlattığı gibi çocuğunuzu da rahatlatıp daha sağlıklı bir gelişim süreci içine geçirecektir inşaallah...
Rabb'in fıtrat kanunlarına boyun eğmek dileğiyle, vesselâm...