M. Zülküf YEL
Garantör ülkeler Suriye'de ne yapmak istiyor?
Suriye'de siyasal süreçte gelinen nokta hususunda yeni birtakım gelişmeler kamuoyuna yansıdı. Gelen haberlere göre, siyasi çözüm anlamında önemli bir noktaya gelindiği ifade edilmektedir. BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ile bir araya gelen Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Suriye askerleri ile muhalif gruplar arasındaki çatışmaların, çatışan taraflar ve arabulucuların yardımıyla sona erdiğini açıkladı. Şoygu, "Bundan sonra muhalefet ile yapıcı diyalog kurulmasını umuyoruz. Sonuç olarak, 29 Aralık'tan sonra elde edilen başarılar ve bugün gözlemlediklerimiz, bu tarihten önce oluşan tablodan çok daha iyi" ifadelerini kullandı. Öte yandan Şoygu, Suriye haritasının bugün onaylanmasını beklediklerini söyledi.
Yapılan bu açıklama siyasal çözüm adına umut verici olsa da sahada bunun yansımalarını tam görmek lazımdır. Zira daha önce, her ne kadar ateşkes olduğu beyan edilse de ateşkesten bu yana yüzlerce farklı noktada ateşkes ihlalleri yapılmıştır. Ayrıca Suriye genelinde ateşkesin fiili anlamda tam sağlanabilmesi için, sahada etki sahibi olan tüm tarafları hesaba katmak lazımdır. Sadece muhatap alınan ve görüşmelere dâhil edilen gruplarla kâğıt üzerinde ve sahada ateşkes sağlanması yeterli değildir. Zira halen siyasi müzakerelerin kapsamı dışında tutulan ve Suriye sahasında etkin bir güce sahip olan gruplar mevcuttur. Hatta ateşkesin ilan edildiği söylenen bölgelerde ilgili zaman dilimi içerisinde ağır saldırılar yapılmış, aralarında kadın ve çocukların da olduğu yüzlerce insan katledilmiştir.
Bu itibarla ateşkesin gerçek anlamda uygulanabilmesi ve kalıcı olabilmesi için, sahada askeri güç sahibi ve halk desteği olan yapıların da dikkate alınması ve hukuklarının korunması lazımdır. Aksi durumda Rusya'nın ağırlığı ile gelinen bu noktada, yeni birtakım kırılmalar olabilir. Aslında bazı grupların ötekileştirilmesi ile şekillenen bir süreç, sahada istenmeyen unsurların bertaraf edilmesine dönük Rusya'nın bir stratejisi olarak da yorumlanabilir. Vakada ve uluslararası anlamda bu plan kabul edilirse, dışsal bir pozisyona konulan unsurlar mahkûm edilecektir. Oluşan koalisyon, siyasal çözüm yerine, bu yapıları hedef alan askeri bir birlikteliğe dönüşebilir. Neticede bu oluşumlar imha edildikten sonra, bugün dile getirilmeyen hususlar dile getirilebilir. Ve netice itibariyle de Rusya eski askeri konseptine geri dönebilir. Ağır basan ihtimal, sadece Rusya değil, garantör olan diğer ülkelerin bu doğrultuda anlaştıkları ve müzakere dışı bırakılan grupların bazı pozisyonlara zorlanacağıdır. Türkiye'nin bilgisi dâhilinde işleyen bu plana göre; bu gruplar, Türkiye'nin başını çektiği muhalif çatıya dâhil olma ya da mahkûm olma seçenekleri ile karşı karşıya bırakılabilir. Böyle bir seçeneğin ortaya çıkması, bu gruplar için kırılma olabilir. Bir kısmı ayrılıp Türkiye'nin himayesine girebilir. Kalan kısmı da stratejik ve askeri destekten yoksun bir şekilde gelen saldırıları göğüslemek zorunda kalacaktır. Her taraftan kuşatılan ve mahkûm edilen, en yakın müttefiklerin desteklerini çektikleri bir ortamda varlıklarını ne kadar sürdürebilecekleri belli değildir.
Neticede siyasal manevra niyeti ile değil, gerçekten barışa ulaşma niyetiyle yapılan ve Suriyelilerin maslahatının merkezde olduğu çözümler gerçekçi ve makuldür. Suriyelilerin bir kısmının dışlandığı ve hukuklarının ayaklar altına alındığı seçeneklerin başarı şansı ve barışa ne denli hizmet ettiği kuşkuludur. Kulağa hoş gelen yukarıdaki açıklamaların, sahada neye tekabül ettiğini zaman gösterecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.